Cemil KOÇAK
CHP’nin son iki kurultayında eskilerle yeniler olarak isimlendirilen parti içi şiddetli iktidar kavgası sonunda Atatürkçüler kazandı. Bir başka ifadeyle de Atatürkçüler kaybetti. Biz bundan hiçbir şey anlamadık diyenler varsa, lütfen bu yazıyı okusunlar.
Evet, beklenen oldu ve CHP’de iktidar, yani yeniler kazandı. Bu kazanım, her ne kadar ideolojik ve politik bir temele dayanmıyorsa da, yine de biraz dibini kazarak keşifte bulunmak da mükündür. Atatürkçü parti içi iktidar, Atatürkçü muhalefeti kolayca yere serdi. Bunun nedeni, muhalefetin tezlerinin ikna edici olmamasından çok, ya da en az onun kadar, bu tezleri seslendiren siyasetçilerin epey tanıdık olmasıydı. Parti içi muhalefet, iktidar olduğu süre içindeki performansıyla hatırlandığında, ne parti tabanında, ne de partinin seçmen kitlesi üzerinde yeterli ağırlığa zaten sahip değildi. Muhalefetin tek bir amacı vardı; o da yitirdiği iktidarı yeniden geri alabilmek; oysa uğradığı kaset komplosu bile kitlesine yeterince acındırıcı gelmemişti. Sadece bu bile kazanma şansları olmadığını açıkça gösteriyordu; fakat başkaca bir çareleri kalmadığından, son mermiyi de sıkmak zorunda kaldılar.
Eskiler-yeniler kavgası değil
Artık parti içi iktidar, gelecekte parti delege ağırlığı üzerinde daha da söz sahibi olacak. Muhaliflerin hiçbir şansı kalmadı. Giderler mi, aman bir an önce gitsinler diyenler varsa eğer; kendilerini evsahibi olarak gören insanların kolay kolay gitmeleri beklenemez. Kalacaklar ve evde kalış süresi uzamış uzak akrabalar gibi muamele görmeyi de kabullenecekler. Onların ardından gitmiş bazı genç politikacılar varsa eğer, onların da kendilerine yeni bir politik çıkış aramalarını tavsiye ederim.
Çok söylendi, yazıldı; kavganın temelinde ideolojik ve politik bir yön de bulunduğuna dair vurgu yapıldı. Elbette iktidar kavgasının geniş kamuoyu karşısında bir sosla süslenmesi ve öyle servis edilmesi gerekir. Bu da yapıldı. Pek başarılı olamadı, ama yine de bu sosun bileşimini analiz etmek gelecekte olacakları öngörmek bakımından yararlı olabilir. Doğru; çatışma eskilerle yeniler arasındaydı; hala da öyle; fakat ideolojik-politik bölünme farklı. Gerçekten de parti içinde birbirine tahammül edemeyecek ideolojik-politik duruşlar var. Bazı isimlerin sembolize ettiği bu çatışma gözle görülür halde. Ne var ki, pek üzerinde durulmayan, fakat geleceği bize resmeden başkaca bir önemli detay var ki, atlanmamalı. Eskilerin içinde de yenilerin içinde de aynı ideolojik-politik duruşun sahibi politikacılar var. Onları birbirinden ayıran dünya görüşleri değil, konjonktürel bir şekilde oluşmuş iktidar ya da muhalif pozisyonları. O pozisyonlar, aslında eskilerin yanında rahatça yer alabilecek ya da alması gereken pek çok ismi bugünkü şartlar içinde yenilerin yanında ve içinde görmemize neden oldu. Ayrım çizgileri net olabilir; fakat çok sayıda ismin eskilerden mi, yoksa yenilerden mi olduğunu belirleyen bu ideolojik çizgi değil, kendilerini, zaman zaman da tesadüfen, iktidar kanadında mı, yoksa muhalefet kanadında mı buldukları.
Bazıları için pek de akla yakın gelmeyeni ben baştan yazayım: Yakın zamanın parti içi kavgası, gerçekten de ideolojik düzlemde patlak verecek. Hayır, eskilerin eskiler olarak hiçbir başarı şansları yok, zaten hiç de olmadı. Fakat parti içi iktidar içinde müthiş çekişme büyük olasılıkla iki sene sonra patlak verecek. O zamana kadar da alttan alta sürecek; eskilerden bazılarının bir şekilde iktidarın ideolojik ayrışmasında kanatlardan birine yaklaşması, yakınlaşması ve hatta onunla birleşmesi sürpriz sayılmaz.
Yenilerin kavgası da yakında
Hiçbir zaman lider olamayan ve olamayacak olan genel başkanın önünde epey badirelerle dolu iki yılı daha var. Bu süre içinde, sadece eskilerin başağrıtıcı manevraları ve parti içi, örgüt içi bıktırıcı kavgalarıyla uğraşmak zorunda kalmayacak. Buna muhtemelen bazı milletvekillerinin egosantrik çıkışlarını da ekleyebiliriz. Sadece bununla uğraşmak zorunda kalsaydı eğer, yine de başarılı olma ihtimali vardı. Ama hayır, onu bekleyen asıl zorluk, kendi kurduğu “takım”la. Bu “takım”, takım değil. İçlerinden pek çoğu genel başkanın muğlak çizgisine karşı, eskilerin ideolojik çizgisinin yanında yer almakta bir an için tereddüt etmez ve etmeyecektir de. Ama ne zaman? Kritik soruya sıra geldi. Genel başkan, son iki yıldır yaptığını yapmaya devam edecek. Yalpalayarak durumu idare edecek. Bari kendi “takım”ı içinde çatlak oluşmaması için gayret gösterecek. Bunun tek bir yolu var; hiçbir konuda hiçbir şekilde net politik tavır sergilememek. Aksi halde, genel başkan “takım”ı içinde de tıpkı eskiler-yeniler çatışmasına benzer ve hatta çok daha şiddetli bir kavganın kopacağından emindir. Diyeceksiniz ki, o halde takımını tamamen kendine göre düzenlesin. Bu öneri akla yakınsa da, siyasî gerçekliğe aykırı. Böyle yaparsa, bu defa da parti tabanını daraltacak.
CHP’nin darboğazı seçmenidir
CHP’nin seçmeni, partinin açmazının nedenidir. Genel başkanın “ekibi”nin içinde bazı küçük adımlar atmayı deneyen tek tek inisiyatifler, aslında sadece parti içinde eskilerin muhalefetiyle karşılaşmıyorlar; sadece bu olsaydı, bu engeli kolayca aşabilirlerdi; aksine CHP seçmeninin tepkisiyle karşılaşıyorlar ve genel başkanlarının kendilerine destek olamamasının gerçek nedeninin de bu olduğunun farkındalar. Parti seçmeni, temelde ulusalcı-ergenekoncu ideoloji ve politikanın göbeğine yerleşti, yerleştirildi. Şimdi de parti bunun bedelini ödüyor. Bu çizgiden en küçük bir faklılık, çizgi dışına çıkmak bir yana, söylemde kelime değişikliği bile, büyük itirazlara ve tepkilere neden oluyor. Yoksa, eskilerin yerinde başkaları olsa, iddiaları, tezleri parti seçmeni bazında hayli gürültü koparırdı. Hatta çok kez ikna edici de olabilirdi. Aslında eskilerin ideolojisi, başka bir ifadeyle eskilerin Atatürkçülüğü, yenilerinkiyle karşılaştırıldığında, parti tabanında ve seçmeninde daha ağır basmaktadır. Yenilerin hiçbir adım atamamasının ana nedeni de budur. Biliyorlar ki, seçmenlerinin kıyısından uzaklaşırlarsa, artık parti içinde de iktidarı yitirirler. Seçmenlerinin ise tek bir beklentisi var: AKP’yi yerinden etmek. Bunun için pek aklı yatmasa da genel başkanın ekibine destek vermeye hazır.
Seçmenin umudu 15 puanda
Evet, genel başkanın tek şansı var: önümüzdeki yerel seçimi, CHP’li seçmenlerin başarı olarak görebilecekleri şekilde sonuçlandırmak. Dikkat ederseniz oy oranı filan demiyorum. Yeter ki, genel seçimler öncesinde CHP’nin genel başkanın politikası doğrultusunda iktidar partisini yakalayabilecek bir aşamaya gelmiş olduğu görülsün. Arada oy oranında dağlar kadar fark olduğu sürece, parti seçmeninin hiçbir oranı başarı saymayacağını daha şimdiden söylemek mümkün. Mesela, arada % 10-15 oranlık bir fark, CHP seçmeninin umudunu artıracaktır. Bu olmadığı sürece seçmeninin genel başkana verdiği destek bir gecede sadece azalmakla kalmayabilir, tamamen sona da erebilir. Medyanın bile bu aşındırmayı giderebilmesi çok güçtür; zaten medyanın bu aşındırmanın bir başka destekçisi olmayacağını kim söyleyebilir? Demek ki önümüzdeki iki yıl çok kritik. Neredeyse yerel seçimle aynı ana denk gelecek bir cumhurbaşkanlığı seçimi ise, başarısızlığı sadece katmerler. Ne olursa olsun, her iki seçimden birinin umut vermesi lazım. Bu bakımdan da ilkindeki başarısızlık ölümcül sonuçlar verebilir. İki sene sonra parti seçmeninin uğrayacağı yeni bir hayalkırıklığı, ki çok olasıdır, genel başkanın sadece kendisinin değil, fakat onun sembolize ettiği, tasavvur edilen pek çok ve sadece söylem düzeyinde kalmaya mahkûm politikanın da sonunu getirecektir.
CHP’de değişmeyen tartışma ‘gerçek Atatürkçülük’
Peki, ya iki sene sonra diye sorduğunuzu şimdiden duyar gibiyim. Genel başkanın “takım”ı içinde ciddî bir ideolojik ve politik iktidar kavgası başlayacak. Muhtemelen ulusalcı-ergenekoncu taraf, diğer tarafı kolayca ezecek. Çünkü, diğer taraf o zamana kadar genel başkanın ne olduğu belirsiz, fakat aynı zamanda da başarısız politikasının sahibi olarak faturayı ödeyecek. Oysa partinin seçmen tabanının gerçek özlemlerini dile getiren ve tutumunu hep buna göre ayarlayan diğer ekip, gerek parti içinde, gerekse CHP’li seçmen temelinde genel başkanın ağzında gevelediği bütün söylemleri bir anda bir yana iterek, gerçek Atatürkçülüğün partisi olmayı ve sadece Atatürkçülüğün partisi olmayı partiye benimsetecek. Böylece parti seçmeni, “yeniler”le de bir çıkış olmayacağını, partinin siyasî bir geleceği olmadığını anlamış olacak. Ama hiç olmazsa var gücüyle geçmişine sarılacak. Hiçbir zaman iktidar olamayacağının farkında, ama flamasına ve kendi dünyasına sımsıkı sarılarak ayakta kalmayı sürdürecek.
Yo, küçümsemeyin sakın! % 20’lik ve asla gidecek başkaca bir yeri olmayan, kalmayan bir seçmen kütlesini küçümsemek hiçkimsenin haddine düşmez. Bir müsait iklimde, konjonktürde belki bu kitle iktidarı paylaşabilir de. Herşey iktidar partisinin performansına bağlı aslında. Hele AKP’de bir çatlak, parçalanma, iç çatışma ve bunun doğal sonucu oy kaybı, belki de bu ulusalcı-ergenekoncu yeni politikanın başarı hanesine yazılır, belli olmaz. Peki, o halde şimdiki genel başkanın seçeneği kim(ler) olacak? Ben Emine Ülker Tarhan derim. CHP’nin sadece genel başkanı değil, lideri de olabilir. Öncelikle kadın. Bu sırada kadınlara pozitif ayrımcılığın zirve yaptığı partide önemli bir avantaj. Partinin seçmen kitlesinde geniş ölçüde yer alan kentli eğitimli kadınlar arasında da sempati toplamaması imkânsız. Sarışın, genç, Avrupai görünümlü kadın lider, parti tabanında ve seçmeni üzerinde çok etkili olur. Ulusalcı ekibin üzerinde kolayca birleşebileceği bir isim Tarhan. Ulusalcılık, ergenekonculuk çizgisinde, Alevilik damarını da içine katarak CHP, bugünkü iktidar bölgelerinde daha uzun yıllar ayakta kalır ve çok iş yapar. Bugünkü genel başkanın ve onun “ekibi” sayılan diğer isimlerin gemiden atılması, hiçbir etki yaratmaz. Kimse onlar için üstelik seçim başarısızlıklarının ardından gözyaşı dökmez. Bugün Baykal-Sav çizgisine gösterilen rağbet neyse, işte o kadar yandaşları olur. Yeter ki, şimdiki genel başkanın yanında ve arkasında durur gibi yapan ulusalcı ekip, sakin olsun. Sabırsızlık göstermesin. Genel başkanın tutumu karşısında angaje olmasın. Zamana oynamasını bilsin. CHP’nin gerçek evsahibi ulusalcılardır, Atatürkçülerdir ve onlar kazanacaktır. Zamanı geldiğinde Atatürkçüler, Atatürkçüleri yine yenecektir.
Yazarlar
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.02.2016
3.02.2016
26.03.2016
19.03.2016
13.03.2016
5.02.2016
28.02.2016
20.02.2016
13.02.2016
7.02.2016