Ekin GÜN

Barajı Geçemeyeceksin HDP!
19.05.2015
2849

 Dürüst olmak gerekirse kaybettiniz. Kaybedeceksiniz. Hem bu sefer sizi elinize almış olduğunuz sazla sempatik görünmek adına türkü söylemek de kurtarmayacak, stüdyoda söylediğiniz seçim şarkıları da barajları aşmaya yetmeyecek. “Barajları Aş da Gel” gibi devşirme reklamlarınız da sizi popülizmin dibine batmaktan alıkoyamayacak, bozuk plak gibi “Seni Başkan Yaptırmayacağız” gibi laik camiaya oynadığınız sloganlar da ne barajları ne de denizleri aşmaya yetecek.

Türkiyelileşmeyi öğlen eylem yapıp akşam Beyoğlu’nun barlarında devrim yapan solla ittifak kurmaya başladığınız zaman kaybetmiştiniz. Şimdi ise Türkiyelileşeceğim derken bile Cihangirleşmenizin son etabını oynuyorsunuz. Türkiyelileşmeyi %0,1’de arayıp laik sosyalistlere şirin gözükmek adına Cihangir Solu’yla ittifak yapmaktan geri kalmadınız. Hem de bunu Türkiye’nin dindarlarını, muhafazakarlarını ve demokratlarını yok saymak adına yaptınız. Bunu yaptığınız gün aynı zaman da mağlubiyet fermanınızı da imzalamış oldunuz.

Bu da yetmedi Ahmet Kaya’yı “Vay Şerefsiz” manşeti atarak sürgüne göndererek ölüme terk eden Ertuğrul Özkök ve Saz Arkadaşlarıyla yemek yediniz. Bunun karşılığında da CHP ve MHP’den umudunu çoktan kesmiş olan Doğan Medyası’nın size hediyesi bugüne kadar hiç duyulmadık anket firmalarının barajı geçtiğinize dair anketlerinden başka bir şey olmadı. Halkla temas kurmadan, temsil ettiğinizi düşündüğünüz kendi halkınızı bile hiçe sayarak Beyaz Türklerle aynı masada yemek yemek uğruna Doğan Medyası’nın algı operasyonunun bir parçası oldunuz. Hem de bunu bugüne kadar Doğan Medyası kimi tuttuysa kaybedenin o olduğunu unutarak yaptınız.

Desteği halk da değil, paralel yapının gazetelerinde aradınız. Tıpkı Doğan Medyası’nda aradığınız gibi. Paralel Yapı’ya hizmet eden gazetelerin sizi yağlayıp cilalamasından medet umdunuz. Gezi Darbesi’nde polis tomasının üstüne çıkarak Taraf’a yazar olanlar sizi barajı geçeceğinize inandırdı. Oysa baraj halkla geçiliyordu ama siz halkı hiçe saydınız ve halka şirin gözüken halk düşmanlarının yanında durarak sadece kaybetmekle kalmadınız saygınlığınızı da yitirdiniz.

Özgürlüğün güya peşinden koşarken ve altını dolduramadığınız özgürlük kavramlarından bahsederken Leyla Zana’yı aforoz edişinizden tutun da Şivan Perwer’i sahiplenmeyişinize kadar birçok günahın da başrolünü oynadınız. PKK’nin bu tasfiyelerine sesinizi çıkaramadınız, özgürlükten bahsederken insanların özgür düşüncelerini ifade etmesine karşı çıktınız. Gittiğiniz her yerde, söylediğiniz her söz de özgürlükten bahsederken aslında biraz da aynaya bakmayı unuttunuz.

Çözüm Süreci’nde 2002’den bu yana geldiğimiz noktayı unutarak 2015’in Türkiye’sin de bile Çözüm Süreci’ni büyük bir kararlılıkla başlatan AK Parti’nin ve dolayısıyla Erdoğan’ın karşısında yer alarak tarihinizin en büyük hatasını yaptınız. Hatta 2002’de “Sadece OHAL’i kaldırın, bize yeter” taleplerinizi bir kenara atarak yaptınız bunu. Öyle ki Öcalan’ın üç senedir Newroz’da meydanlardan mesajının okunmasını, Kürtçe seçim propagandasının serbest bırakılmasını, insanların artık ölmemesini, Kürt kültürünün artık serbestçe yaşanabilmesini göz ardı etmeyi başarı saydınız. Bu saymış olduğunuz başarılarla övünmeyi de bir marifet bildiniz.
Cumhurbaşkanlığı Seçimleri’nde eline saz alıp türkü söyleyen sizdiniz. Aynı şekilde 6-7 Ekim Olayları’nda halkı sokağa döken de siz oldunuz. 50 kişinin ölüm bilançosunu da AK Parti’ye yıkmaktan geri kalmadınız. Halkı kaosa davet ederek hayret edici bir şekilde sivilleşmeyi değil de savaşı ister gibi bir halinizin olmasından amaçladığınız neydi bilinmez ama bunun bile özeleştirisini yapamadan seçim sloganınızı “Yeni Yaşam” olarak belirlediniz. Hem de 50 kişinin yaşamının sizin için hiçbir şey ifade etmediğini gözümüzün içine sokarak yaptınız.

Eski Türkiye’nin Diyanet’inin vesayeti savunduğu zamanlarda sizin için hiçbir problem olmaması bir kenarda dursun, Yeni Türkiye’nin Diyanet’i demokrasiden, insanlıktan ve ahlaktan taraf olunca sizin için bir anda problem oluverdi. Kürtçe Kur’an bastıran Diyanet’e teşekkür edeceğiniz yerde Diyanet’e demediğiniz şey kalmadı. Bunu yaparken de CHP ve Paralel Yapı’yla koro halinde ortaklaşa yapmaktan çekinmediniz. Aksine yaptığınızın çok matah bir şey olduğunu sandınız.

Belki de dünyadaki tüm barajları geçmek uğruna bile bunları yapmaya değmezdi. Belki de barajları geçmek sadece matematiğin ötesinde vicdanlardaki barajı da geçmeyi gerektiriyordu. Belki de barajı geçemesen bile galiptir bu yolda mağlup hesabı adına gönüldeki tüm barajları yıkmak daha önemliydi.

Değmezdi belki de %2 daha fazla oy alabilmek için Kenan Evren’e ağıtlar yakan Ertuğrul Özkök’le aynı masada yemek yemek. Ya da değmezdi belki 50 kişinin ölümüne sebebiyet verecek kadar halkı sokağa dökmek için yaptığınız açıklamalar. Hiç değilse bile %0,1’i kazanmak uğruna %0,1’in düşman kesildiği dindarları, muhafazakar demokratları kırmaya, bir köşeye atmaya gerek yoktu belki de.

Tüm bunların sonucunda bir yola girdiniz. Ve o yolun doğruluğuna inandınız. Ya da sizi seçim dönemi boyunca pohpohlayanların gazına geldiniz. Öyle ya da böyle seçimlere bir aydan az bir zaman varken uzatmaları oynuyorsunuz şimdi. Ağzınızdan dökülen ve CHP’yi aratmayan sloganlarınızla, seçim kazanmayı Erdoğan karşıtlığına indiren politikalarınızla ve Kürt halkının İslam hassasiyetini bir kenara bırakarak laik camiaya göz kırpmalarınızla bu yolculuğu tamamlayacaksınız.

Yolculuğunuzun sonunda barajı geçip geçmemenizin bir önemi kalmayacak belki de. En azından benim için. Aritmetik olarak barajı geçseniz bile vicdanlarda barajı geçmeyi başaramadınız. Bu saatten sonra toparlanır mısınız orası bilinmez ama her seçimde mutlaka barajı geçen ama oy oranını yükseltemeyen ve geçmişi pek de parlak olmayan CHP’den bir farkınız kalmayacak.

Bir CHP varken Yeni CHP’ye gerek olmamasına karşın belki de bu ülkeye birkaç ayda kazandırdığınız bundan ötesi olmayacak.
%10 barajını geçememeniz durumunda imalı sözlerle tekrardan kaosun, savaşın tarafında yer alacağınızı aba altından sopa gösterir bir biçimde açıkladınız. Lakin bunların da bir önemi yok artık. Beceremediğiniz Türkiyelileşme projesiyle çoktan melezleşen ve çoktan Türkiyeli olan Türk ve Kürt halkının arasındaki dostluğu, kardeşliği bu saatten sonra bozacak gücünüz de olmayacak. Çözüm Süreci bugüne kadar en güzel gününde dahi sizin tehditlerinizle size rağmen ilerlediği gibi bu saatten sonra da yoluna emin adımlarla devam edecek. Belki de ağzınızdan düşürmediğiniz ama pek de uygulama tarafında görmediğimiz barış bu ülkeye gelecek. Hatta barış en çok demokrasi için bu topraklarda kalıcılığını sağlayacak.

Barajı her ne kadar hem aritmetik hem de vicdanlarda bana göre geçemeyecek olmanızı düşünmem sizin için ne ifade eder bilemem ama belki de kendinizi anlatmanızda daha zor günler sizi bekliyor olacak. Öyle ki “Milletçe Alkışlıyoruz” kampanyası yerine “Milletten Özür Diliyoruz” kampanyasının CHP açısından daha yararlı olacağını ifade etmiş olsam da sizin için de “Yeni Yaşam” yerine “Yeni Özür” kampanyası 7 Haziran’dan sonra yitirmiş olduğunuz saygınlığınızı tekrar kazanmak adına daha faydalı olacaktır. Hiç değilse CHP’den farkınız kalmamışçasına göstermiş olduğunuz tavırları bir nebze olsun değiştirmek adına

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar