Fehim TAŞTEKİN
Kürtlerin ‘üçüncü yol’ stratejisi dengeleri değiştiren etkisini Türkiye’de 23 Haziran seçimlerinde de gösterdi. Kısır tartışmaların ötesine geçip sonuca odaklanırsak biri için kaybettiren ve cezalandıran etkinin ötekisi için kazandıran, haliyle ödünç veren bir etkiye dönüştüğünü görüyoruz. Sadece iktidar değil muhalefet için de Kürt sorununun çözümüne dair ciddiyetle elini taşın altına koymayı vaaz eden bir sonuç. Tabii Kürt sorunu üzerine perspektif ortaya koymak sadece sınırın içi değil dışına da bakışı gözden geçirmeyi gerektiriyor. Lafın akışı bizi sınırın altına Suriye’ye götürüyor.
İktidarın seçimden önce HDP ve İmralı arasında çatlak yaratmaya dönük taktiksel yaklaşımları seçim sonrası HDP’den intikam almayı sürdüren ama Abdullah Öcalan ile açılan diyalog kapısını da Suriye gündemiyle açık tutan bir stratejiye dönüştürmesi muhtemel. Kürtlerle çözüme dayalı ortaklık değil kendi iktidarına ‘itibarsız payanda’ arayışı bu iktidarın kendini biteviye zehirlediği bir çürümüşlük hali. Seçim hezimeti de buna panzehir olacak gibi durmuyor. Irak tarafında kalıcı üsler kurmayı içeren askeri operasyon derinlemesine devam ederken Suriye tarafında yeni bir muhasebe ihtimali de belirmiş değil.
Suriye, Tayyip Erdoğan’ın kendisini kilitlediği bir çıkmaz. Fırat’ın doğusunda tampon bölge hesaplarında Amerikan seçeneği çalışmayınca geriye Kürtlere yön verecek kanal olarak Öcalan, Şam’ı etkileyecek kanal olarak da Rusya ve İran kalıyor. İki yönlü baskı kurgusunun Kürtlere fısıldadığı tek şey hiçlik; fiili kazanımlarından da vazgeçtikleri sıfır toplamlı bir sonuç.
S-400 alımında gösterilen kararlılıkla Rusya’nın gönlü yapılırken bunun karşılığının beklendiği yer muhtemelen Suriye’dir. Kürtlerle ilgili Ankara’nın beklentileri gerçekleşinceye kadar Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı harekatlarıyla kontrol edilen bölgeler ve gözlem noktalarıyla cihadi örgütlere kalkan olunan İdlib’deki statükonun korunması isteniyor. Bu işin birinci ayağı. İkincisi Şam’ın Kürtlerle müzakere sürecine girmesini önlemek ve belki Suriye ordusunun da ortak olacağı çift taraflı bir çökertme hareketinin önünü açmak.
Öcalan’ın Suriyeli Kürtlere başından beri söylediği şey, üçüncü yol stratejisiyle Suriye’nin geneline hitap eden müzakereci bir çözümün takip edilmesidir. Ankara’nın yaklaşımı ise müzakere kanallarının tamamen kapatılması ve Kürtler namına herhangi bir statü pazarlığının gelişmemesidir. Şam yönetimi, çökertmeyi önceleyen Türkiye’ye kıyasla Kürtlerin oluşturduğu fiili ağırlık karşısında daha gerçekçi. Rusya ve İran’ın yaklaşımı da şu ya da bu şekilde bir statüyü dışlamıyor.
***
Ankara mevcut yaklaşımıyla Suriye’de siyasi çözüm için katalizör değil krizin derinleşmesinde faktör işlevi görüyor. Bunun yanı sıra sınırın altındaki aktörlerin yüzleştikleri sorunların büyüklüğüne rağmen karşı strateji geliştirme kapasitesi hafife alınıyor. Yerel faktörleri ‘etkisiz eleman’ ya da ‘edilgen unsur’ olarak değerlendirip sadece tepeden nüfuz sahipleriyle işi bağlama yaklaşımının sınırlarını burada görüyoruz.
Fırat’ın doğusundaki özerklik projesinin karşısına IŞİD sonrası yeni bozucu faktörler çıksa da son derece devingen bir süreç işliyor. IŞİD’in saha hakimiyetinden sonra bozgun yaratacak eylemleri, hücreler üzerinden yerel memnuniyetsizlikleri istismar denemeleri, siyasi-ekonomik paylaşım düzeninin klasik paydaşları olan aşiretlerin Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ve özerk yönetimi tanımayan çıkışları, Ahrar el Şaab ve Kıyam Hareketi gibi SDG’ye bayrak açan rakip güç oluşumları, Suriye devlet unsurlarının açık ve örtülü operasyonları, Türkiye’nin aşiretleri örgütleme çabaları sahadaki durumu zorlaştırıyor.
Savaş ve çatışmalara paralel olarak yereldeki sosyolojik, kültürel ve siyasal dönüşümleri tam olarak ölçemiyoruz. Bu dönüşümün sağladığı direncin her şeyiyle test edildiğini de söyleyemeyiz. Fakat farklı gündemlerle ortaklığı genişletmeye ve yönetime katılımı artırmaya dönük çalışmalar ısrarla sürdürülüyor.
Mesela Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetim Genel Meclisi’nin 22 Haziran’da, Ayn İsa’da gerçekleştirdiği oturumda güvenlik yapılanmasını bir çerçeveye oturtmak ve kurumsallaştırmak için 35 maddelik Özsavunma Güçleri Kanunu kabul edildi. Daha da önemlisi Kamışlı, Tel Ebyad, Kobani, Rakka, Tabka ve Hol başta olmak üzere 15 yerde yerel askeri konsey kuruluyor. Deklare edilen amaç bölgedeki askeri ve güvenlik güçlerini birleştirmek ve yerel liderlerin karar mekanizmalarına katılımını artırmak. SDG Genel Komutanı Mazlum Abdi’ye (Şahin Cilo) göre bu yapılanma içinde 30 bini sınır muhafızı, 5 bini özel kuvvet olmak üzere 70 bin güvenlik görevlisi yer alıyor.
Alternatif güç yapılanmalarına boşluk bırakmama amacı bir kenara bu yapılanma biri Şam’a diğeri Ankara’ya dönük iki boyuta sahip. Şam’a “Burada artık yekpare bir yapı var ve bunu olduğu gibi kabul et” denilerek pazarlık çıtasını yukarı kaldırıyor. Bu konuda Mazlum Abdi’nin dediği şu: “Suriye rejiminden iki şey talep ediyoruz: Biri Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’ni kabul etmesi. Diğeri SDG’nin korunması.”
Düne kadar Şam’la temaslarda olası müzakere sürecini tıkamamak için SDG’nin durumu ön şarta dönüştürülmemişti. Bu konu en sona bırakılıyordu. Demek ki bu mesele artık bir ön şarta dönüşüyor. İkinci mesajın adresi, 460 km uzunluğunda 32 km derinliğinde bir tampon bölge kurma planı tutmasa da YPG’nin sınırlardan uzaklaştığı alternatif bir güvenlik şeridi için ABD ile pazarlık yapan Ankara. Bundan sonra Ankara’ya, Türkiye’nin sınırlarına yaslanmış Kobani, Tel Ebyad ve Kamışlı dahil bütün yerlerde YPG değil yerel askeri konseylerin olduğu söylenecektir. Yani hedefteki ana unsur görüntüden çıkacaktır. Bu yaklaşım Menbic’te denendi ve ABD’nin Türkiye’yi oyalamasında bir zemin oluşturdu. Yerelde askeri konsey yapılanması, Fırat’ın doğusunda da ABD’nin Türkiye’yi teskin etmek için kullanacağı bir gerekçeye dönüşecektir. Gerçi bu saatten sonra kimse Türkiye’nin bir gece ansızın Fırat’ın doğusuna girmesini beklemiyor ama Ankara’nın baskı kurmaktan vazgeçmeyeceği de ortada.
***
Türkiye’nin karşısında bir başka zorluk uluslararası alanda çıkıyor. Türkiye sürekli olarak ‘terör örgütü’ vurgusuyla YPG’ye işaret ederken uluslararası koalisyonun ilgisi IŞİD sonrası dönemde güvenlik ve siyasi alana kayıyor. Bu noktada yerel askeri konseyler tartışmalarda odak kaymasına neden olacaktır.
Amerikan yönetimi şimdiye kadar Kürtlerin askeri ortaklığa siyasi boyut katma çağrılarını geçiştirdi. Hatta Suriye Demokratik Meclisi ve SDG’nin Cenevre sürecine katılması konusunda parmağını bile kımıldatmadı. Fakat koşullara bağlı olarak siyasal tanıma da gündeme girebilir.
ABD, İngiltere, Fransa, Suudi Arabistan ve Ürdün’den oluşan ‘Küçük Grup’ pazartesi Paris’te bir araya geliyor. Toplantıda Fırat’ın doğusundaki gelişmeler de ele alınacak. ABD müttefiklerinden Fırat’ın doğusuna daha fazla ilgi ve katkı istiyor. Bölgeye Avrupa’dan ziyaretler artıyor. Yani artan oranda bir kabullenme söz konusu. Bir aşama sonrasında ABD dönüp Suriye pazarlığını Rusya ile yaparsa Fırat’ın doğusuna ayrı bir başlık açmaları muhtemeldir. Bu noktada şu soru önem kazanıyor: Türkiye sınırlarının altındaki realiteyle gecikmeden yüzleşip kendi iradesiyle Kürtlerle yeni bir sayfa mı açacak, yoksa Irak Kürdistanı’nda olduğu gibi yıllarca bekledikten sonra ABD’nin önüne koyduğu bir sayfayı yutkuna yutkuna mı hazmedecek? Yapılacak tercih Türkiye’nin kendi iç barışıyla da alakalı. Ayrıca iyimser cümleler kurmak zor olmakla birlikte Fırat’ın doğusundaki özerklik modeli, Suriye’deki genel siyasi çözümün bir parçası olmayı başarırsa Türkiye’nin yapabileceği fazla bir şey kalmıyor.
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları

































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
26.12.2025
15.12.2025
8.12.2025
26.11.2025
11.11.2025
3.11.2025
27.10.2025
20.10.2025
13.10.2025
5.10.2025