Fehim TAŞTEKİN
“Yenilgi yenilgi büyüyen bir zafer vardır.”
Sezai Karakoç’un ‘Ey Sevgili’ şiirinden bir mısradır bu; Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın çok sevdiği, hep okuduğu... 2011’deki Arap Baharı’ndan bu yana nice “yenik gemiler” geçti bu mısraya değen; zaferi değil hezimeti büyüten!
ABD’nin Erdoğan’a verdiği Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) Eş Başkanlığı ve Türkiye’ye biçtiği ‘model ülke’ rolü yelkenleri şişirmiş, Arap Baharı ile hevesler köpük saçmış ve sözde ‘Şii Hilali’ne karşı Müslüman Kardeşler eksenine yatırım yapılmıştı. Lakin türbülansa giren ülkelerin hiçbirinde hesap tutmadı. Hassaten Mısır’da Müslüman Kardeşler iktidarının Savunma Bakanı ve Genelkurmay Başkanı Abdulfettah el Sisi, 3 Temmuz 2013’deki popüler darbeyle Erdoğan’ın ilk kâbusu oldu. Kahire’de Müslüman Kardeşler’in bastırıldığı Rabiat’ul Adeviyye Meydanı’na atfen Rabia (dört parmak) işareti ‘darbeci’ Sisi’yi telin için kullanılırken iç siyasete de malzeme yapıldı. Sonradan AKP-MHP ortaklığının ruhuna uygun olarak "Tek millet, tek devlet, tek bayrak, tek vatan" diye dönüştürülse de Rabia simgesi, Sisi ile öpüşme faslına geçilirken masadan kayboldu. Alışkanlık olarak Erdoğan’ın eline yerleşse de bağlamını yitirdi.
***
İki tarafın ihtiyaç duyduğu bir durum olmakla birlikte normalleşme, Erdoğan’ın ‘U’ dönüşleri sayesinde oldu. Sisi, Türkiye’de üslenen Müslüman Kardeşler’in fişinin çekilmesi dahil pek çok taleple ilgili olarak temin edildi. ‘İtibarlı yalnızlık’ avuntusundan ‘itibarsız çokluğa’ geçilirken mısrayı “Yenilgi yenilgi büyüyen bir hezimet vardır” diye güncelleseler yeridir.
Ne çok hesap vardı, izlemek zorunda olanlara saç baş yolduran; Sudan’ın Sevakin Adası’nda üs kurup Kızıl Deniz’in yeni Osmanlısı olmak vardı; Libya’da Mısır destekli doğu güçlerini silip Kuzey Afrika’dan büyük bir kapı açmak vardı; ‘Mavi Vatan’ safsatasıyla Doğu Akdeniz’de ‘şer ittifakı’nı bozmak vardı; Suud-Emirlikler-Mısır ekseniyle kapışarak Aden’den Körfez’e kadar herkese ‘döndük’ demek vardı. İhtiraslar, kifayetsizliklerle kursaklarda kaldı.
***
Sadede gelirken reel politika kendini dayattı; çıkarlar yeniden tanımlandı. ‘U’ dönüşlerini itibarlı kılmak için edilebilecek bir sürü laf var elbette. “Ulusal çıkarlar” denilince akan sular duruyor; yeni sayfayı açana, eskisinin hesabı da sorulamıyor.
“Yunanistan ve Güney Kıbrıs lehine gelişen enerji denklemini bozmak ve deniz yetki alanlarını belirlemek için Mısır’la normalleşmek önemli.” Rezil rüsva çarkları anlamlandıran en sihirli cümle bu. Bölünmüş Libya’nın bir parçasıyla yapılan deniz yetki alanları anlaşması bu denklemi bozmamış mıydı? Mehteran havasında ilan edilen bu değil miydi?
Evet, bozulan bir şey vardı; Mısır bir misilleme hamlesiyle Yunanistan’la kısmi deniz yetki alanları anlaşması imzalayarak Ankara-Trablus anlaşmasını suya düşürmüştü.
Fakat normalleşirken de Mısır’ın, Yunan ve Rumları üzerek Ankara’nın istediği oyuna gireceği sanılıyor. Ham hayal. Muhtemeldir ki Türkiye ile Mısır arasında nizasız bir boylamda kısmi bir anlaşma olacak ve Türkiye, Libya’da kendi ayağına sıktığıyla kalacak. Mısır, Türkiye için Yunanistan ve Kıbrıs Rum Yönetimi’ni üzmeyecek.
İki ülkenin karşı karşıya geldiği Libya’da ise mevcut tablo hem Ankara hem Kahire açısından oldukça karmaşık. Haliyle taraflar el yükseltmeden çıkarlarını korumaya odaklanıyor. Libya’da bölünmüşlük giderilip ortak bir yönetim tesis edilinceye kadar Trablus’ta geçiş dönemi hükümetleriyle imzalanmış stratejik anlaşmaların geleceği yok. Anlaşmaların meşruiyeti tartışmalı. Kahire, Türkiye’nin hesaplarıyla ilgili çekincelerini masada tutmaya devam ederken gelecekte birleşik Libya’nın Mısır’ı yok sayamayacağını düşünüyor. Sonuçta büyük bir sınır komşusu. Sisi, Erdoğan’la basın toplantısında Kahire’nin hassasiyetlerinin değişmediğini ortaya koydu. "Seçimlerin yapılması, güvenliğin sağlanması ve silahlı güçlerin ülkeden ayrılması Libya'nın geleceği için önemli bir husustur" dedi. Ankara izlediği politika ile seçim sürecini sabote eden tarafların işini kolaylaştırdı. Burada çekilmesi istenen yabancı güç için de ilave tarife gerek var mı? Sisi başarılı bir şekilde lafı gediğine oturtmuş gözüküyor.
Müslüman Kardeşler’e gelince; istikşafi görüşmeler sırasında güven inşa edici önlem olarak İstanbul’dan yayın yapan Mısırlı muhalifler susturuldu. İddialara bakılırsa Sisi’nin ziyaretinden hemen önce muhaliflere ‘misafire karşı olumsuz tutum olursa sınır dışı işlemi yapılacağı’ yönündeki uyarılar yapıldı. Bu adımlar nedeniyle Müslüman Kardeşler meselesi, Kahire’nin “Tamam bitti bu iş” diyerek rafa kaldıracağı basitlikte bir dosya değil. Sisi, Müslüman Kardeşler konusunda tetikte olmaya devam ediyor. Belli ki Sisi şimdilik ikili çıkarlar gözetildiği sürece Erdoğan’daki yüksek pragmatizme güveniyor. Tabii Türkiye ile yeni sayfanın Müslüman Kardeşler’e de şefkat kapısını açacağı yönünde beklentiye kapılanlar oldu. Müslüman Kardeşler’in Londra ayağı geçen ay 10 ya da 15 yıl boyunca siyasi faaliyetlerden çekilme karşılığında tutuklu örgüt üyelerinin bırakılmasını isteyen bir uzlaşma önerdi. Şark’ul Evsat’a göre Mısırlı siyasetçiler örgütün tutarsız sicilinden hareketle girişimi reddetti. Daha önce birkaç kez hapisteki üyeler, örgütle bağları koparmaya hazır olduklarını belirtip devletten af dileyen mektuplar yazmıştı. Sisi’nin ziyaretinden önce de bu tür bir deneme oldu. Hiçbiri karşılık bulamadı. Erdoğan da bu tür bir teklifi “Kardeşim Sisi” diyerek kabul ettiremez.
***
Belli konularda güvensizlikler olsa da taraflar çıkarların nerede olduğunu yeniden tanımlama gereği duyuyor. Çıkarları buluşturma ihtiyacı normalleşmenin harcı haline geliyor.
Her şeyden önce siyasetin kibrine ‘emri vaki’ yaptıran şey çıkarlardır. Ticaret erbabı başından beri siyasi krizi fazla üzerine almadı. Türk firmalarının Mısır’daki yatırımları istikrarlı bir şekilde artıyor. Nedeni basit: Üretim maliyetleri düşük, teşvikler yüksek, Mısır’da üretilen malı farklı kıtalara satmak avantajlı.
Sözgelimi yabancı yatırımcıların Mısır’ın Nitelikli Sanayi Bölgeleri’nde (NSB) ürettiği mallar ABD'ye kotasız ve gümrüksüz sokulabiliyor. DEİK’e göre sayıları 15’i bulan NSB’ler özellikle tekstil, hazır giyim, deri, yiyecek-içecek alanlarında faaliyet gösteren Türk firmaları için oldukça cazip. ABD’ye gümrük muafiyetlerinde iki koşul var: Yerli girdi oranı yüzde 35 ve İsrail'den girdi oranı yüzde 10.5 olmalı. Bunun dışında Mısır’ın Ortadoğu ve Afrika'dan 7 ülkenin yanı sıra AB ve MERCOSUR ile Serbest Ticaret Anlaşması mevcut. Ayrıca Mısır, Doğu ve Güney Afrika Ortak Pazarı (COMESA), Büyük Arap Serbest Ticaret Bölgesi (GAFTA), Pan Arap Serbest Ticaret Bölgesi (PAFTA) üyesi. Gümrük duvarlarını yıkan ya da aşındıran bu anlaşmalar Mısır’ı yabancı yatırımcılar için önemli bir ihracat kanalı yapıyor. Mısır’ın iç pazarı da oldukça büyük. Türk şirketlerinin Mısır’a demir atmasının nedeni bu. Bu durum siyasi alanı da yumuşatıyor.
Normalleşmeyi teşvik eden başka katalizörler de var. SİHA’lar ve savunma sanayii ürünleri bunların başında geliyor. Mısır’ın Rönesans Barajı nedeniyle savaşın eşiğine gelen Etiyopya’ya giden Türk SİHA’ları, Kahire’yi de aynı silahları edinerek denge kurma arayışına itti. Mısır’dan askeri bir heyet geçen mayısta Baykar ve TAI'yi ziyaret etmişti.
Ayrıca Etiyopya’nın Somaliland’de deniz üssü kurma girişimi Somali’de üslenen Türkiye ile Kahire’nin çıkarlarını örtüştürdü. Türkiye, Etiyopya ve Mısır’la ilişkileri iyi kalibre etmek durumunda. SİHA satışı kızıştırıcı olsa da aynı zamanda ilişkileri dinamitleyebiliyor. Mısır’ı sıkıştırmak için Etiyopya ile ilişkileri üst seviyeye çıkartan Türkiye şimdi tersini yaparsa Afrika’nın en büyük kapılarından birini kaybedebilir. Beri tarafta Mısır, Etiyopya’nın Somaliland hamlesine karşı Somali ile askeri işbirliğine gidiyor. Bu da Türkiye’nin Mogadişu’daki askeri varlığını dengeleme potansiyeli taşıdığı için Ankara’yı kasabilir.
Enerjide ortaklık bir diğer katalizör. Türkiye Rusya’ya uygulanan yaptırımların gölgesinde Mısır’dan LNG alımını artırmak suretiyle kaynak çeşitlendirmeye bakıyor. Fakat Doğu Akdeniz’de denklemin yeniden kurulması, ‘Katil Sisi’den ‘Kardeşim Sisi’ye geçişten çok daha fazlasını gerektiriyor.
Ulaşım güzergahlarında yaşanan sıkıntılar karşısında Mersin ile İskenderiye arasındaki RO-RO hattının yeniden açılması hedefi bir diğer katalizör.
***
Arap basınında ‘tarihi ziyaret’ vurgusu yapılıyor. Buradan Sisi’ye bir zafer payesi çıkıyor. Bu normalleşme bölgesel konularda iki ülke arasındaki diyalogu artırabilir. Fakat Erdoğan’ın dediği gibi pek çok konuda Kahire ile Ankara’nın tutumlarının örtüştüğü farazi bir çıkarım. Erdoğan, Suriye ile yeni sayfadan bahsederken Sisi’den de katkı bekliyor olabilir. Erdoğan’ın Kahire ziyaretinde Sisi’den arabuluculuk istediği öne sürülmüştü. Aynı beklenti Suudi Arabistan ve BAE ile normalleşme sonrasında da oluşmuştu. Erdoğan’ın kafasındaki normalleşme modelinin Şam’da karşılığı yokken Sisi ya da diğer Arap liderlerinin Esad’ı etkilemesi mümkün değil. Ayrıca Sisi’den Mısır’da devirdiği siyasi çizginin Suriye’de iktidara gelmesi için katkı umuyorlarsa bundan şimdiye kadar yaşananlardan hiçbir ders almadıkları sonucu çıkar. Sisi’nin ikili ilişkilerden söz ederken Mustafa Kemal Atatürk’ü referans alması siyasal İslamcı gündem karşısında nerede durduğunu göstermiyor mu? ‘Kardeşim Sisi’ye dönüş koşullar ileri sürerek olmadı; ‘Kardeşim Esad’a dönüş de başka türlü olmayabilir.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
18.06.2025
29.05.2025
10.03.2025
6.03.2025
3.03.2025
27.02.2025
24.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
7.02.2025