Eser KARAKAŞ
Geçen hafta şöyle başlamışım yazıma:
“Sayın Ali Babacan geçtiğimiz hafta Diyarbakır’a bence başarılı bir gezi yaptı ve şöyle dedi: “Kuru kardeşlik sloganları atmıyoruz, eşit vatandaşlık diyoruz”. Aklı başında herkesin beğeneceği bir çıkış Sayın Babacan’ın çıkışı ama artık oldukça tecrübeli bir Türkiye vatandaşı olarak bu tür olumlu çıkışların arkasından eşit vatandaşlık söylemi ile uyumlu çok somut anayasal değişiklik önerileri gelmediği sürece zaman içinde bu söylemlerin havada kaldığını biliyorum”.
Anayasal vatandaşlık meselesinde ilk anayasal engelin Anayasanın 66. Maddesinde ifadesini bulan “Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türktür” anlayış ve formülasyonunun olduğunu yazdım ve şöyle değerlendirdim:
“Majoriter etno-kültürel grubun yani ana dili Türkçe olanların (Türkler) tarihsel etnik sıfatının (Türk) vatandaşlık sıfatı olarak benimsenmesinin çok doğru bir tercih olmadığı kanısındayım ve bu kanım maalesef doğrulanıyor.”
Anayasanın 66. Maddesi anayasal vatandaşlık anlayışına yönelik ilk engel ama tek engel de bu değil.
Aynı Anayasanın (1982) 7., 42. ve 127. Maddeleri de anayasal vatandaşlık anlayışını benimsemiş çağdaş bir demokratik hukuk devletinde tartışılması gereken maddeler.
Anayasanın 7. Maddesinin bugünkü yazılış biçimi yasama tekelini TBMM’ye veriyor, ilk bakışta anlamlı gibi gözüküyor ama yerel kamu hizmetlerinin yerel seçilmişlere yerel kamu hizmetlerinin finansmanı için yerel vergiler salmasına da engel oluyor.
Demokrasilerde sadece yerel hizmetlerin finansmanına yönelik yerel vergilerin yerel seçilmiş meclislerce salınmasının demokratik hukuk devletlerinin en temel ilkesi olduğunu ve illaki de federal bir sistem anlamına gelmediğini görmek gerekiyor.
Anayasanın 42. Maddesinde Türk vatandaşlarına (Madde 66) Türkçe dışında bir dilin anadil olarak öğretilemeyeceği yazılı; ne yalan söyleyeyim, çok zor bir mesele ve alternatif önerme de kolay değil, meseleye Türkçenin devletin resmi dili olduğunu Anayasa Madde 3’e açıkça yazarak başlamak gerekebilir çünkü Madde 3’deki formülasyon gerçekten çok karmaşık, eminim yazılırken üzerinde çok düşünülmüş ve bu formülasyondan milletin dilinin de Türkçe olduğu fikri çıkarılabilir (Madde 3: Türkiye Devleti ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir), bu Anayasa maddesinde neden açıkça resmi dil ifadesinin kullanılmadığını anlamakta zorlanıyor doğrusu insan.
Her çocuğun anadilinde öğretim görmesini bir temel insan hakkı olarak görmek ve bazı okulları iki dilli (Türkçe, Kürtçe-Türkçe-Çerkesçe gibi) yapmanın yöntemlerini aramak gerekebilir.
Dördüncü temel konu Anayasanın 127. Maddesinde ifadesini bulan merkezi idarenin mahalli idareler üzerinde kurduğu idari vesayet ilişkisi.
Bu anlayış tamamen yanlış bir devlet anlayışının sonucudur.
Devlet demek kamu hizmeti üretim mekanizması demektir; kamu hizmeti ise en azından merkezi idarenin ürettiği merkezi kamu hizmetleri (ulusal kamu hizmetleri) ve mahalle idarelerin ürettiği yerel kamu hizmetleri demektir ve ulusla kamu hizmeti artı mahalli kamu hizmeti devleti vermektedir.
1982 Anayasasında da belirtildiği gibi merkezi idare ve mahalli idareler arasında daha farklı bir düzeyde de bir kamu hizmeti üretim birimi tesis edilebilir; örneğin birden çok ili kapsayan kamu hizmeti üretim birimleri gibi (Anayasa Madde 126).
Merkezi kamu idaresi hizmeti ile mahalle kamu idaresi hizmeti arasında tamamlayıcılık ilişkisi vardır ve tamamlayıcılık ilişkisi içeren kamu hizmeti birimleri arasında bir idari vesayet ilişkisi tanımlanamaz.
Merkezi idare seçilmişleri ve çalışanları da mahalle idare seçilmişleri ve çalışanları da TCK’da tanımlanmış bir suçu işleyebilirler ve bu durumda da gerekli evrensel hukuka uygun adli süreçler devreye girer; bu ilişkide idari vesayete yer yoktur.
Görüldüğü gibi “eşit yurttaşlık” sloganı kulağa hoş gelmektedir ama detayları çok da kolay değildir.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.06.2025
30.05.2025
29.05.2025
13.05.2025
29.04.2025
22.04.2025
19.04.2025
15.04.2025
4.04.2025
1.04.2025