Hakan AKSAY
İlk kez yaşadığımız bir şeyler oluyor.
AKP iktidarının tepesinde gürültülü bir kavga çıktı.
Bu kavganın aktörlerinden biri olan Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, birkaç gündür Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'a karşı yaptığı açıklamaları sürdürürken, dün bir taraftan da Ankara'nın AKP'li Belediye Başkanı Melih Gökçek'e yönelik son derece ciddi suçlamalar yaptı.
Hafta sonundan itibaren AKP'liler (yöneticiler, bakanlar, milletvekilleri, yandaş gazeteciler ve hatta seçmenler) şaşkınlık içinde; bazıları taraf seçmeye çabalıyor, ama çoğunluk şimdilik net konuşmayıp ortalarda görünmemekten yana.
Elbette bunca yıldır AKP defalarca sıkıntılı dönemler yaşadı. Misal, eski ortağı "Cemaat" tarafından başına örülen "17-25 Aralık çorabı".
Ama bu kez son derece önemli bir sıkıntıyı "gizlenmesi mümkün olamayan içerdeki karışıklık" nedeniyle yaşıyor.
Ve AKP açısından epeyce "zamansız" ve tatsız bir "karışıklık" bu. Çünkü seçimler yaklaşıyor. Halk her şeyden fazlasıyla etkilenecek kadar hassas.

* * *
Kamuoyu araştırmaları, anketler, 13 yıldır adım adım yükselerek iktidarını pekiştiren AKP'nin düşüşe geçtiğini bildiriyor.
Dün T24’te Hazal Özvarış’ın sorularını cevaplayan KONDA'nın kurucusu Tarhan Erdem, 7 Haziran seçimleriyle ilgili olarak “Halk bu seçimde AKP'ye 'dur' diyecek” ve “AK Parti’nin önündeki engel Erdoğan” diyordu.
Yine dün iki gazetede iki araştırma şirketinin verileri yayımlanmıştı. Bugün Gazetesi’nde yer alan MetroPOLL’ün açıklamasına göre, son aylarda sürekli düşen AKP oylarının şu sıralarda yüzde 41.8 oranında olduğu aktarılıyordu.
Taraf’ta ise SONAR’ın araştırması vardı ve ona göre de AKP’nin oy oranı yüzde 40 idi.
Anketler muhalefetin güçlendiğini, HDP’nin yüzde 10 barajını aşacağını, MHP’nin de atağa kalktığını, ayrıca her ikisinin de AKP'den oy alacağını gösteriyordu.
Sonuçta 7 Haziran sonrası oluşacak Meclis, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kafasındakinden çok farklı olacağa ve onu hiç sevindirmeyeceğe benziyor.
* * *
İktidarda yaşanan sıkıntıyı gazeteci Abdülkadir Selvi, dünkü yazısında açık ve etkili bir vurguyla dile getiriyordu:
"AK Parti’nin bir büyüsü vardı. Kitleler AK Parti’yi istikrarın sembolü olduğu için tercih ediyordu. Bu büyü bozuluyor."
Selvi, aynı konuya dün akşam CNN Türk'te devam etti:
"Bu, benim açımdan da alarm zillerinin çaldığı bir durum. Ak Parti hiç bilmediği bir yere sürükleniyor."
Yani?
Yani AKP seçmeni iktidardaki kavgayı gördü ve bundan rahatsız. Belki de Erdoğan'a tepki duymaya başladı.
AKP yöneticileri ve hükümet de muhtemelen Erdoğan'dan yoruldu.
Arınç geçen cumartesi günü Cumhurbaşkanı Erdoğan’a karşı önemli bir çıkış yaptı. Ve sonraki açıklamalarında tutumunu sürdürdü.
Dünkü konuşması genel olarak aynı çizgiyi sürdürdü. Gerçi “barış süreci”yle ilgili olarak oluşturulması tartışılan “izleme heyeti” konusunda, "giderilmesi gereken bilgilendirme eksiği"nden söz ederek önceki üslubunu yumuşattı ve bu konuda Erdoğan'ın istediği yolda değişiklikler olabileceği ya da uzlaşmaya gidecekleri yorumlarına kapı araladı.
Ama ne olursa olsun...
İlk kez AKP içindeki ciddi huzursuzluk ve hükümet ile Erdoğan arasındaki anlaşmazlık böylesine büyük puntolarla ortaya serilmiş oldu. Cin şişeden çıktı.
* * *
Bu sefer farklı.
Arınç-Erdoğan atışmasında kullanılan cümleler hiç hafif değil:
"Hükümet yetkilidir", "Hükümeti ve Başbakan'ı yıpratma, kendini de."
"Ben konu mankeni değilim."
"Ben hükümet üyesiyim. Bir başbakanım var. Davutoğlu'nu kamuoyunda yıpranmasına yol açabilecek her türlü tehlikeye karşı savunurum."
"Dert adamı söyletir. Meselesi koltuk olanlar bizi anlayamadı. Ucuz kahramanlık heveslileri bizi anlayamaz."
Ve daha başka "elektrikli" anlatımlar...
Arınç dünkü basın toplantısını bitirirken "İnşallah 8 Haziran'a kadar bu salonda defalarca buluşmak üzere" dedi. Bu "ilginç vedalaşma", “acaba Arınç görevden alınır mı” ya da kendi bahsettiği "iki ay daha çalışır emekli olurum" zamanlamasını gözden geçirip yakında istifa eder mi kuşkularını akla getirdi.
Arınç giderse kıyamet kopmaz tabii. Ama bu gidiş (veya “gönderme”) kısa süre içinde olursa, herhalde bu da ciddi bir tepki yaratacaktır. Evet, daha önce Abdülatif Şen'den Abdullah Gül'e kadar bir sürü "tasfiye" gerçekleştirilmişti. Ama böylesine bir kavga-gürültü ve iktidar sarsıntısı ortamında değil.
* * *

Gökçek olayı ise artık susturulamayacak ve üstü örtülemeyecek bir skandal.
Arınç'ın Gökçek'e yönelik iddiaları (yoksa "açıklamaları" mı yazsaydım) yenilir yutulur gibi değil. Yalnızca Gökçek'in"Cemaat'in kucağına oturduğunu" değil, "Ankara'yı parsel parsel sattığı" ve "zengin işadamlarına okul yaptırdı" suçlamalarını (yoksa “itiraf” mı yazsaydım) da dile getirdi Arınç.
Dahası da var.
Arınç ifşa edeceği yüz maddeden bahsediyor. "8 Haziran'da..."açıklama vaadinde bulunuyor.
Yolsuzluk ve suçlardan bahsediliyor ise neden 8 Haziran bekleniyor ki! Bu da yasalara karşı bir tutum değil mi!
Şimdi açıklamalı! Hemen!
Eğer öyleyse ve bu durum hükümetçe de biliniyorsa (dikkat edin, bunu söyleyen Başbakan Yardımcısı) neden başkentin yağmalanmasına izin veriliyor ve buna göz yumuluyor.
Arınç’ın kullandığı kelimeler arasında "haysiyetsizlik","terbiyesizlik", "havlamak", "kucağa oturmak" ve "tetikçi" gibi epeyce ağır ithamlar var.
Gökçek yapısındaki ve performansındaki bir kişinin bu olayı alevlendirmek için her şeyi yapacağı, olayın daha da büyüyeceği söylenebilir. Yukarıdan dur denmezse tabii. Dense bile bu, fırtınayı ortadan kaldırmaz, etkilerini sınırlar veya kısmen gizler.
Şurası ortada: Siyasetimizin kanalizasyon sistemi patlamış durumda. Kokular her tarafa yayıldı.
Göre göre, duya duya çürüyoruz. Başka bir kanalizasyon sistemi getirene kadar bu pisliğe katlanacağız.
* * *
Arınç'ın dünkü konuşmasında ilginç bir bölüm vardı:
"Benim adım Bülent Arınç. Söylediğim sözler ortadadır. Ben cam gibi bir adamım. Kimsenin adamı değilim. Kimsenin çantasını taşımadım. Ben siyasi hayatımın sonunda iki ay sonra başım dik alnım açık olarak gezeceğim. Hiçbir akçeli işte benim adım geçmez. Hesaplar yaparak bugünlere gelmiş değilim."
O zaman Arınç'a şunu sormalıyız:
Sayın Arınç, çevrenizde "cam gibi olmayan", "birilerinin adamı ve çanta taşıyıcısı olan", "hesaplar yaparak bugünlere gelmiş", "akçeli işlere girmiş" ve "alnı açık gezemeyecek" olanlar kimler? Açıklayın! 7 Haziran'dan sonra değil, şimdi açıklayın!
* * *
Bakalım iktidar içindeki karışıklık daha nelere yol açacak...
Bakalım muhalefet bu ortamdan yararlanıp Erdoğan’ın planlarının gerçekleştirilmesi ihtimalini sıfıra yaklaştırabilecek mi?
Bakalım kuruluşundan beri hep “muzaffer” rolünü oynayan AKP’nin birleştirdiği “koalisyon” nasıl bir değişim geçirecek?
Son günlerde yaşanılanlar şunu gösteriyor:
AKP'nin sıkıntıları, giderek bir iktidar bunalımına dönüşecek gibi.
Ve galiba AKP iktidarının 2023'ü, hatta 2071'i göreceğine inananların, her ihtimale karşı yanlarında soğuk su bulundurmalarında yarar var.
@AksayHakan
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Azerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı?
1.08.2025 - Bırakın ömür boyu otursunlar o koltuklarda
17.07.2025 - Zindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı
26.06.2025 - Rusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir
22.06.2025 - Putin’in İstanbul görüşmeleri önerisi ile İmamoğlu davasının ilgisi ne?
11.05.2025 - Savaşın 80. yıldönümünde herkes samimi bir cevap versin: Yetmedi mi?
10.05.2025 - Taksim Meydanı’yla konuştum dün
13.04.2025 - İyimserlik ve kötümserlik üzerine ya da altı ay sonra her şey bitecekse
29.03.2025 - CHP ve DEM operasyonları: Amaç Rusya usulü “sistem içi muhalefet” mi?
20.03.2025 - Trump’ın kafasındaki raflar: Çin, Avrupa, Ukrayna, Rusya, popülist sağ…
6.03.2025
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
















































yamali
yazınıza kesinlikle katılmıyorum. akıl tutulmasının nasıl bir şey olduğunu biliyorsunuzdur. bir kısım insanlar büyülenmiş gibi akıl tutulması yaşıyor sanırım. eğitimimizin hali harap, kelimize süreceğimiz ilacımız yok, bari yapamayacaklarının sözlerini vermeseler. sizinde yanlı değil yansız yazılar yazmanızı beklerim. bu şekilde yazmaya devam ettiğiniz sürece sizin yazılarınızı okumayacağım ve gazetenizi almayacağım.