Erol KATIRCIOĞLU
Tahir Elçi öldürüldü. Aramızdan biriydi. Sık sık çeşitli toplantılarda karşılaşır, konuşur laflardık. Güzel bir insandı. Dengeli bir insandı. Şimdi, şimdiye dek öldürülmüş birçok dostumuz için kullandığımız gibi Tahir için de ‘di’li geçmiş zaman’ kullanmaya başladık bile. Tıpkı Hrant’ı kaybedişimizde olduğu gibi...
Hrant öldürüleli ancak birkaç saat olmuştu. Agos’taydık. Rakel, sevgili eşinin teşhisi için gittiği hastaneden henüz gelmiş, kapıdan gözleri yaşlı içeri girmişti. Herkesin yakasında Hrant’ın resmini görünce ‘Ne çabuk! Ne çabuk’ diye haykırmıştı. Ne çabuk onu geçmişe gönderdiniz gibilerinden...
İnsan böyle hissediyor doğal olarak. Ama hayattayken vicdanlı insanların gönüllerinde taht kurmuş kişilerin ölmeleri ya da öldürülmeleri, ‘di’li geçmiş zaman kullanılarak hatırlansa bile zamanı aşan anlamlarla aramızda her zaman yaşıyorlar. Tahir Elçi de kısa ama inatçı ve onurlu bir hayattan sonra aramızdan ayrılmış olsa bile, bu kişilerden biri olarak hep aramızda olacak.
Dün Avrupa’dan yeni bir gaz alarak konuşan Başbakan daha elinde hiçbir kanıt olmadığı halde, bir başbakana yakışmayacak sığlıkta olayı PKK’ye bağlamaktan çekinmedi. Olayın devlet güçlerinin içinde olduğu bir suikast olması olasılığını ileri sürenlere karşı da ‘Her olayda devleti suçlamaktan vazgeçilmeli’ gibilerinden bir de cümle kurdu.
Şurayı açıklıkla belirtmek gerek. Eğer bir ülkede yargı bu denli devlet güçlerince manipüle edilebilir hale gelmişse orada her türlü yolsuzluk, cinayet ve suikast yapılabilir hale gelmiş demektir. Çünkü yargı ve hukuk, toplumda çıplak gücün hakimiyetini sınırlamak için vardır. Bu nedenle de devleti ele geçirenler ya da devlet gücünü kendi çıkarları için kullanabilenler hukuk kurallarıyla sınırlanmadıkça bu güçlerini kullanmaktan çekinmezler. Nitekim Türkiye’de son zamanlarda olanların, daha önce defalarca olduğu gibi devletin gücünün sınırsızca kullanılmasından ibarettir.
Yıllar önce, rahmetli Erdal İnönü SHP-DYP koalisyon hükümetinin Başbakan Yardımcısı iken, onun danışmanlarından biriydim. Azerbeycan ve Ermenistan arasında savaş ima eden gelişmelerin olduğu günlerde Eski Başbakanlık binasında bakanlar kurulu toplanmıştı. Saatler akşama vardığında başbakanlığın koridorlarında pek kimsenin kalmadığı bir zamanda Erdal Bey’in özel kalemine gittim. Kimseler yoktu. Dikkatimi çekti Erdal Bey’in odasının kapısı yarı açıktı. Kafamı içeri uzattığımda küçük yuvarlak bir masanın etrafında üç kişi gördüm. Pek anlam veremedim ama içeri de girmedim. O sırada arkamdan özel kalemde çalışan gençlerden birinin bana hafifçe seslendiğini duydum. İçeridekiler kimler diye sorduğumda bana, ‘Biri Genel Kurmay’dan, biri MİT’den, biri de Dış İşlerinden geldiler dedi. ‘Olaylarla ilgili bir şeyler yazacaklarını söylediler’. Devletin bu üç önemli kurumundan gelen bu bürokratların yazdığı şey aslında Bakanlar Kurulu kararından başka bir şey değildi.
Siyasetçilerin devlet denilen mekanizmanın her yerine hakim olduklarını sanmaları bir illüzyondan başka bir şey değildir. Nitekim ortada birçok işaret vardır ki bugün Kürt illerinde olanlar normal bir devletin yapabileceği cinsten olaylar değildir. Bunun en açık kanıtı ise duvarlara yazılan yazılardır. Tabii bir de oralarda yaşayanların anlattıkları var. Dostoyevski’nin Karamazof Kardeşleri’ndeki en etkili cümlesi sanırım ‘Tanrı yoksa her şey mübahtır’ cümlesiydi. Bu cümleyi bizim durumumuza uygun olarak yeniden yazarsak sanırım ‘Hukuk yoksa her şey meşrudur’ diye yazmak gerekir. O nedenle de Başbakan’ın ulu orta konuşmaktan vazgeçip hukukun çalıştığı bir yargı düzeninin bir an önce kurulmasını sağlaması lazım. Yoksa hem kendisi ve hem de Cumhurbaşkanı yine ‘Bizi kandırdılar’ demek durumunda kalacaktır.
Yazarlar
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları








































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
23.12.2025
18.12.2025
13.12.2025
9.12.2025
2.12.2025
26.11.2025
20.11.2025
11.11.2025
4.11.2025
28.10.2025