Ergun BABAHAN
Ölüm yaş, servet, statü dinlemiyor ne yazık ki, hiç beklenmedik bir anda kapınızı çalıveriyor. Dün sabah da öyle yaptı ve ülkemizin en önemli işadamı diyebileceğimiz Mustafa Koç’un kapısını çaldı.
Mustafa Koç’la Sabah Gazetesi’ndeki yayın yönetmenliği dönemimde tanışmıştım. Üçüncü kuşak Türkiye burjuvazisinin seçkin bir temsilcisiydi. Genç yaşında ağır sorumluluk aldı ve Koç Grubu’nun stratejisini önemli bir biçimde değiştirdi.
Migros’u satıp TÜPRAŞ ihalesine girmek böyle bir karardı. Koç adıyla özdeşleşmiş Migros’un aile için manevi bir değeri de vardı ama orada duygusallık değil, gerçekçilik ağır bastı.
O karar, Koç Grubu’nu Türkiye’nin bugün ve yarını için büyük önem taşıyan enerji sektöründe bir dev haline getirdi. O kararda Mustafa Koç’un imzası vardı ve aradan geçen zaman kararın ne kadar doğru olduğunu ortaya koydu.
Mustafa Koç, finanstan otomotive, enerjiden pazarlamaya kadar her alanda liderlik yapmış, Türkiye’nin en büyük cirolarını üretmiş, milli gelire önemli katkıda bulunmuş dev bir grubu başarıyla yönetti, yönlendirdi.
Grubun uzun yıllar sıkıntı çektiği finansman sektörünü İtalyanlarla ortaklaşa alınan Yapı ve Kredi Bankası ile çözdü.
Özel zevkleri olan, fotoğrafçılığı, denizi çok seven Mustafa Koç’un en büyük aşklarından biri de her zaman Fenerbahçe oldu. Fenerbahçeliliği ile her zaman gurur duydu, zor zamanların da kulübün yanında oldu.
Mustafa Koç önemli ve değerli olduğu için ölümü, sürpriz olduğu için de elbette büyük yankı yaptı. Bugün bütün gazete manşetlerini Mustafa Koç dolduracak, yurtiçi ve yurtdışından vefatıyla ilgili çok sayıda mesaj gelecektir.
Her gün tanıklık ettiğimiz, toplumun çoğunluğunun görmezden geldiği ölümlerden farklı olması kaçınılmaz. Dünyaya eşit koşullarda gelmeyip eşit koşullarda terk etmediğimizin bir göstergesi.
Ali Koç’un kimilerinin tam anlamadan bir kenara ittiği kapitalizm eleştirilerinin öneminin bir başka göstergesi.
Zengin ve fakir arasındaki uçurumun giderek derinleşmesi, milyarder sayısı hızla artarken günde bir doları bile bulamayan insanların sayısının hızla artması, sürdürülebilir bir durum değil.
Dünyanın sanayi devrimine geçtiği döneme benzer bir süreçten geçiyoruz. İletişim teknolojisi, robotların insan emeğinin yerini alması, finans sisteminin çeşitlenmesi tüm dengeleri değiştiriyor, tahrip ediyor.
Sadece barış değil, demokrasi de tehdit altına giriyor. Yoksul çoğunluğun, varsıl bir azınlıkla huzur içinde yaşayabileceği bir düzen değil demokrasi. Onun için diktatörlükler artıyor, insanlar baskı ve şiddetle sınırlar içinde tutuluyor. Baskının biraz azalması iç savaşları, mezhep savaşlarını getiriyor.
Batı’nın kendine uzak gördüğü, uzak tutmaya çalıştığı çatışmalar giderek oraya yaklaşıyor. Servetin daha adil bir dağılımı olmadan, mirasa sınır getirmeden, çalışmayan insanlara zenginlikten pay ayırmadan dünya dengesini ve huzuru bulamayacak.
Koç Grubu’nun kaptanlığını büyük olasılıkla Ali Koç yüklenecek. Kapitalizme eleştirilerini bir daha okumanızda fayda var.
Mustafa Koç’un ailesine, yakınlarına ve sevenlerine sabır dilerim.
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Uluslar neden çöker, Türkiye neden çöküyor?
24.03.2022 - Madalyonun öteki yüzü: Putin kaybedince, Erdoğan da kaybedecek
7.03.2022 - Kürt sorunu çözülmeden liberal demokrasi kurulamaz!
1.03.2022 - Bir gazeteci cinayeti (daha)
21.02.2022 - Erdoğan TV programlarında neden prompter’a mahkum oldu
28.01.2022 - NATO için iktidardan vazgeçen İnönü'den, iktidarı için NATO’dan vazgeçebilecek Erdoğan'a
11.01.2022 - Parti binası silahla basılan HDP ama terörist de HDP, öyle mi?
6.01.2022 - Türkiye karanlık ve zorlu bir yıla girdi: Tercihler yılı
3.01.2022 - Cehalet ve kötü niyet Türkiye’yi büyük felakete sürüklüyor
25.11.2021 - Kılıçdaroğlu helalleşme ile ‘endişeli muhafazakarları’ kazanmaya çabalıyor
18.11.2021
Yazarlar
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
Mehmet YILMAZ
Merek ediy orum neden gezi olayları ilgili yalan ve kışkırtıcı twet atıyorsunuz. Bu millet size ne yaptı. Birbirine düşürmeye çalışıyorsunuz