Elif ÇAKIR
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın son günlerde Çin aşısı üzerine yaptığı açıklamalardan ortaya çıkan sonuç bu.
Sayın Koca, Sözcü Gazetesi’nden İsmail Saymaz’ın “Çin aşısının ucuz olduğu için alındığı doğru mu?” sorusunu şöyle cevaplamış:
“İnaktif aşılar en pahalı aşılardır. Bu aşılar geleneksel ve doğal aşılardır. Rus aşısı dahil, mRNA aşıları daha çok ve kolay üretilir. Küçük ortamlarda, yoğun üretilen, ucuz aşılardır. Dünya onun için buna yöneliyor. İnaktif aşı daha büyük ortamda üretiliyor. Öbürü sentetik ve yapay. Daha kolay, daha ucuz. Bizim önemsediğimiz, para değil. AstraZeneca daha ucuz, parayı tercih etmiş olsaydık, onu alırdık. Önemli olan, güvenirliliğidir.”
Bakan Koca diyor ki:
Çin aşısı ucuz değil bilakis pahalı bir aşı.
Parayı önemsemedik, para hesabı yapsaydık, dünya gibi biz de diğer aşılara yönelirdik!
Böylece dünyadaki ‘ucuzluk’çu imajının aksine Çin’in aşı konusunda bir hayli pahalı olduğunu da öğrenmiş oluyoruz! Ama endişeye mahal yok, Çin bize indirim yapmış. Sayın Koca diyor ki “Çin aşısı bize dünya fiyatından aşağı olacak.”
Bu durumda bütün dünyanın ‘AstraZeneca, Pfizer/BionTech gibi ucuz aşıya’ yöneldiği bir yerde ‘parayı tercih’ etmeyen devlet büyüklerimize teşekkür etmeliyiz!
Düşünün ki Çin’in kendisi bile vatandaşları için ‘daha ucuz’ olduğundan 200 milyon dozluk AstraZeneca/Oxford anlaşması yapmış!
***
Benim burada üzerinde durmak istediğim hususa gelelim.
Şimdi Bakan Koca, her fırsatta Çin aşısının güvenilir olduğunun altını çiziyor. Sağlık Bakanı ne kadar güvenilir olduğunu anlatsa da Çin aşısına karşı kamuoyunda ciddi bir endişe var. Doğal olarak da Sağlık Bakanı’nın, iktidar mensuplarının, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu aşıyı yaptırıp yaptırmayacağı merak konusu oldu.
Karar TV’de Yıldıray Oğur ile birlikte yaptığımız ‘Özel Röportajlar’ programında Gelecek Partisi Sözcüsü Serkan Özcan Cumhurbaşkanı Erdoğan’a şöyle seslenmişti:
“Madem ki Çin aşısı güvenilir Sayın Erdoğan ve iktidarın diğer görünür isimleri kameralar önünde getirdiğiniz aşıyı önce siz yaptırın. Yaptırın ki vatandaş getirdiğiniz aşıya güven duyabilsin.” (2 Aralık)
Önce Sağlık Bakanından geldi cevap “Kamuoyunun önünde aşıyı yaptıracağım” dedi. (3 Aralık)
Çin’den gelen aşıyı yaptırıp yaptırmayacağı sorusu Cumhurbaşkanı Erdoğan’a da soruldu, Bakan Koca’nın bu aşıyı yaptıracağı hatırlatılarak. Hiç düşünmeden şu cevabı verdi:
“Benim de aşı olma konusunda sıkıntım söz konusu değil. Sağlığın söz konusu olduğu yerde bizler de ne gerekiyorsa yapmak durumundayız. Sağlık için gerekeni yapar, örnek olurum.” (4 Aralık)
***
İtiraf etmeliyim ki Sayın Erdoğan’dan asla “aşı yaptırırım, aşı olma konusunda sıkıntım söz konusu değil” gibi bir cevap beklemiyordum. Hem de hiç düşünmeden ve bu kadar sakinlikle olumlu yanıt vereceğini hiç beklemiyordum.
Nedeni Sayın Erdoğan’ın ve ailesinin aşılara karşı mesafeli olmasıdır.
2009 yılında dönemin sağlık bakanı ile arası “Domuz Gribi Aşısı” yüzünden açılmıştı. Kamuoyunda aşının güvenilir olup olmadığı tartışılmış, dönemin Sağlık Bakanı Recep Akdağ aşının güvenilir olduğunu anlatmış, gazetecilerin sorusu üzerine kendisinin de, Başbakan Erdoğan’ın da, Cumhurbaşkanı Gül’ün de elbette aşı yaptıracağını söylemişti.
Ve kameralar karşısında aşı da yaptırmıştı Bakan Akdağ.
Erdoğan partisinin grup toplantısında bu kez kameralar karşısında önce şu sözlerle çıkışmıştı Bakan Akdağ’a:
“Aşı konusuna gelince, bu konuda Sağlık Bakanımla aynı düşünmüyorum, onu da söyleyeyim, kimseyi zorlayamazsın.”
Erdoğan’ın bu sözleri büyük bir şaşkınlık yaratmıştı salonda. Erdoğan yanındaki bakan ve parti yöneticileriyle TBMM’deki makam odasına çıkarken Sağlık Bakanı Akdağ’ı “Haberim olmadan benim adımı vermişsin, hemen düzelt, ben aşı olmayacağım” diye azarlamış, bu azar ertesi günkü gazetelerin birinci sayfalarında “Başbakan Erdoğan’dan Bakan Akdağ’a aşı azarı” diye yer almıştı. (4 Kasım 2009)
***
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın aşı konusundaki görüşleri değişmiş olabilir, üzerinden bir hayli zaman geçti. Yıllar insanların bakış açılarını değiştirebiliyor, dolayısıyla belki de gerçekten kameralar karşısına geçecek ve Çin aşısını yaptıracak.
Hatta bütün AK Parti milletvekillerinin kameralar karşısında aşı olmalarını isteyecek.
***
Şimdi asıl yazmak istediğim konuya geliyorum… Soru şu: Erdoğan ve AK Partililer Çin aşısını gerçekten yaptırsalar bile kamuoyuna bunu inandırabilecekler mi? AK Parti kendi tabanındakileri bile o şişelerin içinde Çin aşısı olduğuna inandırmakta zorlanacak mı, zorlanmayacak mı? Kamuoyunda Çin aşısı etiketli şişlerin içinde AstraZeneca, Pfizer, BionTech olduğuna inananlar çıkmayacak mı?
Bence asıl soru da AK Parti iktidarı için asıl sorun da bu!
Çünkü güven bir kere kaybolunca kolayca geri gelmiyor maalesef. İktidar için en yakıcı sorun budur. Adalet, dürüstlük gibi olmazsa olmaz özellikler kaybolduğunda geriye bir şey kalmaz. Tamiri mümkün olmayan en zor şey güven duygusudur. Bir kere kayboldu mu geriye zor gelir. AK Parti sadece aşı meselesinde değil her alanda toplumun güvenini büyük ölçüde kaybetti. Kimse AK Partiyi sevmek, aynı düşünmek, aynı istikamette gitmek zorunda değildi. Ama AK Parti’ye adil olduğu, hukuktan şaşmayacağı, dürüst davranacağı, zulmetmeyeceği konusunda güven duyulabilir, merhametinden emin olabilirdi; başlangıçta böyleydi de…
Çünkü güven duymak için aynı fikirde, aynı ideolojide olmak şart değildir. Güven, söylenenle gerçekten aynı şeyin kastedildiğine duyulan inançtır. AK Parti bunu başarabilir, ahlaki üstünlüğü kaybetmeyebilirdi.
Ekonomi uçuyor dediler ülke krize girdi... İstihdam tavan yapıyor dediler, her üç vatandaştan biri işsiz. Hayat pahalılığı aldı başını gitti ama TÜİK rakamlarıyla enflasyonu düşük gösterdiler… Hazine’den beş kuruş çıkmadan yap işlet devret formülüyle havaalanları, köprüler, yollar, şehir hastaneleri yapıyoruz dediler ama Hazine’nin milyarlarca dolar borçlandığı görüldü… Ulusal çıkarlarımız söz konusu denildi, üç beş tane turist gelsin diye vaka ve ölüm sayıları düşük gösterildi, Dünya Sağlık Örgütü’nden uyarı aldı, İngiltere ve Avrupa Birliği ülkeleri Türkiye’yi vaka sayılarını farklı tanımladığı için ‘karantina listesine’ aldı.
Bugün Sağlık Bakanlığı belki de gerçek sayıları açıklıyordur ama kamuoyunda hala Bakanlığının açıkladığı sayılar 4’le 5’le çarpılmaya devam ediyor…
Daha devam edeyim mi?..
Söylenenlerle yaşananlar arasındaki fark böyle uçurumlar oluşturunca, söylenen ak gerçek kara olunca AK Parti ve Erdoğan hakkındaki toplumsal güven duygusu büyük ölçüde kayboldu. Mesele aşının çok daha ötesinde demem bu yüzdendir.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.07.2025
18.06.2025
23.05.2025
30.04.2025
22.04.2025
28.03.2025
28.02.2025
21.01.2025
8.01.2025
1.01.2025