Gürbüz ÖZALTINLI
Cumhurbaşkanı Erdoğan yeni anayasa ve başkanlık tartışmasını gündemin merkezine taşımaya yönelik önemli bir çıkış yaptı. Erdoğan’ın yönetim rejimi olarak başkanlık tercihini kamuoyu zaten biliyor. Bilmediğimiz, AKP’nin örgütsel ağından başlayarak en kenardaki seçmenine kadar genişleyen büyük toplumsal alanda bu çağrının nasıl bir karşılık bulduğu.
İçinde bulunduğumuz andaki kamuoyu algı ve tercihlerinin sabit kalmayacağı; tartışma sürecinde yeni etkileşimler, kaymalar ve/veya kemikleşmeler oluşacağı da açık.
Kişisel izlenimim şudur: Bugüne kadar bu tartışmanın içinde yer alan ve başkanlık sisteminin yararları üzerine söz söyleyen aktörler, AKP seçmenleri de dâhil toplumun çoğunluğu üzerinde ikna edici bir etki yaratamadılar.
Bunun bir dizi nedeni olduğu düşünülebilir.
Birincisi; Erdoğan dâhil, başkanlık savunucuları, sistemin yararları üzerine ne söylerlerse söylesinler, başkanlığın,” bir siyasi kişilik olarak Erdoğan’ın yönetsel yetkileri ve otoritesinin aşırı biçimde güçlenmesi anlamına geldiği” algısının önüne geçebilecek bir etki yaratamadılar.
Erdoğan’ın siyaset tarzına, liderlik özelliklerine çok güvenen ve neredeyse sınırsız yetkilerle donatılmasının yararına inanan bir kesim olduğunu kabul etmek gerekir elbette. Fakat bu kesimin, bırakalım yeni bir anayasaya meşruiyet kazandırmayı, AKP’yi iktidara taşımaya dahi yetebilecek bir çoğunluk oluşturmadığını söylemek yanlış olmaz. Başkanlık tartışmalarının damga vurduğu ve Erdoğan’ın ısrarla yoğun olarak sahada kalıp kampanya yürüttüğü Haziran seçimlerinin sonuçları ortada. Kamuoyu ve tüm siyasal aktörlerin ortak kanısı, seçimlerden sonra başkanlık tartışmasının gündemden düşmüş olduğuydu.
Kasım seçimlerinde elde edilen büyük başarı, kapanmış gibi gözüken konuyu yeniden canlandırdı. Fakat unutmamak gerekir ki Kasım seçimleri toplumsal endişelerin tırmandığı, kaos algısının güçlendiği bir konjonktürde yapıldı ve seçim tartışmaları içinde başkanlık konusu neredeyse hiç anılmadı. Haziran’da uzak kalan AKP seçmeninin Kasım’da sandığa ve partisine geri dönmesini “başkanlık sistemine onay vermek” olarak okumak herhalde pek inandırıcı olmayacaktır.
Başkanlık teklifinin büyük sayıları bugün için çok heyecanlandırmıyor olmasının ikinci bir nedeni, başkanlığı desteklemesi beklenebilecek kesimlerin son 13-14 yıl boyunca izlenen siyasetlerin sonuçlarından duyduğu memnuniyet ve tatmin olabilir. Anılan dönemi bir kayıp olarak algılayan muhaliflerin zaten başkanlık konusundaki algıları ve tercihleri çok belli. Fakatkazanan tarafta olanlar elde ettiklerini bugün değiştirilmesi teklif edilen siyasi rejim içinde elde ettiler. Sistemde ağır bir tıkanma, bir çöküş, elde edilen ne varsa uçup gitmesi riski taşıyan bir kriz algısı olmadıkça insanlar o güne kadar tatminkâr sonuçlarını gördükleri bir sistemin değiştirilmesi çağrısına büyük bir heyecanla koşmazlar mantıken. “Sistemi değiştirirsek her şey bugüne kadar olduğundan da iyi olacak” söylemi istenildiği ölçüde kulakları yakalamaya yetmez. Hele ki o çağrının içinde “denetim dışı aşırı bir güç yaratılabileceği” tınısı varsa…
Özetle, Türkiye toplumunun yeni dönem kazananları da dâhil çoğunluğu, parlamenter sistemin mutlaka değiştirilmesi gerektiğini düşündürten tecrübeler yaşamış; ondan soğumuş, sıdkı sıyrılmış, değil. Fakat örneğin askeri dönemlerde, -özellikle de 12 Eylül darbesinde- parlamenter sistemin çöktüğüne inanarak darbeyi desteklese de ve kendisini çatışmadan, ölümlerden, yokluklardan kurtaracağına inansa da “güçlü iktidarın” ne anlama geldiğini de bilen bir hafızaya sahip.
Bu yazıya bu kadar sığabildi. Henüz durum tespiti yapıyoruz.
Sıra “yerli anayasa/ithal anayasa” ayrımına da gelecek…
Yazarlar
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları





























































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.04.2024
14.04.2024
8.04.2024
5.04.2024
25.11.2023
16.11.2023
12.11.2023
9.05.2023
7.05.2023
2.05.2023