Gürbüz ÖZALTINLI
Son günlerde iyi şeyler oldu. 29 aralıkta oğlum evlendi. Derken yılbaşı patırtısı. Ankara dışından gelen arkadaşlarım bir haftadır bende kalıyorlar. Ev deliler evine döndü. Fakat evdeki gürültünün konusu ne düğün, ne de yılbaşı. Biz Yıldıray’ın meşhur ışığını konuşuyoruz durmadan.
Kürt sorununa abanarak AKP’yi savurup atmaya heveslenen kronik muhaliflerin öfkelendiği günler yaşıyoruz. Erdoğan’dan umut kesenler ise şaşkın. Aralarında benim de olduğum iyimserler ise şimdi daha umutlu.
Bütün işaretler, hükümetin barışı sağlama iradesinin çok güçlü olduğunu gösteriyor. Bu iradenin Öcalan’da da karşılık bulduğu anlaşılıyor.
30 yılı aşan bir savaşın sona erdirilmesinin hiç de kolay olmayacağını hepimiz biliyoruz. Bölgede yaşanan kıran kırana mücadelelerin içine yerleşen bir sorun, Kürt sorunu. “Arap Bahar”ından tutun, Mavi Marmara’ya kadar uzanan, kaotik iklimin bir enstrümanı. Tam da Ruşen Çakır’ın dediği gibi, bu savaşın bitirilmesini isteyenler kadar sürmesini arzulayanlar da var. Bu ülke, Bingöl katliamını, Reşadiye’yi, Silvan’ı yaşadı. Üstelik sabotaj enstrümanları katliamlarla sınırlı da değil. Pusuda bekleyen andıççılardan, yargının olmadık ataklarına kadar tuzaklarla dolu bir yoldan geçeceğimizi sanırım iktidar da biliyor.
Çok acı ve öfke birikti. Fakat işin öteki yüzü de bıkkınlıktır. Toplum acı çekmekten usandı. Milliyetçi hamaset, ya da halk savaşı ajitasyonları ölenleri geri getirmiyor. İşte hükümetin en büyük dayanağı bu barış talep eden sağduyudur. Toplum defalarca iktidara kredi açtı. Kürt açılımının ilk telaffuz edildiği günlerdeki yaygarayı hepimiz hatırlıyoruz. Önce Habur gerçekleşti. Hükümet ürktü geri çekildi. Sonra referandum süreci yaşandı ve Kürt açılımına devam edileceği taahhüt edildi. Sonuç MHP’nin kalelerinden oluk oluk akan “evet” oyları oldu. Oslo tıkandı, görüşmeler açığa çıktı. Hükümet bundan da hasar görmedi. Sanıyorum artık Erdoğan bu süreci doğru okuyor ve haklı bir cesarete sahip.Gelinen noktada, barış için atılacak adımların siyasi riski, savaşın sürmesinin maliyeti karşısında önemsizleşti.
PKK’da, Öcalan’ın barış için razı olacağı koşulları kabul etmeyecek, onu açığa düşürmeye yeltenecek bir iradenin de varlığı meçhul değil. Ancak Öcalan’ın Kürt toplumu üzerindeki otoritesiyle gücü karşılaştırılabilecek başka bir odak yok. Kürt milli hareketi çok sert, kanlı bir patikada gelişti. İsyanlar her zaman lider efsaneleri üretir. Birleştirici lider kültü Kürt toplumunun da kaderi oldu. Birçok badireden sonra, 14 yılını da cezaevinde geçiren Öcalan’ın bir “ulusal sembol” olarak ayakta kalmış olması, onun Kürtlerin manevi dünyasında işgal ettiği yeri gösteriyor. Son olarak açlık grevleri de liderin statüsünün test edilmesine sahne oldu. Öcalansız, PKK’nın bütünlüğünü koruyabilmesi sanırım olanaksız. Ayrı baş çekmeye yeltenebileceklerin başarı şansı gözükmüyor.
İktidar cephesinin de işinin hiç kolay olmadığı açıktır. O cephede de toplumsal temsil gücünü aşan derecede siyasete müdahale araçlarına sahip güçler var. Kimin adına hareket ettiği pek belli olmayan karanlık bir medya odağının, Kürt sorunundaki tutumları nedeniyle saygın aydınlara, muhafazakâr laik ayrımı yapmaksızın açtığı karalama kampanyalarının dumanı üstünde henüz. Ve hükümet bu odağa karşı himaye kuşkusu yaratacak kadar toleranslı davranıyor. Bunun ahlaken ve hukuken kabul edilemezliği bir yana, böyle kritik bir süreçte vahim bir yanlış olduğu da çok açık.
Yargının da siyaset üstünde vesayet girişimlerine tanık olduk. Bu kez o kadar dolaysız hamleler olmayabilir. Ancak, örneğin Karadayı’nın tutuklanması istemiyle hâkim karşısına çıkartılması, yargının gündem üzerindeki etkinliğini kanıtlıyor.
Bütün olası tuzaklara karşı iktidar, incelikli, ayrıntıları iyi hesaplayan, algı yönetiminde ustalıklı bir politika geliştirmek sorumluluğuyla karşı karşıya. Fakat başarının asıl yolu, sanıyorum cesaretli ve çok kararlı davranmaktan geçiyor. Hükümet Türk kamuoyunun duyarlılıklarını elbette görmezden gelemeyecektir. Ama daha önemlisi, barış yapılacak tarafın hassasiyetlerini, güvensizliklerini ve onurunu çok ciddiye almaktır. Otuz yıldır savaştığınız, yüz yıldır haklarını gasp ettiğiniz bir halkın ve onun savaşan güçlerinin güvenini kazanmak kabul edelim ki kolay bir iş değil.
PKK’nın siyaset dışına itilmesi hayalleriyle, anadile, özerkliğe konulacak “kırmızıçizgilerle”, savaşın bitirilemeyeceği açık.
Türk toplumunun bu temel hakları hazmedemeyeceği varsayımı ise bu ülkeye haksızlık. Anlatırsınız ve kabul ederler. Ne kendi ikna gücünüzü ne de bu halkın vicdanını küçümseyin.
Bu ülkenin geleceğini ilgilendiren çok büyük bir sorun üzerine konuşuyoruz.
Hepimizin yaşantısını zehirleyen temel istikrarsızlık kaynağına el atıyoruz.
Elbirliğiyle hakkını verelim.
Yazarlar
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.04.2024
14.04.2024
8.04.2024
5.04.2024
25.11.2023
16.11.2023
12.11.2023
9.05.2023
7.05.2023
2.05.2023