Fehim TAŞTEKİN
27 Mart’ta Riyad’da Kral Selman’la görüşen Hafter ayağının tozuyla başkenti ele geçirme harekatını başlattı. BM Güvenlik Konseyi, G7, AB, Hafter’in aleni destekçileri savaşın durdurulması çağrısı yaptı. Hafter pek de tınmadı. Bu da arkasını yasladığı yerlere güvendiği ve bazı aktörlerin fena halde ikili oynadığı yorumuna yol açıyor.
Libya, bugünlerde 70’inci yılını kutlayan NATO’nun teröre teslim edip sırtını güneşe verdiği bir yer. Birkaç gündür yeniden fokurdamaya başladı. Nedeni, zamanında Albay Muammer Kaddafi’den kaçıp CIA’in gölgeliğinde gün eskitmiş Mareşal Halife Hafter’in başkent Trablus’u ele geçirmek için harekete geçmesi.
Çıkar kavgasıyla vekalet savaşını körükleyenlerin elinde Libya sekiz yıldır paramparça. Petrolün laneti mi demek lazım yoksa lanet olası şebekelerin tükenmez iştahı mı?
Şöylesine lanet;
– 2015’e gelindiğinde ülkenin en doğusunda Tobruk ve Beyda, Temsilciler Meclisi ve Halife Hafter’in kurduğu Libya Ulusal Ordusu’nun elindeydi.
– Beyda’nın batısında 2011’de ‘devrimin başkenti’ ilan edilmiş Bingazi, El Kaide bağlantılı Ensar el Şeria’nın başını çektiği Devrimci Şura Meclisi’nin kontrolündeydi.
– Biraz dana batıda Derne, Cufra ve Sirte sahnenin sürprizi İslam Devleti’nin (yani IŞİD’in) eline geçmişti. Bu seçimle en stratejik tercihi yapan İD’di çünkü ‘petrol hilali’ diye anılan bölgeyi gözüne kestirmişti.
– Başkent Trablus’un patronu İslamcıların ağırlıkta olduğu Milli Genel Kongre, Milli Kurtuluş Hükümeti ve bunlarla bağlantılı milis güçleriydi.
– Başkentin doğusunda Mısrata, Trablus’la kader birliği yapan farklı örgütlerin elindeydi.
– Petrol ve yeraltı su kaynaklarıyla çölün efendisi Fizan bölgesinde Tuareg, Tubu ve Arap kabilelerinin sözü geçiyordu.
– Mısır, Sudan, Çad ve Nijer’e sınır olan üçgen komşu ülkelerin ‘yasadışı’ örgütlerine sığınaktı.
Bu denklem iki sene sonra biraz daha değişti. Kabileler, savaş ağaları ve diğer yerel unsurlar bir kenara vekâlet savaşında üç ana eksen oluştu:
– Bir tarafta 2014’deki ilk seçimde ağırlıklarını yitirdikleri için yeni Temsilciler Meclisi’ni kabul etmeyip başkentte görev süresi dolmuş olan Milli Genel Kongre’yi esas alıp Milli Kurtuluş Hükümeti’ni ilan eden Müslüman Kardeşler ve müttefikleri. Bu cenahın iki ana destekçisi Katar ve Türkiye.
– Diğer tarafta Trablus’ta toplanamadıkları için Tobruk’a taşınan Temsilciler Meclisi, buna bağlı olarak Beyda’da üslenen Abdullah el Sinni hükümeti ve askeri kanat olarak Hafter’in Libya Ulusal Ordusu.
– Üçüncü kümelenmeyi El Kaide-IŞİD çizgisindeki örgütler oluşturuyor. IŞİD her kesimin düşmanıyken Trablus ve Mısrata’taki İslamcılar ile Bingazi’deki El Kaide çizgisindeki radikaller birbiriyle paslaşıyordu. Ve bütün bunlar NATO kanadının dünyaya ‘Libya Devrimcileri’ diye alkışlattığı gruplardı. İster ‘laik’ ister ‘İslamcı’ söylemlerle gelsinler tüm aktörler en çok petrolün vanasıyla ilgileniyor.
***
Bu neft kokan keşmekeşten nasıl çıkılacak? BM umutsuzca uğraşıyor. Altın vuruşunu yapan Amerikalılar Katar eliyle besledikleri El Kaideciler dönüp kendi elçilerini öldürdüğünden beri uzaktan seyrediyor. Fransa ve İtalya rol çalmanın derdinde. Türkiye’nin adı ‘İslamcı terör finansörü’ne çıkmış. Eyvah ki eyvah!
Aralık 2015’te Fas’ta buluşturulan taraflar ‘Libya Siyasi Anlaşması’ çerçevesinde Fayiz el Serrac başkanlığında Milli Mutabakat Hükümeti’ni kurmuştu. Bir süre sonra Milli Kurtuluş Hükümeti dağıldı, Milli Genel Kongre de Devlet Yüksek Konseyi’ne dönüştü. Bu şekilde BM de Milli Mutabakat Hükümeti’ni tanıdı. Ama Tobruk kanadı yan çizdi. Haliyle kavga uzadı.
Siyasi çözüm patinaj yaparken sahada hakimiyet savaşı kızıştı. Hafter önce Bingazi’deki İslamcıları, ardından Bingazi’nin batısında Ecdebiye, Sidra ve Ras Lanuf’u ele geçirip güç dengesini lehine çevirdi. İslamcıları yenilgiye uğratarak kendisini ‘teröristlerle savaşan adam’ diye lanse etme şansını yakaladı. Tabi bunu yaparken ‘terör destekçisi’ olarak lanse edilen ülkeler de belliydi: Türkiye ve Katar. Suçlamalardan birkaç örnek aktarayım:
– Beyda merkezli Başbakan Abdullah el Sinni, Ocak 2015’te Türkiye’yi İslamcı örgütlere silah göndermekle suçladı.
– Ocak 2013’te Türkiye’den Libya’ya giderken fırtınaya yakalanıp Yunanistan sahiline demir atan bir gemide Türkiye’den yüklenmiş silahlar bulundu.
– Aralık 2014’te Mısır tarafından durdurulan bir gemide bulunan silahlar Türkiye’ye mal edildi.
– Ağustos 2014’te Hafter, Türkiye’den Derne’ye giden bir geminin vurulmasını emretti, hayli gürültü çıktı.
– Aralık 2014’te Mısrata limanına yanaşan bir Kore gemisinde bulunan silahlar da Türkiye’den gitmişti.
– Yunanistan Eylül 2015’te İskenderun’dan mühimmat yüklenen bir gemiye el koydu.
– Katar ve Türkiye, Sudan üzerinden de silah sokmakla itham edildi.
Bu bağlantılar çok konuşuldu ve Türkiye’nin üzerine etiket yapıştı. Gelinen noktada Türkiye’nin bütün kesimlere eşit mesafede olduğu savı Türk’ün Türk’e propagandasından öteye geçemedi. Ulusal Mutabakat Hükümeti Başkanlık Konseyi Başkanı Fayiz el Serrac ayağını İstanbul’dan kesmese de BM Özel Temsilcisi Ghassan Selame’nin yürüttüğü siyasi çözüm sürecinde Türkiye’nin ağırlığının kaldığını söyleyemeyiz.
BM’nin çabalarına paralel İtalyan-Fransız rekabeti de su yüzüne çıktı. Selame’nin Eylül 2017’de ortaya koyduğu çözüm takvimi işlemeyince Fransa bir hamleyle tarafları Mayıs 2018’de Paris’te topladı. Trablus ve Tobruk (Beyda) hükümetleri 10 Aralık’ta seçime gitmeyi kabul etti. Ardından eski sömürgeci İtalya, Fransız planına çelme takarak 12-13 Kasım’da Palermo’da alternatif konferans düzenledi. Bu konferansta, BM’nin 2019’un ilk ayında ulusal uzlaşı konferansı ve ilkbaharda seçim düzenlenmesini öneren yeni planına destek çıkıldı. Palermo önemli bir restleşmeye de sahne oldu: Mısır Devlet Başkanı Addulfettah el Sisi’nin katıldığı konferansa paralel gayri resmi bir toplantı tertip edildi. Türkiye ve Katar dışlandığı için Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay konferanstan çekildi. Paris’teki konferansa katılıp da Palermo’daki konferansı “İslamcılar ve finansörleriyle (Türkiye-Katar) aynı masaya oturmam” diyerek boykot eden Hafter, Türkiye’nin dışlandığı gayri resmi toplantıda hazır ve nazırdı.
***
BM yeni bir takvim üzerine tarafları sabitlemeye çalışırken Hafter ocakta birden bire coştu. Bu sefer Fizan’da gerek ateş gücüyle gerek petrolden pay pazarlığıyla bölgenin Tuareg, Tubu ve Arap kabilelerini hizaya getirdi. Güneybatıda ülkenin en büyük petrol sahaları Şerare ve El Fil’de kontrolü sağladı. Bu sahada söz sahibi Trablus hükümetiydi. Bu, Trablus cephesine esaslı bir darbe oldu. Hafter petrolü kontrol ettiğinde uluslararası meşruiyetinin güçleneceği hesabıyla hareket ediyordu. ‘Vahşi Batı’ ile ‘Çölün Aslanları’ arasındaki diplomasinin şifreleri böyle çalışıyordu. Fransa da bölgede ‘yasadışı trafiği’ kestiği gerekçesiyle Hafter’ın sırtını sıvazlıyordu. Hafter’den kaçanları Fransız uçakları Çad tarafında havadan vuruyordu. Bu trafikte petrol, altın, silah, uyuşturucu ve insan (göçmen) var. Tabi yasadışı trafiği bitirmek bu işin kılıfı. İtalyan-Fransız rekabetinde Hafter, Paris’in adamı olmayı seçmişti. Ki Hafter son hamlesini yaparken İtalyanları ‘düşman’ ilan ederek tarafını iyice netleştirdi. Rusya da bir süredir Hafter’e el veriyordu. Daily Telegraph’a göre Rus askeri istihbaratıyla koordineli çalışan Wagner Grubu geçen nisandan beri Bingazi’de 300 özel askerle Hafter’in işini kolaylaştırıyor; top, tank, insansız uçak ve patlayıcı temin ediyor. Silah ambargosuna rağmen Hafter’e Mısır üzerinden silah gittiği de söyleniyor.
Hafter Sahra Altı’nda kümelenen örgütlere karşı savaşta ‘Ben sizin terörle mücadelede ortağınızım’ dediğinde Batı başkentlerinin nabzı farklı atıyor. Hatta İtalya bile ENI’nin petrol çıkarlarını garantilemek için gün batmadan Hafter’e dönebilir. Vananın başında kim oturuyorsa patron odur.
Herkes BM’nin çözüm planına bakarken Hafter’in yabancı hamilerinden onaysız böyle bir hamle yapması imkansız. Fizan’ı ele geçirdikten sonra insani yardım kamyonları bölgeye ‘umut’ taşıdı. Rusya’da basılmış gıcır gıcır dinarlar dağıtıldı. Hafter’in kesesi buna yetmez.
Hafter’den ikinci bir hamle 4 Nisan’da geldi ki zamanlama açısından hayli manidardı. BM Genel Sekreteri António Guterres, Libyalıları 14-16 Nisan’da öngördükleri ulusal diyalog konferansına katabilmek için Trablus’taydı. 27 Mart’ta Riyad’da Kral Selman’la görüşen Hafter ayağının tozuyla başkenti ele geçirme harekatını başlattı. BM Güvenlik Konseyi, G7, AB, Hafter’in aleni destekçileri savaşın durdurulması çağrısı yaptı. Hafter pek de tınmadı. Bu da arkasını yasladığı yerlere güvendiği ve bazı aktörlerin fena halde ikili oynadığı yorumuna yol açıyor.
Mısrata-Trablus grupları Hafter’e karşı ‘Öfke Volkanı’ adıyla güçlerini birleştirerek Trablus’un kolay lokma olmayacağını gösterdi.
Hafter’in tam olarak neyi murat ettiği meçhul. Ancak petrol sahalarını kontrolü altına alarak güç dengesini değiştirdi. Belki Trablus üzerindeki baskıyı artırarak ulusal diyalog konferansında yerini büyütmek istiyor. Çünkü askeri kontrolün halk iradesindeki karşılığı belirsiz. Halk savaştan bıkmış durumda, kaosu bitirecek bir lidere ‘eyvallah’ diyecek çok. Beri tarafta Hafter’i ‘diktatör adayı’ olarak görüp “Kaddafi’yi boşuna mı devirdik” diyen de az değil.
Mevcut tabloda BM planı hepten yalan mı oldu? Selame’ye göre 14-16 Nisan’da Gadamis’te diyalog konferansı planlandığı gibi yapılacak. Bu kadar savaş ağası ve yabancı elden ne çıkar, bilmiyoruz.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları



















































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.11.2025
27.10.2025
20.10.2025
13.10.2025
5.10.2025
25.09.2025
15.09.2025
9.09.2025
1.09.2025
26.08.2025