Fehim TAŞTEKİN
Suriye’de her kritik dönemeçte bir kimyasal felaketin yaşanması ürkütücü bir tekrar. Ardından gelen klişe yalanlar. Benim de buna benzer cümlelerle giriş yaptığım bilmem kaçıncı yazım!
Şam’ın kâbusu Doğu Guta bölgesi de savaşın seyri açısından kritik dönemeçlerden biri. Artık bahse konu olmaktan çıkacak kadar günlerdir Doğu Guta’da bir kimyasal olayın patlak vereceğinden bahsediliyordu. Kısa sürede semtlerin teker teker Suriye ordusunun eline geçtiği Doğu Guta’da sıra Duma’ya geldiğinde bölgenin hakim gücü İslam Ordusu teslim şartlarını reddetmiş, Suriye ordusu operasyon seçeneğine geri dönmüş ve Ruslar dış müdahaleye bahane yaratmak için birilerinin kimyasal saldırı tezgâhladığına dikkat çekmeye başlamıştı.
Ve sonunda korkulan oldu: Geçen cumartesi kurmaca sahnelerle adını lekelediği halde Oscar’dan alkış koparmış olan El Kaide icazetli ‘Beyaz Baretliler’ örgütünün ‘delil sağlayıcı’ olarak sahne aldığı bir kimyasal olay yaşandı. ABD Başkanı Donald Trump ilk tepkisinde ‘hayvan’ dediği Beşşar el Esad’la birlikte Rusya ve İran’ı sorumlu tuttu. Dünkü açıklamasında ise kimin sorumlu olduğunun yakında anlaşılacağını belirtip 24-48 saat içinde hayati önemde bir karar vereceğini duyurdu. Fransa ve Britanya ABD ile koordineli bir saldırıya katılmak için açık çek sundu. Zaten aylardır bu iki ülke kimyasal saldırı olursa Suriye’ye saldıracaklarını deklare edip duruyordu.
Bazı Batılı yorumcular savaşta yorulan ve Duma’da tıkanan Suriye ordusunun, Trump’ın Suriye’den kısa sürede çekilme sözünün verdiği rahatlık içinde tahliye anlaşmasını İslam Ordusu’na kabul ettirebilmek için kimyasal silah kullandığını öne sürüyor. Rusya ve Suriye ise bunun Amerikan, İngiliz ve Fransız müdahalesini kışkırtmak için sahnelenen bir tezgâh olduğunda ısrar ediyor. Rusya dün Duma’ya gönderdiği uzmanların olay mahalli ve hastanelerde incelemeler yaptığını kimyasal izine rastlamadığını, Beyaz Baretliler’in sunduğu görüntülerin de sahte olduğunu açıkladı. Şu aşamada orada neyin döndüğünü tam olarak bilmiyoruz. Bağımsız soruşturmayı gerektiren bir konu.
Fakat olayın arkasında ve önünde olup bitenleri biliyoruz: Suriye ordusu, Doğu Guta’nın yaklaşık yüzde 80’ini kontrol altına aldıktan sonra geriye 8-9 bin kilometrekarelik alanı işgal eden Duma kalmıştı. İslam Ordusu’nun eninde sonunda teslim olacağı öngörülüyordu.
Burada Suriye yönetiminin önündeki en hassas mesele, İslam Ordusu’nun Adra’da ele geçirdikten sonra canlı kalkan olarak tuttuğu sivil rehinelerdi. Rejim yanlısı diye hapishanelerde tutulanların sayısı 4-5 bin civarındaydı. Çoğu kadın ve çocuklardan oluşuyordu. Bir anlaşmaya varılmak üzereyken, hatta kimi kaynaklara göre anlaşmaya varılmışken 150 bin sivil ve binlerce rehinenin bulunduğu küçük bir bölgeye kimyasal silah atılması akla zarar. Şam cephesinin başlıca argümanı böyle. Bu sava Batı’dan da destek veren çok sayıda uzman çıktı. En çok sorulan soru şu: Suriye kazanan tarafken neden kendisini vurmak için tetikle bekleyen uluslararası güçlere bahane sunsun?
Her şeyden önce bu olay daha önce Halep’te Kürtlere karşı kimyasal silah saldırısının sorumluluğunu üstlenmiş sicili bozuk bir örgütün bölgesinde cereyan ediyor.
Duma, Suriye’yi felakete sürükleyen vekâlet savaşının aynası olan bir yer. Sadece Şam’ı tehdit eden yönüyle değil buradaki grupların dış bağlantıları açısından da çarpıcı unsurlar barındırıyor.
İslam Ordusu, CIA’in mihmandarlığında ve Suudi İstihbarat Servisi’nin güdümünde kuruldu. Onun yenilgisi Suud’un da hezimetidir, ABD’nin de. ,
Burada Doğu Guta’daki çöküşte etkili dış faktörlerle ilgili birkaç husus var:
İslam Ordusu’ndan farklı olarak Feylak el Rahman ile Ahrar el Şam, Katar-Türkiye eksenindeki örgütler olarak anılageldiler. Astana sürecindeki Türk-Rus ortaklığı bu örgütlerin pozisyonlarını da etkiledi.
Ayrıca Ruslar, Körfez’deki ortakları tarafından cendereye alınan Katarlıları yakın plana aldı. Doğu Guta’daki kritik süreçte Katar Emiri Şeyh Temim, Moskova’da ağırlandı. Enerji alanındaki işbirliğine ilaveten Suriye dosyası da masadaydı. ABD’nin izniyle Suud ve ortaklarından dayak yiyen Katar ilişkilerini çeşitlendirmek isterken Rusya önemli bir kapı ve o kapıya eli boş gidilmez. Doha’nın Doğu Guta’daki grupların ikna edilmesinde göstereceği işbirliği fena bir ‘aparatif’ sayılmaz.
Doğu Guta ile bağlantılı bir diğer faktör kuşkusuz Türkiye’nin Afrin operasyonu. Zeytin Dalı’nın karşılığı İdlib ve Doğu Guta’da işbirliğiydi. Bir ara Rus lider Vladimir Putin, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Doğu Guta’da işleri kolaylaştırdığından söz edip daha fazlasını istemişti. Suriye Demokratik Güçleri (SDG) Sözcüsü Redur Halil bu konuda bana “Erdoğan, Afrin’de iş bitinceye kadar Doğu Guta direnişin devam etmesini istedi. Pazarlıklar bu yüzden uzadı. Duma’da İslam Ordusu’na ‘direnin’ diyen de Erdoğan’dır. Hatta Erdoğan, İslam Ordusu’na Tel Rıfat’ı teslim almadan direnişin bitirilmemesi yönünde mesaj gönderdi” dedi. Ben “İslam Ordusu Suud bağlantılı, Ankara’ya bu kadar kulak vereceklerini zannetmiyorum” diye itiraz ettiğimde “Doğru, Suud bağlantılı ama Türkiye ile ilişkileri de var. Erdoğan’ın mesaj göndermesi iddia değil kesin bilgi, tekrar ediyorum, bu kesin bilgi” yanıtını verdi. Anladığımız kadarıyla bu taktiklere rağmen Tel Rıfat için Rusya ve İran’dan onay çıkmadı. Ankara’nın Duma’da etkisi şüpheli olsa da Doğu Guta’nın diğer parçalarından çekilen Feylak el Rahman ve Ahrar el Şam’ı ikna eden aktörlerin Türkiye ve Katar olması mantıklı. Yani genel çerçevede Doğu Guta’nın boşaltılması ile Zeytin Dalı arasında bir ilişki var. Ahrar el Şam, Feylak el Şam ve Heyet Tahrir el Şam’ın tahliye anlaşmasını kabul etmesinin ardından geriye Şam’da devrim düşleyen cephenin Doğu Guta’ya yüklediği anlam önemini yitirdi. Duma bölgenin diğer parçaları olmadan uzun süre direnemezdi.
Çöküşteki diğer önemli faktör, bu örgütlerden umudunu kesen Suudi Arabistan’ın ABD ve İsrail’in doğrudan işin içinde olduğu daha büyük bir oyun planını finanse etmedeki arzusu olabilir. Suudi Veliaht Prensi Muhammed bin Selman’ın müstakbel kral olarak görücüye çıkartıldığı ABD turunda söylediği şu sözler İslam Ordusu için de umut kırıcı olmalı:
“Esad şimdilik bırakmıyor. Bir savaş olmadan da bırakmayacağına inanıyorum. Birilerinin bu savaşı başlatmak istediğini de sanmıyorum çünkü bu, ABD ile Rusya arasında çatışmayı getirir.”
Suriye’de İran’a karşı Rus nüfuzunu tercih eden Selman artık kalıcı gözüyle baktığı Esad’a İranlılardan kurtulmasını salık veriyor. Röportajda Suudilerin el mahkum Rus rolüne farklı bakmaya başladıkları ve Ruslara kredi açtıkları anlaşılıyordu. Doğu Guta’da silahlı gruplarla pazarlıklarda arabuluculuk görevini de Ruslar yürütüyordu.
***
Başkentin varoşlarındaki son parça olarak Duma’nın da düşmesi silahlı grupları finanse eden aktörler açısından ağır bir yenilgi sayılır. Duma bir başka açıdan da dönüm noktası olabilir: Suriye ordusunun eli burada rahatladıktan sonra savaşın ağırlığı merkezden periferiye yani sınırlara doğru kayacaktır. Kastım şu: ABD’nin hala tam olarak ne yapacağına karar veremediği SDG’nin kontrol ettiği Fırat hattı, Türkiye’nin Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı ile kontrol ettiği bölgeler, yine Türkiye’nin Astana mutabakatı çerçevesinde 12 kontrol noktası kurduğu İdlib, İsrail’in tampon bölgeye dönüştürmeye çalıştığı Golan sınırları ve Ürdün üzerinden beslenen Dera merkezli güney cephesi. Bu bölgelerin kaderi askeri manevralar kadar karşılıklı kozların paylaşıldığı siyasi-diplomatik pazarlıklara bağlı. Bu noktadan sonra Rusya’dan Türkiye’ye “Kontrol ettiğin bölgeleri Suriye’ye ver”, ABD’ye “Suriye’den çık”, İsrail’e “Uzak dur” çağrılarının artacağı yeni bir süreç başlıyor.
Duma sonrası oluşacak bu tür bir denkleme bu kirli savaşın finansörleri razı olacak mı? Bunlar, Şam cephesinin Rusya ve İran’ın istediği yönde kazanmasına izin verecek mi?
Duma sonrası ilk saldırıyı, Lübnan hava sahasından T4 üssüne 8 güdümlü füze atan İsrail yaptı. “İlk atışı ben yaptım, sıra sizde” diyen Tel Aviv, İran’ı önleme bahanesiyle ABD’yi Suriye’ye çekmeye çalışıyor. Suudi Arabistan, Trump’ın Suriye’den çekilme fikrinden ziyadesiyle rahatsız. “Suudiler Suriye’de kalmamızı istiyorsa karşılığını öderler” diyen Trump da Suudilerden koparacağı 4 milyar dolarla hikâyeye yeni bölümler ekleyecek tıynette bir bezirgân. Trump savaşa değil para etmeyen savaşa karşı. Suudiler ellerini ceplerine atacak mı atmayacak mı, baktığı yer orası. İngilizler ve Fransızlar da paylaşım savaşından geri kalmamak için tetikte bekliyor.
Peki, bu yoğunlaşmış müdahale arzusundan ne çıkar? ABD’nin geçen nisanda Han Şeyhun’daki ‘faili bulanık’ kimyasal faciayı bahane edip Şairat Üssü’ne saldırmasından daha kapsamlı bir operasyon beklenebilir mi? Köpüren bir heves var, lakin kursaklara düğüm atan caydırıcı Rus faktörü de orada duruyor.
Şimdiye kadar Suriye ordusunun kapasitesini felç etmeye dönük operasyonlar, Rusya’nın kırmızı çizgilerine dokunmadan sarı çizgilerde dolaşma taktiğiyle yürütüldü. Kırmızı çizgi Rus askerlerinin hedef alınması ve saldırıların durumu tamamen tersine çevirecek boyutlarda olmasıydı. Suriye ordusuna ait mevzi ya da İran bağlantılı güçlere yönelik sınırlı saldırılar sarı çizgi kapsamında tolare edildi. Sarı çizgiler üzerinden kurulan bu dengeler Rusya’nın süreci adım adım rejimin lehine çevirmesine imkân verdi. Restleşmeye dayalı katı bir yaklaşım, Ruslar için Suriye’yi hızlıca bataklığa dönüştürebilirdi. Bu yüzden Rusya uzun süre İsrail’in cerrahi saldırılarına göz yumdu; nüfuz alanını ABD’yle paylaşma yoluna gitti; ABD’nin Şairat Üssü’nü vurmasını fazla mesele yapmadı. ABD de Şairat’ı vurmadan önce Rus ordusunu bilgilendirme yoluna giderek nükleer bir güçle savaşı tetikleyecek bir hatadan kaçındı.
Fakat bu kez işin rengi biraz farklı: ABD ve ortakları savaş takımlarını kuşanırken Rusya hiç olmadığı kadar sert duruyor. Trump’ın neyi ne kadar göze alacağını kimse kestiremiyor. John McCain ve Lindsey Graham gibi senatörlerin “Devlet adamlığını ispat et, Obama gibi zayıflık gösterme” türünden baskıları karşısında Trump sınırlı, maliyeti düşük ve Rusya’nın gözardı edebileceği bir saldırıyla yetinebilir. Ancak bu partnerlerin beklentilerini karşılamaz. Onlar Astana sürecini sabote edebilecek ve Şam’a karşı eski kartları güncelleyecek yeni koşullar yaratmanın peşinde. Dün itibariyle bir savaş gemisini bölgeye yönlendiren Trump, bu yola girer mi, girerse nasıl karşılık bulur? Önümüz ziyadesiyle karanlık.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları



































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
26.12.2025
15.12.2025
8.12.2025
26.11.2025
11.11.2025
3.11.2025
27.10.2025
20.10.2025
13.10.2025
5.10.2025