Halil BERKTAY
[14 Mart 2016] Boşuna dememişler: Hafıza-yı beşer nisyan ile malûldür. Hep unutuyoruz, ama bazı alanlarda unutmak daha kolay oluyor. Tarih ve siyaset buna en iyi örnek. Nesilden nesile komprime formüllerle aktarılabilecek sert bir teorik çekirdekten yoksunlar. Herşey deskriptif; uzun uzadıya, bütün detaylarıyla anlatmak gerekiyor. Çoğunluk açısından, kalıcı bir hafıza teşekkül etmiyor bu yüzden. İroniktir; insanlığın hatırlamaya en çok muhtaç olduğu iki alanda, her kuşak neredeyse sıfırdan başlayıp Amerika’yı yeniden keşfetmeye kalkıyor. Söylediğinizde de kös dinliyor; koskoca evrende en muazzam gerçeklik kendi özel tepkileriymiş gibi, sarsılmaz bir epistemolojik özgüvenle bildiklerini okuyorlar. Sonuçta, olabilecek bütün hatâlar tekrarlanıyor. Auden’ın sözleriyle, bir noktada ulaştığımız aydınlanmayı yitirirsek, alışkanlık yaratan acılara, kedere, kötü yönetime, hepsine yeniden katlanmamız gerekiyor (The enlightenment driven away, / The habit-forming pain, / Mismanagement and grief: / We must suffer them all again.)
Bari bugünkü demokrasi koalisyonu için böyle olmasın istedim, bir yerde. Son zamanlarda AK Parti içi ve çevresinde başgösteren toleranssızlığa, hırçınlığa, kraldan fazla kralcılığın yol açtığı yersiz ve gereksiz kutuplaşmalara, bir zamanlar Marksizmin teorileştirdiği bazı siyaset kavramları açısından yaklaşmayı; derdimi bir de öyle anlatmayı denedim (30 Ocak 2016: “Çizgi” nedir? “Dar” ve “geniş” çizgiler neye yarar?; 6 Şubat: Aydınlar ve dar çizgiciler). Oradan, solun (sanki bu dersler mevcut değilmişçesine) yaşadığı kendi trajedisine geçtim. Politika ne kadar amansızlaşabilir; her türlü arkadaşlık, dostluk, ahde vefa, iktidar hırsları içinde nasıl yokolup gider; hattâ tarihsel gerçekliğin görsel kanıtlarının üzerinde dahi nasıl tepinilir -- geçmişe uzunca bir parantez açıp, bunları Stalin ve dönemi üzerinden örneklemeye çalıştım (9 Şubat: Hazır, lâf resimden, “çizgi”lerden ve Stalincilerden açılmışken (1); 11 Şubat: (2) Resimler, “çizgi”ler, kaybolan siyasî komiserler; 14 Şubat: (3) Önce beştiler; derken dört, sonra üç, iki ve bir kaldı). Derken, ben lâfı böyle uzattıkça hep olur ya, gene araya başka şeyler girdi. Tosun’u kaybettik; bir süre başka şey düşünemez oldum. Sonra Dündar-Gül olayıyla aşağı yukarı aynı konuya başka bir noktadan geri döndüm (1 Mart: Anayasa Mahkemesi ve Cumhurbaşkanı Erdoğan). Dar çizgici eleştirisizliğin eleştirisine oradan devam ettim: Üç önemli yazının düşündürdükleri (4-5 Mart); Savunulamaz olanı savunmaya kalkmamak (6 Mart); Antagonistleşmemek, fraksiyonlaşmamak (11 Mart). Benim kafamda bu dokuz makale bir bütün. Şimdi son bir yazıyla hem Stalin özel parantezini, hem dizinin tamamını kapatmak istiyorum.
Sovyetler Birliği’nden şimdiye kadar verdiğim tahrifat örnekleri, daha çok, belirli olayların içinde yer almış olan insanların, daha sonra gözden düştükleri, hattâ tasfiye ve idam edildiklerinde, fotoğrafların rötuşlanması yoluyla hiç orada değilmişler gibi gösterilmesiyle ilgiliydi. Evet, en çok kullanılan çarpıtma yöntemi bu; ama madalyonun diğer yüzünde, bir de başka bazılarının, daha doğrusu sadece Stalin’in, aslında içinde olmadığı olay ve ortamlarda varmış gibi gösterilmesi yer alıyor. Bu da ister istemez fotoğraflar değil tablolar aracılığıyla yapılabiliyor.
Yukarıdaki resme dikkatle bakınız. 1917 Şubat Devrimi’nin ardından, Lenin yıllardır sığınmış olduğu İsviçre’den (Alman genelkurmayının tahsis ettiği bir “mühürlü tren”le) apar topar Rusya’ya dönmüştü. Daha sonra Ekim Devrimi’nde oynadığı “olmazsa olmaz” rol düşünülürse, iki ayrı takvime göre 3 veya 16 Nisan 1917’de Petrograd’ın Finlandiya İstasyonu’na varması gerçekten kritik bir adımdır. Nitekim Stefan Zweig bu yolculuğuİnsanlık Tarihinde Yıldızın Parladığı Anlar arasına alır; Edmund Wilson’ın (Türkçeye Can Yücel tarafından Lenin Petrogırad’da diye çevrilen) ünlü To the Finland Station (1940) kitabının orijinal başlığı da, Fransız Devrimiyle başlayan bir düşünce ve eylem serüveninin gelip dayandığı bu noktanın önemini yansıtır. Peki, yanında kim vardı Lenin’in, Zürich’ten çıktığı sekiz günlük yolculukta? Sadece Bolşevikler değil, diğer devrimci grup ve örgütlerden de, kadın ve çocuklar dahil toplam 35 sürgün. Kimler bekliyordu Lenin’i, eskiden çarlara mahsus olan özel yolcu salonunda? Petrograd Sovyeti’nin, Çkeidze ve Suhanov gibi Menşeviklerin de içinde, hattâ başında yer aldığı Başkanlık Divanı (Prezidyumu). Stalin var mıydı aralarında? Hayır, yoktu, çünkü Prezidyum’da yer almıyordu. Suhanov’a göre 1917’de “gri bir gölge” gibiydi Stalin, “bir görünüp bir kaybolan ve arkasında hiç iz bırakmayan.” Buna rağmen, Mikhail Sokolov’un yirmi yıl sonra yaptığı yukarıdaki tabloda (bkz David King, The Commissar Vanishes, 34-35), vagonun merdivenlerinden kalabalığı şapkasıyla selâmlayarak inen Lenin’in hemen arkasında, bıyığı ve kasketiyle “tipik” bir Stalin duruyor.
Can Kozanoğlu’nun Cilâlı İmaj Devri ve Nurdan Gürbilek’in Vitrinde Yaşamak başlıklı çalışmaları 1992’de peşpeşe yayınlandığında, dikkat çekici şeyler söylüyorlardı 80’ler ve 90’lar Türkiye’sine dair. Fakat bu “vitrin” veya “cilâlı imaj” meselesi, sadece postmodern günümüzü anlatan bir metafor değilmiş meğer; 1937’de artık bütün rakiplerini ezmiş ve yoketmiş bulunan
bir Büyük Liderin imajının geçmişe doğru cilâlanıp o “gri gölge” halinden kurtarılmasını da içerebilirmiş. Aynı manipülasyon, yukarıdaki iki görselde çok daha belirgin bir dalkavukluğa ulaşıyor. Her ikisinin ortak özelliği, Stalin’in sadece “hep Lenin’in yanında” değil, neredeyse Lenin’den de daha önemli, merkezî ve duruma hâkimmiş gibi gösterilmesi. Soldaki, Yevgeny Kibrik’in 1947 tarihli bir karakalem çalışması. Başlığı Lenin’in 24 Ekim gecesi Smolny’ye gelişi. Petrograd’daki Smolny Enstitüsü, Bolşeviklerin Ekim Devrimi’ndeki karargâhıydı. Askerî Devrim Komitesi’nin başkanı da Troçki’ydi ve ayaklanmayı Smolny’den planlayıp yönetmişti. Stalin ise Smolny’de hiç yoktu o sırada. Oysa Kibrik’in eskizinde, (Komintern ajanı Ramon Mercader tarafından 1940’ta Meksika’da öldürülen) merdivenlerden çıkmakta olan Lenin’in yanıbaşında Troçki değil, çok ama çok yakışıklı, pırıl pırıl bir Stalin var. Besbelli ki Lenin, bu (güya) en önemli yoldaşına olağanüstü bir yakınlık gösteriyor; sol elini omuzuna koymuş, görüş ve talimatlarını hararetle (başkasına değil) ona anlatıyor (David King, s. 36). Sağdaki resim ise Pyotr Staronosov’un 1936’da yaptığı bir gravür (David King, s. 37). İç Savaş döneminden bir sahne; mütehakkim bir Stalin, duvar haritasının önünde durmuş, Lenin’e cepheler hakkında bilgi veriyor. Stalin kendinden çok emin; Lenin ise duruma biraz yabancı gibi, neredeyse dışarıdan ve bu işlerden anlamazmışçasına bakıp dinliyor. Oysa bir kere daha, Stalin İç Savaşın yüksek komutanlığında yer almıyordu bile. Kızıl Orduları örgütleyip yöneten, Troçki’ydi. Ama tabii “sosyalist gerçekçilik” diye bilinen yalancılık sanatı, bize bir kere daha “olanı değil olması gerekeni” sunuyor.
Resmî endoktrinasyon işte böyle; şimdi gelelim halk üzerindeki, sıradan Sovyet vatandaşları üzerindeki etkisine. Bence asıl facia, en derin dehşet burada yatıyor. Bunun adıkorku; devrim uğruna “olacak o kadar” korkusu, “kurunun yanında yaş da yanar” korkusu, bir “yanlış anlama”ya veya “kaza kurşunu”na kurban gitme korkusu. Bu da en çok, her tasfiyede, iktidar hiyerarşisinin her değişiminde, insanların kendi ellerindeki resmîyayınlara, bir önceki dönemde doğrudan doğruya partinin ve devletin çıkarmış olduğu kitap ve fotoğraf albümlerine, ya da ellerindeki gazete kolleksiyonlarına neler yapabildiklerine yansıyor. NKVD mahzenlerinde şöyle bir konuşma düşünün: “İvan İvanoviç, eviniz arandığında ele geçirdiğimiz şu Rykov, Troçki, Zinovyev, Kamenev resimlerini nasıl açıklayacaksınız bakalım? Çok mu seviyorsunuz bu kişileri? Anti-Sovyet faaliyet içinde olduğu kesinlikle ispatlanmış bu karşı-devrimcilerin fotoğraflarını bulundurmak, sizin de Stalin Yoldaşa karşı onlarla aynı komplolar içinde yer aldığınızı ispatlamıyor mu?”
İş bu noktaya gelmişse, söz konusu resimlerin ilgili “hain”ler henüz Sovyet yönetimin en üst katlarında yer alırken, parti kongreleri gibi alenî kamusal törenlerde çekilmiş olduğunu belirtmek sizi kurtarmayabilir. En iyisi, Yagoda, Yezhov, Serov, Blokhin ve diğerleri gibi, adları dahi Voldemort misali dudak uçuklatan sorgucuların böyle sıkıştırmalarına hiç muhatap olmamak için önleminizi baştan alıp Haccın “şeytan taşlama” amelini sürekli yerine getirmek; sırasıyla Ovla, Vusta ve Akabe’ye (küçük - orta - büyük şeytanlara) mertebelerinin gerektirdiği kadar çakıl savururcasına, açığa çıkmış “Sovyet rejimi düşmanları”na nefretinizi göstermek için, sağda solda ne kadar resimleri varsa hepsine saldırmak, çakı veya makasla kesip çıkarmak, yırtmak, gözlerini oymak, ya da çini mürekkebiyle boyayıp tanınmaz kılmak. Yukarıdaki üç fotoğrafa dikkatle bakınız; solda sağa Leon Troçki (David King, s. 1), Grigory Zinovyev (s. 3), Lev Kamenev (s. 143). Hepsi, dönemin ailelerince muhafaza edilmiş albümlerdeki “hain” resimlerinin voodooinançlarındaki empatik “iğne batırma” egzersizlerini andıran ne gibi hayalî “işkence”lere maruz bırakıldığını yansıtıyor. Okullarda bu tür toplu âyinler düzenleniyordu, diye anlatıyor David King (s. 10): küçücük çocuklar dahi âlet ediliyordu böyle işlere; yanyana sıralarında oturuyor, neşe içinde parmaklarını mürekkep hokkalarına batırıp, evlerinden getirdikleri kitaplardaki “rejim düşmanları”nın yüzlerini boyuyor; partiye ve Stalin’e bağlılıklarını sergilemede birbirleriyle yarışıyordu. Tozlu bir rafta unutulup kalmış bir gazete nüshası bile, “yanlış” fotoğrafı içeriyorsa çok tehlikeli
olabilirdi hane halkı için. Yukarıdaki fotoğrafı 14 Şubat’taki yazımın başlık resmi olarak kullanmış ve satranç oynayan iki kişiden soldaki Kalinin de, sağda, eli sigaralı olan kim acaba diye sormuştum (bkz (3) Önce beştiler; derken dört, sonra üç, iki ve bir kaldı). Cevabı Aleksey Rykov. Tarih, Ocak 1927. Mekân (sıkı durun) Eski Bolşevikler Derneği. Fotoğrafçı Boris İgnatoviç. Yayınlandığı yer, Leningrad’da çıkan Krasnaya Niva dergisi (Kızıl Tarla). Lenin’den müdevver Yeni Ekonomik Politika’nın (NEP) geçerli olduğu 1920’ler boyunca Rykov sürekli yükselişte; önce başbakan yardımcısı, sonra başbakan. Troçki’ye ve “Sol Muhalefet”e karşı Stalin, Buharin ve Tomsky ile elele. Ama sonra Stalin’in partinin “Sağ”ını hedef almaya başlaması, Rykov’un da sonu demek. 1931’den itibaren, siyaset sahnesinde nâmevcut. 1937’de Buharin’le birlikte tutuklanacak; işkencelerle sorgulanacak; 15 Mart 1938’de zindanda başından vurularak idam edilecek.Krasnaya Niva’nın resimde gördüğünüz Ocak 1927 nüshasının sahibi, bütün bunlardan sonra kendini emniyete almak istemiş anlaşılan. Rykov’un yüzünü de oymuş fotoğrafta; resim altı yazısındaki ismini de kesip çıkarmış (David King, s. 135). “Her dönemin adamı” Kalinin bu “elişi” hünerini görmüş müdür acaba? Görseydi biraz olsun sızlar mıydı vicdanı? Ben bir hayaletle mi oynamıştım diye geçer miydi aklından?
Orasından burasından tasvir ettiğim bu cehennem ateşinde, yeri geldiğinde zebanilerin kendileri de yanıyor, tasfiyeciler de gün oluyor tasfiye ediliyor tabii. Stalin özellikle NKVD’nin başına getirdiği yetkili katiller konusunda çok dikkatli. Bu adamlar işlerini bitirdiklerinde, çok şey bildikleri için işlerinin hem de sessizce bitirilmesi gerekiyor. İçişleri Halk Komiseriği ve NKVD direktörlüğünde Genrih Yagoda’yı (1934-36) Nikolay Yezhov (1936-38), onu da Lavrenti Beria izliyor. Stalin, Kamenev ve Zinovyev’leri Yagoda’ya; Yagoda’yı Yezhov’a, Yezhov’u da Beria’ya tasfiye ettiriyor (ve öldürtüyor). Terörün en kanlısı Yezhov döneminde. Öyle ki halk Yezhovçina (Yezhov fenomeni) diyor. O sıralar Yezhov, Stalin’in en yakını, can yoldaşı. En tepede, iki başlık resminden soldaki, Yezhov gücünün doruğundayken çekilmiş. Soldan sağa Voroşilov, Molotov, Stalin ve Yezhov. Sağdaki, 1938 sonrası versiyonu. 10 Nisan 1939’da tutuklanıp 4 Şubat 1940’da kendi yaptırttığı gizli bir NKVD bodrumunda öldürülen Yezhov, bu resimle bir “nâmevcut”a, “yoklukla malûl” birine dönüşüyor.
Fakat bu öyküler zincirinin bence en korkunç, en vahşi boyutu, herhangi bir nedenle parti devletine ters düşen eşlerin, akrabaların veya arkadaşların (ne kadar masum olurlarsa olsunlar) özel resimlerinin, vesikalık resimleri veya aile fotoğraflarının, doğrudan doğruya karı ve kocaları, kız veya erkek kardeşleri, amca veya teyzeleri, yeğenleri, sevgilileri ya da hattâ tesadüfî tanıdıklarınca tahrip edilmesi (David King, s. 10). “Ne, kimmiş o öyle? Tanımıyorum. Hiçbir ilişkim olmadı.” Richard Overy’nin The Dictators. Hitler’s Germany and Stalin’s Russia (2004; Diktatörler. Hitler Almanyası ve Stalin Rusyası) kitabının The Moral Universe of Dictatorship (Diktatörlüğün Manevî Evreni) başlıklı 7. bölümü de çok önemli bu açıdan. Korku ve ikiyüzlülük, korku ve korkunun yalanı, böyle böyle Sovyet toplumunun kılcal damarlarına yürüyor, en küçük hücrelerine siniyor. Bireysel düzeyde ahlâk diye bir şey bırakmıyor.
Eh, sonunda bitirdim bu mide bulandırıcı, ama üzerinde düşünülmesi gereken tarihsel gezintiyi. Sanki çağımız çok mu ahlâklı? Korkarım buradan PKK terörüne, açık-örtük destekçilerine, gizli gizli sevinenlerine, el oğuşturanlarına… ve neler yapılabileceğine dönüyorum.
Yazarlar
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
-
Merve Şebnem OruçSürreel bir devrim: Gezi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Metehan DemirMoskovanın samimiyet testi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Tayfun AtayGoebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!" 18.02.2020 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.03.2025
8.03.2025
8.03.2025
6.03.2025
10.02.2025
29.01.2025
25.01.2025
16.01.2025
24.12.2024
20.11.2024