Cemil ERTEM
Bugün ilan edilmemiş bir yeni paylaşım savaşıyla karşı karşıya olduğumuz kesin. Bu savaş ilan edilmemiş bir savaş olduğu kadar, bir önceki yüzyılın iki büyük (dünya) paylaşım savaşından da niteliksel olarak ayrılıyor. Daha doğrusu, bildiğimiz -konvansiyonel- bir savaşla karşı karşıya değiliz. Şöyle bir acayip durum da var; bu savaş konvansiyonel silahlarla yürütülüyor ama konvansiyonel bir savaş değil. Şimdiye kadar süren hakimiyetlerini devam ettirmek isteyen devletlerin şu aşamada nükleer silah kullanarak topyekün bir paylaşım savaşına gitmesi mümkün değil. Bunun temel nedeni, nükleer silah gücünün artık yalnız kendi ellerinde olmaması ve nükleer teknolojiyi bir savaş durumunda denetleme zorluğu...
Soğuk Savaş döneminde ABD ve Sovyetler arasındaki detant -karşılıklı birbirine dokunmama durumu- her iki süper güçte birden nükleer silah olmasına bağlıydı. Bu aslında bir pazar paylaşım modeli olarak da süreci belirliyordu. ABD ve Sovyetler birbirlerine “dokunamıyorlardı” ama bunu yapmamak için de gerekli şartları sağlıyorlardı. Örneğin, Doğu Avrupa ve Kafkasya Sovyetler’in pazar alanı iken, Türkiye’den başlamak üzere, Ortadoğu, Afrika, Latin Amerika ABD’nin alanları idi. Nükleer silahların oluşturduğu karşılıklı yok etme tehdidi ise, her iki tarafın “anlaştığı” bu paylaşımı statik hale getiriyordu. Tabii ki krizler ve bölgesel savaşlar yine bu iki süper gücün denetimde, sistemin büyük işleyişini bozmayacak düzeyde oluyordu. Örneğin, İsrail’in Ortadoğu’da yürüttüğü savaşlar, Baas rejimlerinin birbirleriyle olan çatışması ve hakimiyet kavgası, Çin’in, her iki gücün dışında, yeni arayışlara girmesi ve bunun sonucunda oluşan kriz ve gerilimler biraz işin tuzu biberiydi ve sistemi sallamıyordu bile.
Çoklu denge...
Şimdi çok farklı bir dünyadayız. Öncelikle nükleer silaha herkes sahip ve bir önceki yüzyılda iki süper güç arasında olan ikili nükleer denge şimdi çoklu nükleer dengeye dönüşmüş durumda ve yine topyekün bir nükleer paylaşım savaşının -kaza dışında- pratik olarak imkânı yok. Ancak geçmişte iki süper gücün oluşturduğu statik paylaşım da bitmiş durumda. Şimdi ne Doğu Avrupa Rusya’ya bakıyor, ne de Türkiye ABD’nin gözünün içine.
Pasifik Asya, bırakın Çin’i, ABD’nin işgal ederek yeni sömürgesi yapmaya çalıştığı Vietnam bile çektiği yatırımlarla ve oluşturduğu teknoloji ile ABD’nin ekonomik hegemonyasının dışına çıkıyor. Şunu çok açık olarak söyleyebiliriz; bugün ABD için, Kuzey Kore’den daha fazla Güney Kore sorundur. Aslında Kuzey Kore’nin, sistemin bir hilkat garibesi olarak, sistemin içinde bu şekilde yer alması ve çok ciddi bir teknolojik devrim yapan Güney Kore’yi tehdit ederek durdurmak içindir. Güney Kore’ye her zaman şu söyleniyor: “Fazla başını kaldırma, karşında seni yok etmek isteyen bir Kuzey var, bize muhtaçsın, onunla baş başa kalma.”
TTIP olmaz!
Avrupa (Kara Avrupası ve İngiltere) ve ABD bugün şimdiye değin gördükleri en derin krizi yaşıyorlar ve bunun içinden çıkamıyorlar. İngiltere’nin, Avrupa’nın krizinin bir parçası olmamak için, bu ay AB’den çıkışı oylayacak olması, bu durumu anlatan çok önemli bir gelişmedir. İngiltere, bu ay AB’de kalma kararı verse bile, bizzat İngiltere, AB’nin dağılma sürecini başlatmıştır.
ABD’de ise, Obama yönetiminin krizi aşmak için kullandığı bütün ekonomik araçlar tükendi ve politikalar iflas etti. Örneğin, ABD’nin artık resmi politikası olmuş olan, ABD ile AB arasındaki gümrük duvarlarını kaldırarak, üretim-yatırım ve ticaret çevriminde yeni standartlar belirleyecek olan Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı Anlaşması (TTIP) sizce bu şartlarda olur mu? Geçen hafta İstanbul’da bir üniversitemizin düzenlediği, ekonomi ve finans konulu bir uluslararası toplantıya katılan ABD’li -akademisyen ve siyasetçi- önemli bir isim, yaptığımız özel toplantıda bize, “Bu TTIP olmaz, ABD bunu gerçekleştirmeye çalışacağına Güneş Sistemi’ndeki diğer gezegenlerle ticaret yapmayı denesin daha kolay olur” dedi. ABD, Obama dönemi boyunca, tıpkı Soğuk Savaş döneminde olduğu gibi, gelişmekte olan ülkelerin var olana boyun eğeceğini hesap ederek strateji geliştirdi. İşte TTIP de böyledir. AB ile ABD gümrük birliği anlaşması yapacak ama AB ile GB anlaşması olan Türkiye TTIP de olmayacak ve buna sesini çıkarmayacak. Bu, ekonomiyle ilgili bir konu ama siyasi tarafta da böyle. Örneğin, yine BM’de beş devlet karar alacak ve bu karar hepimizin geleceğiyle ilgili olacak; buna hiç kimse -eskiden olduğu gibi- sesini çıkarmayacak!!!
Tabii ki başta Türkiye olmak üzere, gelişmekte olan ülkeler bu gidişe dur dediler; Latin Amerika’da Brezilya, Arjantin, Şili, Doğu Avrupa ülkeleri ve Türkiye, Pasifik ülkeleri sürece ortak olacaklarını belli ettiler. Bunun üzerine, bugün karşı karşıya olduğumuz savaş süreci başladı. Bu ülkelere terör ve algı operasyonları yapıldı ve devam ediyor. Sonuçta Türkiye, satın alınmış terör örgütleriyle kendisine karşı ilan edilmiş bir savaşın nedenlerini biliyor ve bu savaşı göğüslemeye de hazır. Bir Yugoslavya olmadığımızı göreceksiniz!
Yazarlar
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
























































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.10.2018
24.10.2018
18.10.2018
17.10.2018
25.09.2018
21.09.2018
18.09.2018
11.09.2018