Gürbüz ÖZALTINLI
Bir yandan destek hak eden meşruiyetçi, ahlaki tutumuyla; öte yandan hakkıyla tartışılmayı bekleyen yanlışlıklarıyla, dış politikanın, AKP’nin yenilikçi yüzünü fazlasıyla temsil ettiğini düşünüyorum.
AKP’den “Batı uygarlığı/ Ortadoğu bataklığı” olarak özetleyebileceğimiz, oryantalist reçeteye uygun bir siyaset bekleyenler yanıldılar elbette. Çok da kişilikli sayılmayacak bu reçete, bloklaşmanın yol açtığı soğuk savaşın jeopolitik rantına dayanıyordu.
Güvenliğini ve güvenilirliğini NATO’nun askeri gücü olmaya borçlu bu “Blokçu Siyaset”in mimarisi, bütün dünyayı “sert güç” üzerinden okumaya alışmış askeri vesayete aitti. Bu konsept, NATO’nun kendisini bile tartışmalı hale getiren soğuk savaşın bitişi ile boşlukta kaldı.
İkiz kuleler tam da bu “Ne olacak halimiz” ikliminde yıkıldı. Dedikodu değilse, bizim generallerin yeni roller için birbirlerini kutladıkları söylenir. Evet Komünizm çökmüştü ama bu dünyada tehlike hep bir yerlerden kendini üretiyordu. Batı“medeniyetler savaşını” görür görmez tanıyacak; Ortadoğu’da yükselen İslam radikalleşmesine karşı, kadim seküler dostu Türk askerlerinin kapısına gelecekti.
***
Ama öyle olmadı. Batı’nın karar vericileri, galiba, İslam dünyasını “sert gücüyle” korkutup dengeleyecek değil, “yumuşak gücüyle” gönülleri kazanacak, modernlikle barışık İslami bir dost aramanın daha rasyonel olduğunu düşündüler. Bu hem Türkiye’nin hem de dindar-muhafazakâr siyasetin bölgede yıldızının parlamasına giden yolu kolaylaştırdı.
İslam denilince aklına “gericilik”den başka bir şey gelmeyen “sert güç” temsilcilerinin tüylerini diken diken yapan “Ilımlı İslam” nitelemeleri; “model ülke” yakıştırmaları bu dönemde moda oldu.
AKP medeniyetler arası barış sözcülüğünü taşıdığı; Ortadoğu’da demokratik bir İslam ülkesi modeline yerleştiği dönemde hem haklı hem de rasyonel bir siyaset izliyordu. Rejim ayrımı yapmadan “komşularla sıfır sorun” politikası olarak, karşılıklı çıkar temelinde kurduğu ilişkiler kabul gördü ve başarılı oldu. Gazze’ye gösterdiği duyarlılık; İsrail saldırganlığına karşı net tutumu, rejimleri aşarak Arap halklarının gönlüne giden yolu yakaladı.
Bu modelin sürdürülememesinin nedeni Arap ayaklanmalarıdır. Reform talepleriyle ayaklanan halklar Türkiye’yi tercihe zorladı. Hükümet haklı olarak ayaklanmaların yanında yer aldı. Türkiye Ortadoğu halkları gözünde tarihinde hiç olmadığı kadar itibar kazandı.
Dolayısıyla, AKP’nin Ortadoğu siyasetlerinin çıkmaza girmesi, rejimlerle halkların karşı karşıya gelmesiyle ve “sıfır sorun” politikasının tıkanmasıyla değil, Batı’nın ayaklanmalara karşı siyaset değiştirmesiyle ilgilidir.
AKP’nin bölgede izlediği bu iddialı siyaseti baştan beri; “Uygar Batı’dan kopuş/Ortadoğu bataklığına saplanış” olarak gören- kültürel ırkçılık yüklü- değerlendirmeler haksızdır.
AKP’nin dış siyaseti bu hamasi önyargılardan bağımsız olarak tartışılmalıdır.
***
AKP’nin Batı’yla ilişkilerinde; kendi talepleri yönünde zorlayıcı olması, özerklik mesafesi koyması ve Ortadoğu’da oyuna girme iradesi göstermesi hem haklıydı hem de rasyoneldi.
Kanımca AKP’nin büyük zaafı; giderek bu siyaseti bir ideoloji düzeyine taşıdığı izlenimi veren ve güçler dengesine göre esnemeyi; yön değiştirmeyi başaramayan katılıklarıdır.
Her koşulda büyük güçlere göre hiza alma anlamında “Blokçu Siyaset”den uzaklaşmak başka; blok dışı, -hatta- blok karşıtı pozisyonlara yönelmek başkadır.
(1) Mısır darbesinden; (2) Esad’ın kalıcılığı anlaşıldıktan ve (3) İran’ın küresel sisteme kabul edilmesinden sonra, hiçbir şey olmamış gibi yola devam edilemezdi. AKP’nin bu dönemde izlediği söylem ve siyasetlerin -PYD ile ilişkiler dahil- iktidar katlarında yeterince tartışılamadığını düşünüyorum.
Oysa neresinin uygarlık, neresinin bataklık olduğunu konuşmaktan daha verimli olacaktır bizim için.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.04.2024
14.04.2024
8.04.2024
5.04.2024
25.11.2023
16.11.2023
12.11.2023
9.05.2023
7.05.2023
2.05.2023