Erol KATIRCIOĞLU
Başbakan’ın Kürt sorunuyla ilgili böyle konuşup da yarın herhangi bir nedenle örneğin Cumhurbaşkanı olması gibi aynı sorun üzerine barışçı konuşmasını beklemek sanırım artık imkânsız bir beklenti. Çünkü anlaşılan o ki Başbakan, bu savaşta, kendinden çok emin ve hiçbir biçimde taviz vermeyen bir lider imajı yaratmak istiyor. Çünkü herhâlde biliyor ki bu tür ilişkilerde “kredibıl” olan, yani “inandırıcı olan” oyunu kendi istediği yöne çevirme gücüne de sahip oluyor.
Başbakan’ın açlık grevlerinde olanlarla ilgili “şov yapıyorlar” sözleri ile BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş’ın “sertleşiriz” tavrına karşı “Sertleşsen ne olur, aynen karşılığını alırsın”gibilerinden efelenmesi siyaset alanının da bir çeşit savaş alanına dönüşmüş olduğunu gösteriyor.
Doğrusu Türklerle Kürtler arasında kim nasıl yapmış bilmiyorum ama inanılmaz kalınlıkta bir perdevar. Özellikle Türkler, (Türkler diyerek aslında hükümeti ve kendini bu kimlikle tanımlayan ve daha çok batıda oturan insanları kastediyorum) Kürtlerin ne yaşadıklarını ve bu yaşadıklarını da nasıl yaşadıklarını pek anlamıyorlar. O nedenle de Kürt gençlerinin kendilerini kahramanlık destanları yaratan insanlar olarak gördüklerini ve yaptıkları her eylemde de kendilerini biraz daha yücelttiklerini anlayamıyorlar. Anlayamadıkları için de mesela açlık grevlerini despot bir örgütün verdiği emirlere uymak zorunda kalmış insanların çaresiz bir eylemi olarak değerlendiriyorlar. Oysa karşımızda, mücadelelerinin kutsal olduğuna inanmış ve bu uğurda canlarından bile vazgeçebileceklerini göstermeye çalışan insanlar var.
Olayın iki tarafının soruna bakış açısı böylesine ters olunca birbirini anlamaya yönelik bir diyalog yolu açmak da mümkün olamıyor. Sanırım sorunun en önemli ayağı da bu.
“Anlamak zorunda mıyız onların bu eyleme neden kalkışmış olduklarını” diyebilirsiniz.“Bir devletten, bu türden büyük siyasi talepleri insan bedenlerine bağlayarak elde etmeye yönelik bir politika”nın yanlış olduğundan da söz edebilirsiniz. Üstelik bu düşüncelerinizde haklı da olabilirsiniz. Ama ne var ki eğer bu sorunu çözmek durumunda olan sorumluluk mevkiinde oturan insanlarsanız bu insanların neyi niçin yaptıklarını anlamak ve uygun çözümü de bulmak sizin yükümlülüğünüzde.
Türklerle konuştuğunuzda Kürtlerin ayrılarak ayrı bir devlet kurmak istediklerini düşündüklerini anlıyorsunuz. “Bunu ifade etmiyorlar ama bütün amaçları da bu” diye konuşuyorlar. Kürt siyasetinde “ayrı bir devlet kurmak” hâlâ benimsenen bir amaç mıdır bilmiyorum ama, bugün itibariyle hükümetin uyguladığı stratejinin böyle bir amacın değişmesine değil de aksine perçinlenmesine yol açacağı açık değil mi? “Bugün itibariyle” dedim, çünkü hükümetin bugün itibariyle benimsemiş olduğu pozisyon sertlik yanlısı bir pozisyon ve daha önceki“açılım politikası” ve “Oslo süreci” gibi politikalardan da çok uzak.
Demokrasi bir risk alma rejimidir. Bu söz, Kürtlerin bazıları ayrılmayı isteseler bile onların bu fikirlerini tartışabilmelerine olanak sağlamak gerekir anlamına gelir. Demokratik tartışma süreçlerinin, tartışan tarafları olduğu kadar tartışma iklimini de değiştiren süreçler olması, bu riski de göze almayı anlamlı kılar.
Bu nedenle de hükümetin önünde sanmayın ki iki yol var, biri şimdiki, diğeri ise bu ülkenin demokratlarının, solcularının ve liberallerinin önerdiği barışçı yol. Şimdikinin bir siyasetten çok sert bir pozisyon alma olduğunu dikkate alırsanız aslında yolun bir ve tek olduğunu anlarsınız. Bu yol ise, riski göze alıp demokrasiyi genişletmeye yönelik içinde anayasa çalışmalarının da olduğu bir yoldur.
AKP’nin “muhafazakâr” da olsa “demokrat” olduğunu ileri sürenlerin geldiğimiz yer itibariyle bu“demokratlığın” nasıl bir demokratlık olduğunu sorgulamaları gerekir. Ve hâlâ böyle düşünüyorlarsa en azından kalemleriyle, sorunun barışçı yönde çözülmesine çalışanlarla birlikte davranarak AKP’yi demokrat olmayan sert politikalardan vazgeçirmeye ve daha barışçı davranmaya davet etmeleri gerek.
Duyan var mıdır?
Ne dersiniz?
Yazarlar
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları




























































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
23.12.2025
18.12.2025
13.12.2025
9.12.2025
2.12.2025
26.11.2025
20.11.2025
11.11.2025
4.11.2025
28.10.2025