Hakan AKSAY
“Rusya dış politikası” deyince son yıllarda akla ilk gelen, herhalde Moskova’nın Suriye başta olmak üzere Orta Doğu’da attığı akıllı ve kararlı adımlardır. Kremlin, hem ABD ve AB’nin zaaflarından yararlanmasını, hem de Türkiye, Suudi Arabistan, Katar, İsrail, Irak, Mısır gibi birbirinden çok farklı konumlardaki devletlerle işbirliği yapmasını becerebiliyor.
Ne var ki konu “yakın dostlara ve akrabalara” gelince işler epeyce karışıyor. Rusya’nın eski Sovyet coğrafyasının 14 ülkesiyle ilişkileri şu ya da bu düzeyde “sıkıntılı.” Hele bazılarıyla olağanüstü sorunlu.
Sovyetler Birliği’ne sonradan dâhil edilip onu erkenden terk eden üç Baltık cumhuriyeti (Letonya, Estonya, Litvanya) çoktan Batılı kurumlarda yerini almış durumda; Moskova’ya bakışları oldukça kuşkulu ve mesafeli.
Peki ya diğerleri?
Geriye kalan 11 ülkeden 9’u Bağımsız Devletler Topluluğu (BDT) denilen gevşek ittifak içinde.
Gürcistan BDT’den çoktan ayrıldı. Ukrayna ise kimilerince “kağıt üzerinde” BDT üyesi sayılsa da Topluluk’tan uzak duruyor. Başka türlüsünü düşünmek de zor zaten. Çünkü Ukrayna ile Rusya arasında şiddetli bir siyasi-askerî gerginlik var. Savaş tehlikesini de barındıran bir gerginlik. Hatta bazılarına göre iki devlet tarafından yürütelen vekalet savaşı Donbas ve Luhansk’ta yıllardır sürüyor.
Ruslar, Belaruslar ve Ukraynalılar birbirinin “yakın akrabası”. Bunların birbiriyle savaşmasının nasıl bir şey olduğunu anlamak için Türklerle Azeriler arasında savaş çıktığını bir düşünün! İnanılacak şey mi? Ama 2014’te Kırım’ı kendi topraklarına katan Rusya iktidarı ile “Kırım’ı mutlaka geri alacağız” diyen Ukrayna yönetimi arasındaki ilişkiler “düşmanca”. Sadece yönetimler arasında olsa yine iyi, sıradan milyonlar da bu düşmanlığın yoğun etkisi altında.
Evet, Ukrayna’da olup bitenlerde Batı’nın büyük etkisi var. Evet, işlerin bu hale gelmesinde faşist, ırkçı, milliyetçi Ukraynalılardan Yanukoviç gibi basiretsiz ve şaibeli politikacılara kadar bir dizi faktör önemli rol oynadı. Ama bütün bunlar, Rusya’nın eski Sovyet coğrafyasının ikinci büyük ülkesine karşı başarısız bir siyaset izlediği ve sonunda onu artık geri döndürülemeyecek bir şekilde kaybettiği gerçeğini değiştirebilir mi?

“2019’da komşularla sorunlar sürecek”
Rusya ile Gürcistan arasındaki savaşın üzerinden 10 yıldan biraz fazla zaman geçti. Tiflis’in hâlâ “yasal olarak” kendisine bağlı gördüğü Abhazya ve Güney Osetya, Rusya desteğiyle yaşayan “bağımsız” cumhuriyetler.
Evet, “Amerikan uşağı” Saakaşvili çoktan devrildi ve onun desteklediği Vaşadze 28 Kasım 2018’de ikinci turu düzenlenen başkanlık seçimlerini kazanamadı. Ama Moskova’nın “daha dengeli” gördüğü yeni lider Zurabişvili’nin, daha ilk açıklamasında “Rusya ile ilişkileri geliştirmek için girişimde bulunmayı düşünmüyorum. Önceliğimiz Batı ile yakınlaşmaktır” türü cümlelerin yer aldığını bir kenara yazalım.
Gelelim Rusya’nın “en yakın dostu ve akrabası” Belarus’a. Son dönemde ilginç bir şey yaşanıyor. Her yılın sonuna doğru Minsk ile Moskova arasında gerilimli açıklamalar yapılıyor, neredeyse çeyrek yüzyıldır Belarus’un Devlet Başkanı olan Lukaşenko, artık Batı ile flört ediyor. Bu arada Rusya ile ekonomik konularda hararetli pazarlıklar yapılıyor. Sonuçta sen sağ, ben selamet! Peki, bu ne derece sağlam bir dostluk?
Bu günlerde Rusya ile Belarus’un arası yine soğuk. Putin ile Lukaşenko bir hafta içinde saatler süren iki görüşme yaptılar ama herhangi bir doyurucu açıklama duymadık. Kimine göre “pazarlık bitmek üzere”, kimine göre “kavga iyice büyüdü”; bazıları da “Kremlin yakında Belarus’u Rusya Federasyonu’na katılmaya ikna edecek” diyor. Hem böylece 2024’te son görev süresi de dolacak olan Putin’in kurulacak “birleşik” devlette yeniden lider seçilmesinin önü açılacak. Gerçi dün Belarus Başkanı bir kez daha “Asla!” dedi ama tartışmalar ve kuşkular bitmedi.
İki gün önceki Kommersant gazetesinin manşeti “Rusya 2019’da yakın komşularıyla ilişkilerini nasıl düzenleyecek?” idi.
Eski Sovyet coğrafyasının Rusya açısından sürekli bir sorun kaynağı olduğunu yazan gazete, 2018’de en çok Ermenistan, Belarus, Gürcistan, Moldova ve Ukrayna ile sıkıntı yaşandığını vurguladı. Moskova’nın Minsk’le müttefik, Kiev’le açık karşıt konumunda olduğunun altını çizen Kommersant, bu yıl da söz konusu beş ülke ile Rusya arasında yeni skandallar yaşanacağının garantili olduğunu iddia etti.
Gazetenin öne çıkardığı konu yeni Ermeni lider Paşinyan’dı. Bu genç yönetici, Ermenistan’da SSCB sonrası yaşananları tekrardan ele almaya, yolsuzluk ve hukuksuzlukları bitirmeye niyetli olduğunu tekrarlıyor. Ama sadece sözle değil, bir dizi pratik adımla. Bu adımlar arasında Moskova’nın dostu eski lider Koçaryan’ın tutuklanması da, Rusya ve Ermenistan da dâhil altı devletin üyesi olduğu Kolektif Güvenlik Örgütü’nün başındaki General Haçaturov’un Moskova’nın tepkisine rağmen görevden alınması da vardı.
Ermenistan’ın dış politikada nereye gideceğini net olarak öngörmek kolay değil. Ama Rusya açısından artık “çantada keklik olmadığı” çok net.
Başka?
Moldova’da siyasi gerginlikler giderek büyüyor. Rusya yanlıları ve karşıtları birkaç yıl önce Ukrayna’da olduğu gibi neredeyse yarı yarıya...
BDT’de gözlemcilikle yetinerek durumu idare etmeye çalışan Türkmenistan’la Rusya arasında gaz alışverişinde büyük sorunlar yaşanıyor.
Azerbaycan’la ilişkiler Karabağ başta olmak üzere bir dizi sorunun gölgesinde. Kırgızistan ve Özbekistan’la da iniş çıkışlar yaşanıyor. Hatta büyük ölçüde Rusya’nın desteğiyle ayakta duran Tacik lider Rahmon bile kolay öngörülemiyor artık.
BDT’nin Rusya’dan sonra ikinci etkili devleti olan Kazakistan bile artık eskisi kadar Moskova’ya yakın değil. 27 yıldır bu ülkenin başındaki Nazarbayev hem Batı ve Çin’le işbirliğine hem de “Türki” yapılanmalara Kremlin’i tedirgin edecek kadar ilgi gösteriyor.
‘Siyasi bağlılık’ karşılığı ekonomik destek
Sonuç?
“Suriye’nin aslanı” Rusya, (dünkü) “kardeşleri” ile aynı ölçüde başarılı olmaktan uzak.
Bunun birçok nedeni olsa gerek. Ama “güç üzerinden diyalog kurma” başta olmak üzere çok eskilerden gelen alışkanlıklar herhalde çok ciddi bir engel.
“Ağabey” durumunda olan bazen sopa sallıyor, çoğu kez de “kesenin ağzını açarak” durumu idare ediyor. “Küçük kardeşler” (ya da çoğu, örneğin, “en yakın akraba” olan Belarus) ekonomik olarak avantaj elde etme ve siyasi-askerî olarak “ağabeyi kızdırmama” eğiliminde.
Ağabey de en başta kendisine saygıda kusur edilmemesini istiyor zaten.
Yani küçükler korunma içgüdüsü ve para kaygısıyla hareket ederken “büyüğün derdi” genellikle akrabaların kendisine duymasını beklediği “siyasi bağlılık”.
Ne diyelim, zor iş!..
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları






























































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.08.2025
17.07.2025
26.06.2025
22.06.2025
11.05.2025
10.05.2025
13.04.2025
29.03.2025
20.03.2025
6.03.2025