Gürbüz ÖZALTINLI
Adil Gür geçenlerde halkın böyle referandumlarda nasıl motivasyonlarla oy kullandığına değinen bir yazı yazdı. Şu bilgi çarpıcı: 2010 referandumunda oy kullananların %70’inden fazlası oy kullandıkları anayasa değişikliğinin bir tek maddesini bile söyleyememişler. Hadisenin ne tür duygularla yürüdüğünü başka bir yazıda tartışabiliriz. Yine de; bilenler açısından tekrar nedeniyle, bilmeyenler içinse zaten pek merak etmediklerinden, sıkıcı olacağını düşündüğüm bu yazıyı yazmadan olmazdı. Ben de yazdım. Okuyacaklara kolay gelsin…
* * *
Meclis’ten geçip referandumla onayımıza sunulacak anayasa değişikliklerinin, anayasal demokrasilerde görülen “başkanlık sistemi”yle ilişkisi olmadığı çok açık.
Düzenlemeleri madde madde incelediğinizde, halk oyu ile seçilen cumhurbaşkanının hem yasama hem yargı organlarında yer alan karar vericilerin kimler olabileceğini belirleme gücüne sahip olduğunu görüyorsunuz.
Cumhurbaşkanı aynı zamanda partisinin genel başkanı olabiliyor ve kendisinin aday olduğu seçimlerle aynı gün yapılacak parlamento seçimlerinde partisinden kimlerin milletvekili seçilebileceğini tayin ediyor. Seçim Yasası, Partiler Yasası ve elbette fiilen hükmünü icra eden alışkanlıklar ve siyasi kültür, başkanı kendi partisinin yasama üyelerini belirlemede rakipsiz kılıyor. Seçimlerin aynı gün yapılmasının neden istendiğini anlamak güç değil. Başkanı seçen siyasal iklim, duygusal konjonktür ne ise, parlamento da aynı koşullarda oluşsun isteniyor. Bunun adı istikrar oluyor. Diğer tercümesi ise, cumhurbaşkanının yasamanın çoğunluğunu tayin edebilmesi.
Bütün yürütme yetkisini elinde toplayan başkanın yasama organı karşısındaki etkinliği sadece (kuvvetle muhtemel) çoğunluk partisinin başkanı olmasının getirdiği avantajla ilgili de değil. Düzenlemenin başkanla Meclis arasındaki ilişkilere dokunan her maddesine sinmiş bir “başkancılık” ruhu var. Meclis başkana feda edilmiş; bu çok açık.
Başkan Meclis’in çıkarttığı bir yasayı veto edebiliyor. Bu yetki bugün de mevcut. Ama Meclis cumhurbaşkanının veto ettiği bir yasayı basit çoğunlukla yeniden kabul ederek yasalaştırabiliyor. Yeni düzenlemede bu vetonun sonuçları ağırlaştırılmış. Meclis, veto edilen yasayı ancak üye tam sayısının salt çoğunluğu ile yeniden yasalaştırabiliyor.
Fakat asıl, başkan-parlamento ilişkilerinde başkanı kurumsal olarak muktedir kılan çok daha önemli maddeler var.
1. Parlamentonun yürütmeyi denetleme mekanizması olarak düşünülmüş “gensoru”, “soru” ve “Meclis soruşturması” mekanizmalarından gensoru kaldırılıyor; soru ve meclis soruşturması ise sadece başkan yardımcıları ve bakanlara karşı işletilebiliyor. Cumhurbaşkanı, bütün yürütme yetkisini elinde tutmasına rağmen nedense, parlamentonun bu denetim araçlarından muaf tutuluyor. Soru ise sadece yazılı olabiliyor. Yürütmenin atanmış üyeleri bile parlamentoya gelip açıklama yapmak zorunluluğundan kurtuluyorlar.
2. Cumhurbaşkanı; Genel Kurmay Başkanı, MİT Müsteşarı, TRT Genel Müdürü vs vs dahil tüm üst düzey bürokratları hiçbir denetim, onaylama veya sorgulama basamaklarına maruz kalmaksızın tek başına tayin etme yetkisine sahip kılınıyor. Oysa Başkanlık Sistemi olarak anılan anayasalarda, (toplumsal çoğunluğu temsil özelliği başkanla kıyaslanmayacak kadar geniş olan) seçilmişler meclisi; bünyesinde yer alan partilerle kurduğu komite/komisyonlar eliyle, bu tür atamalarda, ilgili kişilerle kamuoyuna açık mülakatlar yapmakla; bu atamaları onaylamakla yetkilidir. Bütün bürokrasinin; en kritik kamu görevlendirmelerinin bir başkanın iki dudağı arasında olmasının sakıncalarına karşı, “kamuoyu denetimi” amacıyla parlamenter mekanizmalar düşünülmesi boşuna değildir. Bizim tasarı bunu ayak bağı görüyor.
3. Keza seçilmişler meclisinin, bütün toplum adına başkanı denetlemekte elinde tuttuğu en önemli yetkilerin başında “yıllık bütçenin onaylanması” gelir. Önümüzdeki teklifte bu yetki işlemez kılınmıştır. Çünkü Meclis bütçeyi onaylamaz ve böylelikle bütçe yürürlüğe girmezse, bir önceki yılın bütçesi yeniden değerleme oranına göre arttırılarak yürürlüğe konulacaktır.
4. Cumhurbaşkanı tek başına Meclis’i feshetme ve kendisi ile birlikte parlamento seçimlerini yenileme yetkisine sahiptir. Bunun, başkan olarak tek kişiye gerektiğinde kendi iradesini kabul ettirmek yolunda, parlamento üstünde etkin bir tehdit ve zorlayıcılık imkânı verdiği açıktır. Meclis için aynı yetki 3/5 oranıyla karar alabilmesi şartına bağlanmıştır. Bunun denklik yaratma görüntüsü umularak yapılmış işlevsiz bir düzenleme olduğunu görmek için dahi olmak gerekmez.
5. Cumhurbaşkanı’na Meclis adına kararname çıkartma yetkisi de tanınmıştır. Kişi hak ve özgürlükleri ve siyasi haklar alanına giren ya da kanunla düzenlenmiş konularda kararname çıkartılamayacağı öngörülmüş olmakla birlikte, burada açıkça başkanın yasama alanına ilişkin bir güç yayılması vardır. Bu yetkinin anayasal sınırlar içinde kullanılıp kullanılmadığı tartışması başladığında sorunu çözecek kurum Anayasa Mahkemesidir. Örneğin Cumhurbaşkanı fiilen bazı kişi haklarına kısıtlamalar getiren bir kararname çıkarttığında bunun Anayasa’nın Cumhurbaşkanlığı’na Meclis adına kararname düzenlemesine imkân veren maddesine aykırı olduğu iddiasını, Anayasa Mahkemesi görüşüp kabul veya reddedecektir. Anayasa Mahkemesi’nin 15 üyesinden 12’sini seçecek kişi ise Cumhurbaşkanıdır.
6. Kimileri de, bu düzenlemelerle cumhurbaşkanının sorumsuz olmaktan çıkartılıp çok kuvvetli bir denetim ve sorumluluk altına alındığını söyleyebilmektedirler. Siyasi denetimle ilgili Meclis’in yetkilerini yukarıda yazdım.
Cezai denetim ve sorumluluğa gelince…İlgili maddeyi incelerseniz Cumhurbaşkanı’nın, 12 üyesini seçtiği AYM’ye yüce divan sıfatıyla hesap verebilmesi için 400 milletvekilinin kararının gerektiğini göreceksiniz. Çok etkin bir sorumluluk maddesi gerçekten!
Yasama- Yürütme ilişkisini düzenleyen hükümlere bakıldığında manzara böyleyken; tasarı savunucularının,” yasama ve yürütmenin birbirinden kesin olarak ayrıldığını; Meclis’in güçlendirildiğini” iddia eden sözleri, kimi ikna eder merak ediyorum. Böyle bir ikna dertleri var mı onu da bilmiyorum.
* * *
Başkan ve yargı ilişkisi ise yasamadan da önemli kanımca. Ve önümüzdeki taslak bir tek şey söylüyor bize: Bu ülkede yargı adına kimlerin karar vereceği başkandan sorulur.
HSK (Hakimler Savcılar Kurulu) yargı bürokrasisinin yönetildiği kuruldur. İçinden geçtiğimiz kavga dövüş yıllarında bu kurulun önemini anlamayan kalmamıştır sanırım. Hâkim ve savcılar nerede hangi görevi yapacaklar; üst mahkemelere kimler terfi edecek; kimler başarılı, kimler başarısız sayılacak… Bu yetkiler öyle fiili olanaklar yaratır ki, bu kurul somut bir davaya hangi hâkimin bakacağında bile inisiyatif kullanabilir. Ve yargı bürokrasisinde görev alan her hâkim ve savcı da her normal insan gibi kendi kariyeri ve geleceği açısından karar yetkisi ile donatılmış bu otoritenin yapısını önemser. Onun onayını almak; o karar vericilerle iyi geçinmek, ters düşmemek ister.
Sözü hiç dolandırmadan açık ve dürüstçe konuşacaksak, bu tasarı yasalaşırsa bu kurulda kimlerin görev yapacağına cumhurbaşkanı karar verecektir. 13 üyeli bu kurulun başkanı ve bir üyesi, cumhurbaşkanının atayacağı adalet bakanı ve müsteşarıdır. Kalan 11 üyenin 4’ünü de cumhurbaşkanı seçecektir. Kurulun 7 üyesi ise Meclis tarafından seçilecektir. Yasama eliyle yapılacak tasarrufta cumhurbaşkanının istediği bir tek üyenin seçilmesi bile, çoğunluğu kendi iradesi ile oluşturduğu anlamına gelir.
Kısacası; önümüzdeki tasarı kuvvetler ayrılığına falan asla dayanmamaktadır. Bu “Başkanlık Sistemi” de değildir. Bu birçok yerde dile getirildiği gibi “tek adam sistemi”dir…
Mevcut sistemin sakıncaları ve yürümediği üzerine yapılan eleştiriler tepeden tırnağa doğrudur…
Ama, vesayet artığı bu anayasa gönderilecekse; onun yerine duyduğumuz çağrı,“denetimsiz güce destek” talebi olmamalıydı.
Bir siyasetçiyi desteklemekle, o siyasetçiyi kadir’i mutlak kılmak ve üstelik bunu anayasa haline getirmek hiç ama hiç aynı şey değildir.
Yazarlar
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları









































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.04.2024
14.04.2024
8.04.2024
5.04.2024
25.11.2023
16.11.2023
12.11.2023
9.05.2023
7.05.2023
2.05.2023