Fehim TAŞTEKİN
Son sözü başa çekelim; insanlar ölmeden, şehirler yıkılmadan, kitleler dört bir yana savrulmadan Karabağ sorunu çözülemez miydi? Sayısını bilmediğimiz binlerce asker ve sivili toprağa gömdükten sonra yıkılmış şehirlere ve yerlerinden edilen insanların yüzlerine bakarak her iki tarafın da sorması gereken soru bu: Tarihin bağrındaki feci anıları diriltmeden, birlikte yaşamayı seçerek barışı inşa edemez miydik?
Tarih daha feci koşullarda barışı inşa etmeyi başaran hikâyelerinden mahrum değildir. 9 Kasım’da Rusya’nın ağırlığını koyarak sağladığı ateşkes anlaşmasında yer alan maddeler, Karabağ’ın statüsü dışında daha önce belirlenen çözüm parametrelerinden çok da farklı değil.
Ermenistan süreci zamana yayarak Karabağ ve işgal altındaki rayonlarda statükoyu kalıcı hale getirmeye çalıştı.
Buna karşın Azerbaycan petrol gelirleriyle askeri kapasitesini artırdıkça savaşı tek çıkış yolu haline getirdi. Buna Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Kafkasya’ya dalma hevesleri eklenince savaş halklara tam anlamıyla dayatılmış oldu.
Ermenistan’ın Batı yanlısı Başbakanı Nikol Paşinyan’ın AGİT’in arabuluculuğunda tarafların güçlü bir uluslararası destekle el sıkışabileceği çözüm parametrelerini unutuvermesi, üstünü üstlük Batı blokuna güvenip Rusya’nın gölgesinden çıkabileceğini sanması, Rusları sinir eden siyasetine rağmen Kremlin’in 1992-1994’den farklı davranmayacağını zannetmesi Erivan adına ciddi hesap hatalarıydı. Rusya lideri Vladimir Putin’in öncelikleri de yanlış okundu. Azerbaycan’la enerji ve askeri yanlarıyla stratejik boyutlar kazanmış ilişkilerini, BM kararlarına “işgal altındaki topraklar” diye geçmiş rayonlar için heba etmeyeceği ta başından belliydi. Dahası savaş Ermenistan topraklarına sıçramadığı sürece Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü’nün (CSTO) “Birimiz hepimiz, hepimiz birimiz için” ilkesini çalıştırmayacağını vurguladı. Yani açık ya da gizlice silah verse de Ermenistan’la askeri ittifakın Karabağ ve işgal altındaki rayonları kapsamadığını belirtti.
Beri taraftan Moskova, Türkiye’nin Kafkasya’da maceralara çıkmasına ve Suriye’den cihatçı taşımasına seyirci kalamayacağını da gösterdi.
Sonuç; Ermenistan, Ermenilerin geleceğini güvence altına alabilmek için tuttuğu toprakları kaybetti.
Azerbaycan lideri İlham Aliyev siyaseten çocuklarına, hatta torunlarına yetecek bir zafer kazandı.
Rusya kısmen hayal kırıklığına uğrattığı kısmen mutlak bir hezimetten kurtardığı Ermenistan’ı jeopolitiğin gerçekliğiyle kendisine yeniden mahkûm etti.
Yine Rusya, Sovyetlerden kalma Gebele üssünden çekilerek veda ettiği Azerbaycan’a tekrar asker sokmuş oldu. Putin bu sonuçtan dolayı Erdoğan’a teşekkür etmiyorsa nezaketsizlik yapıyordur!
Rus medyasında zafer payesini Türkiye’ye veren yorumlardan geçilmese de kanaatimce Rusya’nın ağabeyliği acı derslerle teyit edildi.
***
9 Kasım’da varılan ateşkes anlaşmasının detaylarına gelince;
- Ağdam bölgesinin yanı sıra kuzeyde Ermenistan sınırındaki Kazah bölgesine bağlı topraklar 20 Kasım'a kadar Azerbaycan'a iade edilecek.
- 15 Kasım'a kadar Kelbecer, 1 Aralık’a kadar 5 km derinliğindeki koridor hariç Laçın bölgesi Azerbaycan'a devredilecek.
- Anlaşma 5-7 Kasım’da Azerbaycan’ın kontrolüne geçmiş olan Şuşa'yı etkilemeyecek.
- Rusya Karabağ dahilinde ve Laçın koridorundaki temas hatlarında 1960 asker, 90 zırhlı ve 380 araç ve özel teçhizattan oluşan barış gücü konuşlandıracak. (Saatler içinde konuşlanma başladı.)
- Rus barış gücü bölgede 5 yıl kalacak. Taraflar 6 ay öncesinden aksi tutum bildirmezse 5 yıllığına otomatik uzatma olabilecek.
- 3 yıl içinde Laçın koridorunda Karabağ’ın başkenti Stepanakert’i (Hankendi) Ermenistan'a bağlayacak yeni bir yol inşa edilecek.
- Mülteciler ve iç göçmenler BM Mülteciler Yüksek Komiserliği'nin kontrolünde Karabağ ve rayonlardaki topraklarına geri dönecek. (Ermeni Azerbaycanlı ayrımı yapılmadan hem 1990’lar hem de son savaşta yerlerinden olanlar kast ediliyor.)
- Ermenistan, Azerbaycan'ın batı bölgeleri ile Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti arasında ulaşım bağlantılarını sağlayacak. Bu bağlantı üzerindeki kontrolden Rusya Federal Güvenlik Servisi’nin (FSB) Sınır Muhafız Birimi sorumlu olacak.
***
Anlaşmada Karabağ’ın stratejik ikinci büyük kenti Şuşa’da durumun değişmeyeceği belirtilirken Ermenilerin 44 günlük savaşta önemli ölçüde çekildiği Cebrail, Füzuli, Zengelan ve Kubatlı’dan açıkça bahsedilmeyip tarafların mevcut askeri pozisyonlarında kalacağı vurgulanıyor.
Karabağ için hayati önem arz eden Laçın koridoru ile Ermenistan üzerinden Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti ile Azerbaycan arasında açılacak ulaşım hatlarında kontrol Rusya’da olacak. Her iki taraf da Rusya’nın eline bakacak.
1999-2001 arasındaki müzakerelerde toprak değişiminin yanı sıra işgal edilmiş topraklardan çekilmeye karşılık Karabağ’ın özerk statüsünün tanınması ve uluslararası barış gücü konuşlandırılması gibi öneriler tartışılmıştı. 2016’daki çatışmalardan sonra Rusya tam olarak bugün hayata geçirdiği planı önermişti: Ermenistan işgal ettiği topraklardan çekilsin, araya Rus barış gücü girsin ve Karabağ Ermenilerinin güvenliği sağlansın. Bu plan uygulansaydı belki Şuşa, Karabağ Ermenilerinin kontrolünde kalacaktı.
Ermenistan’ın çekileceği bölgelerde Ermeni yerleşim alanları inşa edilmişti. Sığınmacıların geri dönüş hedefi de dikkate alındığında yerelde bir direnç gelişebilir.
Ermenistan’da isyanla karşılaşan Paşinyan’ın alaşağı edilmesi halinde Erivan tarafında da anlaşmanın uygulanmasına yönelik güçlükler çıkabilir. Tabii Rusya faktörü sürecin gidişatında etkili olmaya devam edecektir.
Karabağ’ın statüsüne dair boş kâğıt da çatışma potansiyeli arz ediyor. Pazarlık özerk bölgeden başlayıp özerk cumhuriyet ve bağımsız cumhuriyete kadar uzanıyordu. Önceki çözüm kriterinde statünün referandumla belirlenmesi önerilmişti. Aliyev de özerk bölge statüsünden bahsetmişti. Ancak zafer konuşmasında, "Bu anlaşmada Karabağ'ın statüsü hakkında tek bir kelime yoktur. Ne oldu Paşinyan? Cehenneme gitti statü, olmayacak" diye kestirip attı.
***
Anlaşmanın garantörü olarak Rusya taraflar üzerindeki etkisini geleceğe taşıyor. Bunu Türkiye ile diyalogda kalarak ama oyuna da fazla ortak etmeden yaptı. Aynı şekilde Minsk çerçevesini kullanıyor gibi hareket etti ama diğer iki eşbaşkan ABD ve Fransa’yı işin içine fazla karıştırmadı. Şuşa’nın el değiştirmesinin hemen ardından maddeleri taraflara kabul ettirerek Karabağ’ın tamamen düşmesini de önlemiş oldu. Şuşa’nın düşüşünden hemen sonra bir Rus helikopterinin Azerbaycan güçlerince vurulması Moskova’ya sonuç alma şansı verdi.
Sonradan statü pazarlıkları nereye varır bilinmez ama Azerbaycan’ın “Karabağ’ı tamamen alarak toprak bütünlüğünü sağlama” hedefi belirsiz bir geleceğe ötelendi. Bu açıdan “gururlu bir başkomutan” tavrından ziyade kendini çocuksu bir coşkuya kaptıran Aliyev’in, Paşinyan’la el kol hareketleri eşliğinde dalga geçerek yaptığı zafer konuşmasının arka planında bir kara delik duruyor. Bu coşkunun etkisi biraz geçince Azerbaycanlı muhalif cephe Aliyev’e “Neden Şuşa’da durdunuz, tüm Karabağ’ı almadınız, neden toprak bütünlüğümüze Rusları ortak ettiniz” sorularını sormaya başlayacaktır.
Rus barış gücü hem savaşın yeniden başlamasının önünde bir bariyer hem de Karabağ’ın mevcut haliyle korunmasının garantisi. Kafkasya’da en son 2008’de Tshinval’deki Rus barış gücüne saldırı olduğunda Rusya, Gürcistan’ı sadece Güney Osetya’dan değil Abhazya’nın Kodor Vadisi’nden de çekilmek zorunda bırakmıştı. 2008 kendini hâlâ hatırlatan önemli bir derstir.
Ermenistan halkı ve siyasetiyle büyük şok yaşıyor. Ateşkes ilan edilinceye kadar Şuşa’nın dahi hâlâ ellerinde olduğuna inandırılan halkın asla hazır olmadığı bir sonuç. “Kaynaklarımız tükendi” diyen Paşinyan kararın komuta kademesinin oluruyla alındığını belirterek baskıyı savuşturmaya çalışıyor. Karabağ lideri Haraik Harutyunan da Şuşa’dan sonra bütün Artsakh’ı (Karabağ) kaybetmemek için ateşkesi kabul ettiklerini söylerken sonuçtan Ermenistan ordusunun zayıflığını ve savaştan kaçan subayları sorumlu tuttu. Her halükarda Ermenistan siyaseti türbülansa girdi. Erivan’da yarın ne olacağını kimse bilemez.
***
Türkiye’nin kazancı rölatif. Kuşkusuz Erdoğan zaferin paydaşı olarak bunu nüfuz ve siyasi kazanımlara tahvil edecektir.
Fakat Türkiye’nin maceracı dış politikalarının bir sonucu olarak Rusya, Suriye ve Libya’dan sonra Azerbaycan topraklarına da asker sokmuş oldu. Rus sınır muhafızları güney sınırlarından sonra kuzeydoğu sınırından da Türkiye’ye selam veriyor olacak.
Askeri planlama, stratejik taktik, İHA ve SİHA desteğiyle sahadaki güç dengesini bozan Ankara’nın elinde teselli babından iki sonuç var:
Birincisi Türkiye’nin ateşkesi gözleme merkezinde olma ihtimali. Bu konu ayrı bir mutabakatla belirlenecek. Rus tarafı barış gücünde Türkiye’nin olmayacağını, gözlem merkezinin de Karabağ'ın dışında kurulacağını söylüyor.
İkincisi Türkiye’ye Ermenistan bağlantılı Azerbaycan ve Orta Asya koridoru açılacak.
Biri sus payı, ötekisi destan!
Nahçıvan’dan Azerbaycan’a öngörülen şey Laçın’dekine benzer bir koridor-yol değil; Ermenistan’ın belirleyeceği geçiş hatları. Kontrol yine Ruslarda olacak. Laçın koridoru ile Nahçivan hattı birbirine sigortalanmış gibi.
Önceki müzakerelerde Ermenistan’ın Meghri bölgesinden Nahçıvan’a yol verilmesi Laçın koridoruna karşılık Bakü’nün en önemli talebiydi. Bu aynı zamanda Türkiye’nin Orta Asya düşlerini süsleyen bir koridordu. Fakat bu uygulamada Türkiye’nin düşlerine hizmet eder mi? Bu biraz Rusya’nın işleri nasıl götürmek istediğine biraz da Ermenistan ile Türkiye ilişkilerinin nasıl şekilleneceğine bağlı.
***
Bu savaşın gelecek stratejilere yansımaları da olacaktır. İddialı çıkışlarına rağmen beklentilerinin altında kalan Ankara’nın dondurulmuş çatışma bölgelerinde savaşın kilidi açtığına dair çıkarımlarının altını çizmek lazım. Bunun Rusya’yı endişelendirecek boyutları var. Belli ki Türkiye’nin Rusların hassasiyet gösterdiği Karadeniz havzası ve Kafkasya’ya ilgisi kesilmeyecek. Bu da Moskova’yı yakın çevre ve arka bahçe stratejisini yeni dinamikler ışığında gözden geçirmeye itebilir.
Kuşkusuz Türkiye bu savaşla birlikte Azerbaycan üzerinde bir nüfuz kapasitesine kavuştu. Aliyev bundan böyle her adımında bir gözüyle Moskova’ya diğer gözüyle Ankara’ya bakmak durumunda.
Beri taraftan ateşkes anlaşmasının oluşturacağı yeni durumun Türkiye’nin Ermenistan’la ilişkilerine etkisi de önem kazanacak. Şimdilik ilişkileri tanımlayan tek kelime; düşmanlık. Erdoğan 2009’da Erivan’la ilişkileri normalleştirmeye dönük protokolü çöpe atarken Ermenistan’ın işgal altındaki topraklardan çekilmesi şartını koşmuştu. Bütün stratejik hesaplar, tarihsel arka plan, BM kararları bir kenara Ankara’nın bu savaştaki rolüyle Ermenilerle ilişkilerde 1915 yarasının üzerine kalın bir tabaka daha eklenmiş oldu. Meseleye biraz da karşı taraftan bakılmalı. Ayrıca Ermenistan daha fazla Rus kapısına itildi.
Çok feci sonların ardından da barışa illaki bir kapı vardır. Her hal ve koşulda zorlanması gereken bir kapı.
Yazarlar
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları

















































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
26.12.2025
15.12.2025
8.12.2025
26.11.2025
11.11.2025
3.11.2025
27.10.2025
20.10.2025
13.10.2025
5.10.2025