Eylem YILMAZ

AKVARYUM
12.06.2012
2474

 Neleri konuşuyorduk şimdi neleri konuşuyoruz. Akp’nin doğru politikaları endeksli tartışmalar yine aktörü aynı yanlışları konuşturuyor. Akp’nin doğrularını söylediğim zaman liberal, Akp’ci, hatta Kürt sorunu üzerinden üretilen dili ve politikaları Bdp üzerinden eleştiriyorum Akp’yi doğru buluyorum diye de Türk milliyetçisi ilan edilmiştim.

Avrupa Birliği yolunda rüzgâr gibi attığı adımları hatırlıyorum önce Akp’nin. Beni hızla dünyaya ittiğini gördükçe nasıl umutla baktığımı unutamıyorum. Arkasından iç politikada başlayan ve beni fazlasıyla mutlu eden Ergenekon soruşturması…daha sayabilirim ve tekrar tekrar Akp’ye teşekkür edebilirim, ediyorum.

Dünya üzerinde gerçekleşen değişimin Türkiye’deki adıydı aslında AKP. Dünya dayatıyordu demokratikleşmeyi yani salt Akp’nin paşa gönlü öyle arzu ediyor diye değildi tüm bunlar. Örneğin; hatırlıyorum da 2009 yılının sanırım Temmuz ayındaydı, Nabucco Petrol Hattı projesi imzalandı. Bu Türkiye üzerinden Avrupa’ya dağıtılacak bir petrol hattı projesiydi. Bu anlaşmanın hemen arkasından aynı hafta içinde Başbakanımız çıktı ve hepimizi mutlu eden Kürt Sorununu çözeceğim açıklamasını yaptı. Bu bir tesadüf olmasa gerek. Yatırım yapıyorlar, taş değsin istemezlerdi sanırım…Sonrası hepimizin malumu. Tüm bunları Türkiye’de canhıraş bazen fazlasıyla milliyetçi, bazen de fazlasıyla solun katı, toplumla alakasız o yüzeysel dili ile konuşurken yurdum aydınları ben tüm bunları Amerika’nın New jersey eyaletinden izliyordum. Orada yaşanan ise yeni seçilmiş Barack Obama’nın Başkalığının verdiği mutluluktu. Obama’ya inançları tamdı ve kürtajı artık nasılsa yasak kalkacak diyerek pek mesele etmiyorlardı. Tabii “keşke W.Bush olsaydı da ekonomimiz eskisi gibi olsaydı” diyen Cumhuriyetçileri yok değildi ama Obama seçmenleri onları “Irak savaşının sahibi yüzünden ekonomimiz bugün böyle” diyerek hemen susturuyorlardı. Obama seçmenlerinin haklı sevinçlerini nasıl takdirle izliyordum. Eski sistemi tam bel kemiğinden kırmışlardı ve siyahi bir Başkanları vardı artık.

Orada bunlar yaşanırken bizim memlekette bir paşa çıkıp generallerini arkasına dizip, parmak sallıyordu vatandaşlarına. Şimdi içerde, umarım kâğıttan borular yaparak eğlenceli vakit geçiyordur. Aynı yüzyılı bu kadar ayrı yaşamak beni hem güldürüyordu hem de boğazımı düğümleniyordu. Ağlayarak gittiğim Amerika’dan ağlayarak döneceğimi hiç düşünmezdim. Oradaki hayatın buraya geleceğinden adım gibi emindim. Hızlı bir üretim ve o denli süratli tüketimleri az çok bizim memlekette yok değildi. Aldığımız ürünler aldığımız gibi eskiyor ve kendi pazarları kendilerine yetmiyordu böylece yerinde görmüş oldum. Ekonomik krizin sonunu ben kendi adıma çok hayırlı görüyorum ama Akp adına hiç hayırlı olmayacak görünüyor. Zira bu sistemin talebi olan değişime ayak diriyor.

Eskiden Aristokratların kendi çıkar kavgalarının nasılda toplumsal bir değişime neden olduğu aklıma geliyor. Binlerce yıldan bu yana, kentliler önce kölelerden ayrışmışlardı; sonra da köle başkaldırışlarıyla çatışmaya başlamışlardı. Bunların neticesinde Aristokratların daha zenginleşen ve üretim mülkiyetine sahip bir burjuvazi politikaya da el koyduğunda sömürüldüğünü iddia eden işçi sınıfı buluşuna imzasını atmıştı. Toprakta çalıştırılan kölelerin, makine başına geçmesi hiç zor olmamıştı. Şimdi ise zorlanıyorlar ve bu daha farklı bir süreç. Daha zor, daha çok can yakıyor. İngilizce bilmeyen insan iş bulamıyor. Terslik tam da böyle başlıyor. Hiç bilgi endeksli eğitim ve öğrenimden geçmemiş insanlara hiç bilmedikleri bir dili dayatıyorlar. Oysa bildiğimiz kendi ana dilimizi dahi öğrenemiyorken! İnsanın yaşamasına ve bilgisine endeksli üretim çoğu zaman insana dair olan en doğal hakları dahi hiç edebiliyor. Diyeceğim şu ki Kürtlere Anadillerinde eğitimi Akp teslim etmiyorsa onun üstlerine bakmak gerekiyor. Zira burjuvazinin paşa gönlü pek anadilde eğitim hakkı filan tanımıyor o kadar ki “Kürtçe matematik dersinin kime ne yararı olabilir?” diyordu Tüsiad’ın sözcüsü hukukçular Yeni Anayasa metinlerini anlatırken.

Uzun lafın kısası meselemiz Akp değildir. Akp benim bedenimle uğraşadursun değişim emri büyük yerden. MFÖ’nün bir şarkısı vardı Mecburen isminde. O şarkı kulağımda şu kürtaj yasağı vs gündeme geldiğinden beri. “Erken kalkmak mecburen, işe gitmek mecburen, eve dönmek mecburen, mecburiyetten” idi şarkının sözleri. Ben şöyle uyarladım; Yeni Anayasa mecburen, Kürt Sorununa çözüm mecburen, Avrupa Birliği mecburen, mecburiyetten!

Akp’yi eleştiriyorum diye ittihatçı liberalde ilan edildiğimi hatırlatarak diyorum ki, sevgili insanlar meselemiz Akp doğru adımlar attığında desteklerken nasıl demokrasi idiyse şimdi demokrasi yoksunu attığı tüm adımları eleştirmemde yine demokrasi meselem yüzündendir. Benim amacım demokrasidir ve buna uygun atılan her adımı desteklerim. Bu nedenle bana verdiğim oy ve desteklerim nedeniyle “bak gördün mü?” diyerek bıyık altı gülenler bunu artık anlayınız lütfen. Bir yere aitlik insanları böyle yapıyor neredeyse 34 insanın bombalanmasına bile bıyık altı gülenler gözlerimden kaçmıyor. Gelin bence sizin de meseleniz demokrasi olsun. Sonu –zim’li bitmiyor pek havalı değil ama iyidir. En azından kafası daha açık oluyor insanın.

Bu memlekettin insanı olarak ben akvaryumda öğrenmiyorum demokrasi mücadelesini, kimsede akvaryumda öğrenmeyecek. Okyanustayım ben ve orada öğreniyorum yüzmeyi, öğrenmenin sınırı da yok. Akp eleştirilerim bu yüzdendir, eskiden destekleme nedenim de bu yüzdendi..Akp’nin akvaryumundan bakmasak meseleye diyorum, siz ne dersiniz?

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yorumlar (1)
  • Hrac Madooglu

    Hrac Madooglu

    8.01.2015 05:51

    Orhan Kemal Cengizin sozlerini carptirdigin ortaya cikti. Kendi soylediklerinle celiskiye dustugun de dogru. Erdoganin yolsuzluk yaptigini soyleyen sen degil miydin? "Caliyorlar ama calisiyorlar" diye insanlari ahmak yerine koydugunu da mi unuttun? Hirsiz bakanlarin aklandigi bugunlerde bu konuda gorus belirtmektense kacak dogusup hukumeti elestiren yazarlari hedef gostermen de karaktersizlik.

Yazarlar