Fikret Bila
ABD, Rus yapımı S-400 hava savunma sistemi aldığı için Türkiye'ye CAATSA yaptırımları uygulamayı kararlaştırdı.
CAATSA, "ABD'nin Hasımlarıyla Yaptırımlar Yoluyla Mücadele Etme Yasası" anlamına geliyor.
ABD, bu kararıyla, NATO'da 68 yıldır müttefiki olan Türkiye'yi "hasım"lar kefesine koymuş oldu. ABD, bu kararıyla aynı zamanda CAATSA yaptırımlarını ilk kez bir NATO ülkesine uygulama kararı aldı.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'la yakın ilişkisi olan ABD Başkanı Donald Trump, yaptırımlara engel olamadı. Bugüne kadar kararları oyalayan Trump, Kongre ve Dışişleri Bakanı Mike Pompeo baskısı karşısında bir şey yapamadı.
Türkiye'ye uygulanacak yaptırımlar, Savunma Sanayi Başkanlığı (SSB) ile Başkan İsmail Demir ve üst düzey üç yöneticiyi kapsıyor. Kişilerle ilgili yaptırım kararı Türk ekonomisini veya savunma sanayini etkileyecek önemde değil. Ancak Savunma Sanayi Başkanlığı'na (SSB) uygulanacak yaptırım çok hafife alınacak cinsten değil.
SSB'ye uygulanacak yaptırımlar arasında, "ABD'nin ürün ve teknolojileri için ihracat lisansı ve yetkilerinin verilmemesi, ABD mali kuruluşlarından 10 milyon doları aşan kredilerin verilmemesi, Eximbank kredilerinin kesilmesi, uluslararası mali kuruluşların kredi vermelerinin engellenmesi" var.
Bu kararlar zaman içinde SSB'nın teknoloji ithalatı, parça tedariki ve kredi bulması gibi önemli konularda olumsuz etkiler yaratacaktır. Bu kararların etrafından dolanmak için SSB'nin ihtiyaçlarını diğer ülkelerden sağlamasını da zorlaştıracaktır.
ABD, Türkiye'yi bu kararlarla ilk kez "hasım" tarafta görmüyor. CAATSA yaptırımlarından daha ağır bir kararı Türkiye'yi ortak olduğu F-35 projesinden çıkararak ve parasını ödediği 6 adet F-35 savaş uçağını vermeyerek uygulamaya koymuştu.
Bu kararlara bir de Suriye'de PKK-PYD'yi destekleyip bir devletçik kurdurduğu da eklenirse, ABD'nin uzun süredir Türkiye ile bir müttefiklik ilişkisi içinde olmadığı çok rahat söylenebilir.
Ankara, ABD'nin yaptırım kararına, "Türkiye uygun gördüğü şekilde ve zamanlamayla mukabelede bulunacaktır" diyerek tepki verdi.
Ankara, ABD'nin bu kararını Türkiye'nin egemenlik hakkını tanımamak olarak değerlendiriyor. Türkiye'nin egemen bir devlet olarak S-400 savunma sistemini alabileceğini, kaldı ki ABD'nin Türkiye'ye Patriot savunma sistemi satmadığını da hatırlatıyor.
ABD'nin bu kararı karşısında Ankara, "mukabelede bulunmayı" zamana bıraktı. Bu, Ankara'nın zamanı gelince karşılık vereceği anlamına geliyor. Zamanı nasıl gelir, nasıl bir karşılık verir henüz bilinmiyor. Ancak, bu açıklamayla Ankara'nın ani karar vermekten kaçındığı, en azından ABD'nin yeni Başkanı Biden'in göreve başlamasını bekleyeceği anlaşılıyor.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ise bütçe görüşmelerinde, "Biz 1974 ruhu ile hareket ediyoruz. Ecevit'in, Alparslan Türkeş'in ruhu ile hareket ediyoruz" diyerek Kıbrıs ve Azerbaycan politikalarını örnek gösterdi.
ABD, CAATSA yaptırımlarının kaldırılması için Türkiye'nin S-400'leri Türkiye'den çıkarmasını veya hiç açılmamak üzerine bir hangara koyup üzerine kilit vurulmasını istiyor.
Türkiye, ABD'nin fiilen silah ambargosu anlamına gelen bu kararına karşı "dik duracağını" ve vazgeçmeyeceğini açıkladığına göre, 1974 ve Ecevit ruhuyla, Demirel, Erbakan ve Türkeş gibi karşılık vermesi mümkün olabilir mi?
Ecevit, ABD ve İngiltere'ye rağmen Kıbrıs Barış Harekatı'nı gerçekleştirmiş, ambargo koyan ABD'ye karşı Başbakan Demirel Türkiye'de ABD üslerini kapatmış ve 5 bin ABD personelini göndermişti. Demirel'in bu kararına Başbakan Yardımcıları Erbakan ve Türkeş ile ana muhalefet lideri Ecevit de destek olmuş ve siyaset milli birlik içinde karşılık vermişti. ABD üç yıl sonra ambargoyu kaldırmak zorunda kalmıştı.
Bugünkü iktidar bu ruhla hareket ederek ABD'ye rağmen S-400'leri devreye alıp sürekli aktif halde tutma kararı alabilir mi? Veya ABD'nin Türkiye'de bazı üs ve tesislerini kapatabilir mi? ABD personelini ülkesine geri gönderebilir mi?
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, İsrail'e karşı "one minute" çıkışı gibi ABD'ye, "Eyy Amerika" deyip bu kararları alabilir mi?
Zaman zaman "dış güçler Türkiye ekonomisini çökertmeye çalışıyor ama bunu başaramayacaklar," "Bayrak inmeyecek, ezan susmayacak, bizi bölemeyecekler" çıkışları yapan iktidarın, ABD'ye karşı S-400'leri sürekli aktif halde tutması veya üs kapatması pek mümkün gözükmüyor.
İktidarın ABD ile ilişkileri, Türk ekonomisinin ağır bir kriz içinde bulunması, ABD'nin finansal araçlarla Türkiye'yi daha ağır bir ekonomik buhrana sürükleme kapasitesi, daha da sert yaptırımlar getirmesi olasılıkları karşısında, Ankara'nın Ecevit veya Demirel gibi bir karşı duruş sergilemesi ihtimalini yok denecek kadar zayıf.
Rusya çok istese ve teşvik ediyor olsa da Türkiye, ABD'nin yanından, NATO'dan ayrılıp başka bir cepheye geçemez. Gideceği bir yer yok. Ecevit ve Demirel'in iki kutuplu dünya koşullarında bile ABD'ye verdikleri karşılığı, çok kutuplu dünya koşularına rağmen bu iktidarın vermesi mümkün değildir.
İktidarın yapabileceği, Biden'in göreve gelmesini beklemek, o zamana kadar ilişkileri yumuşatmaya çalışmak, S-400'ler konusunda ABD ve NATO'yu rahatsız etmeyecek bir formül bulunmasına hazır olduğu mesajı vermek olacaktır ki bunun ilk sinyalini Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar vermiştir. Akar, Türkiye'nin S-400'leri, Yunanistan'ın S-300'leri kullandığı gibi kullanabileceğini açıklamıştır. Yunanistan hangarda tuttuğu S-300'leri tatbikattan tatbikata çıkarmakta, ABD'nin kontrolünde yeniden hangara koymaktadır. Türkiye'de böyle yapabileceğini açıklayarak, ABD'nin yumuşamasını sağlamaya çalışmaktadır.
Türkiye böyle bir yol seçerek, ABD'nin yaptırımları kaldırmasını sağlamaya çalışacaksa o zaman da şu soru gündeme gelecektir:
"Madem öyle biz bu S-400'leri niye, kime karşı aldık?"
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
























































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
8.10.2025
24.09.2025
23.05.2022
19.07.2021
14.07.2021
5.07.2021
21.06.2021
9.06.2021
24.05.2021
3.05.2021