Eser KARAKAŞ
Bugün yazdığım tür bir yazı yayınlamak en bayıldığım iş değil.
Senelerdir basında köşe yazıları yayınlıyorum, burada temel amacım okurlara bir biçimde benim daha rahat ulaşabileceğim ve yorumlayabileceğim kaynaklardan bilgi aktarmaktır.
Okurların arasında bir, ikisi, eski tabirle, yazıyı kesip arşivine koysa, yeni tabirle de ilgili bir foldera indirse bilgisayarında, kendimi başarılı hissederim.
Ancak, bazen öyle anlar oluyor ki, insanın içinden öfke selleri çıkıyor ve okura kaynak aktarma amacımı ikinci plana bırakıp, öfkemi paylaşmak da istiyorum.
İnşallah çok yakında siyaseten, demokratik yollarla değişir, bugünün Türkiye’sinin geleceğe yönelik Erdoğan Türkiye’sinden hiçbir beklentisi yok ama yine de olaylar bazen çok korkunç noktalara ulaşabiliyor.
Ve Türkiye çok ağır bir biçimde aşağılanıyor; aslında Avrupa ve ABD tarafından aşağılanan Cumhurbaşkanlığı hükümeti ama bu arada Türkiye de kaçınılmaz olarak okkanın altına gidiyor.
Konu Suriyeli ve Afgan mülteciler konusu.
Bu satırların yazarı bazı sözde modernlerin bu konuya dazlak Almanların Almanya’da yaşayan Türklere, başka göçmenlere yaklaştıkları gibi yaklaşmasını çok itici buluyorum, bunu da geçerken ifade edeyim.
Türkiye Cumhurbaşkanlığı Hükümeti bugün AB yaptırımlarından, gümrük birliğinin askıya alınmasından çok korktuğu için Suriye’den gelen mültecileri kendi ülkesinde kabul ederek, Avrupa’ya gitmesini engelleyerek çok korkunç, çok ayıp bir iş yapıyor.
Suriyeli ve sayısının kimsenin bilmediği mültecilerin AB yaptırımlarına karşı bir koz olarak kullanılması, Avrupa’ya mülteci akını tehdidi ile Avrupa’yı rehin almış gibi görünmek her Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı için çok utandırıcı olmalı.
Bakınız, Almanya Şansölyesi Angela Merkel bu konuya ilişkin üç gün önce neler söyledi:
Almanya Başbakanı Angela Merkel, Türkiye’ye sığınmacılar konusundaki rolü dolayısıyla övgülerde bulunurken “AB’ye üye olabileceklerini sanmıyorum, Türkiye, özellikle Suriyeli mültecilere çok iyi bakıyor. Orada inanılmaz çok şeyler yapıyor. Biz (Türkiye’yi) destekledik. Elbette küçük bir ölçüde. Ben bu mutabakatın geliştirilmesini istiyorum. Bu, etkilenen insanlar için en iyisidir" değerlendirmesinde bulundu.
Diplomatik bir dil kullanmaya dahi özen göstermeye tenezzül etmeyen Angela Merkel özetle şunu söylüyor: Türkiye AB’ye üye olmayacak, yapmayacağız ama mültecileri kendi ülkesinde tutarsa biz de Erdoğan’ın demokratik hukuk devleti ihlallerine ses çıkarmayız, hatta gümrük birliğini geliştirmek için çaba dahi gösterebiliriz, üzerine para vermeye de hazırız.
Ben hatırlayabildiğim kadarıyla Türkiye’nin bu ölçüde aşağılandığı bir ifadeye daha önce hiç rastlamamıştım; Türkiye’ye biçilen rol gerçekten çok can sıkıcı.
Türkiye’nin yöneticileri ise bu aşağılanma karşısında sessizler.
Hatta durumdan bence büyük ölçüde de memnunlar; AB tam üyeliği sürecinde ifade özgürlüğünden rekabetçi piyasa ekonomisine kadar (mesela kamu alımları) kendisine 2002-2012 arasında yapılan baskı sona erdi, AB çok vahim insan hakları ihlalleri karşısında kendisini sürekli olarak sıkıntıya düşürmüyor, bunun karşılığında da şimdilik beş milyon göçmen barındırılıyor, üstelik bunun karşılığında AB’den para da geliyor.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet sistemi insanı biraz komplocu da yapıyor, ben Afgan mülteciler konusunda Hükümetin (yani Saray) kasıtlı bir biçimde rahat davrandığını çünkü böylece AB üzerinde ellerindeki kozu güçlendirdiklerini düşünüyorum.
Alan razı, satan razı.
Kabil Havaalanı'nı savunmayı üstlenerek ABD’den (Biden) gelecek siyasi baskılara karşı da bir amortisör oluşturacaklarını düşünüyorlar, haksız da olmayabilirler.
Halkbank davası ne zaman sonuçlanacak?
Cumhurbaşkanlığı Hükümeti kendi topraklarını mültecilere açarak, ordusunu en güçlü ihracat kalemi haline getirerek dış politika meselelerinde rahatlamak istiyor.
Bugün en büyük Soroscu Cumhurbaşkanlığı Hükümeti değil mi?
Ne demiş idi George Soros?
'Türkiye’nin en önemli ihracat ürünü ordusudur' dememiş miydi?
Hükümet bugün Soros’u haklı çıkarmak için elinden geleni yapıyor Afganistan konusunda.
Ne demiş idim yukarıda: “Alan razı, satan razı.
Türkiye’yi daha zengin, daha özgür, daha güvenli bir ülke görmek isteyen bizler hariç.
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları


















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.11.2025
28.10.2025
23.10.2025
14.10.2025
8.10.2025
23.09.2025
8.09.2025
1.09.2025
29.08.2025
25.08.2025