Hasan Bülent KAHRAMAN
Geçen hafta uzak bir köydeydim. Issız ve kapalıydı. Kar yağıyordu. Uzaktan gelen boğuk köpek havlamaları dışında kozasındaki bir böcek kadar dünyadan kopuktu. Kar insanı içine dönmeye çağırıyordu.
Bu hafta sonu İstanbul'a kar yağdı. Köydeki kar ağır, sessiz, vakur bir edayla iniyordu üstümüze. İstanbul'un karı büyük uğultularla esen, hırçın, hoyrat, asabi bir rüzgârın esiriydi. Karı değil rüzgârı izledim.
Köydeki kar bütün yılgınlıkların üstünü örten bir merhametti. İstanbul'daki kar başlangıçta bir yılgınlık nedeniydi. Zaman geçti.
Hafta sonunun yumuşaklığına eriştik. Derken akşam oldu. Sonra gece geldi. Kar gecenin üstüne yağdı.
Turuncu ışık döken sokak lambasının aydınlığında, bütün sesler çekildikten, rüzgâr dindikten sonra pencerelerini açanlar, sokağa çıkanlar gökten yağan sessizliği dinleyebildi. Karın sessizlik halinde üstümüze inen uzak, durgun ve dingin gürültüsünü duydu içini dinleyen insanlar.
Birikmiş dergilere, kitaplara bakmaktan başka çare yok.
İki başlık gözüme çarpıyor. New Statesman büyük manşetini çekmiş: 'Bölünmüş Britanya.' Fransız L'obs'un başlığı daha telaşlı: 'Fransa 'Frexit' yapacak mı?' Yani, Fransa da, İngiltere'den sonra AB'den çıkacak mı?
Bunlarla meşgulken zihnim Foreign Affairs müthiş provokatif bir uyarıyla geliyor:
'Amerikan istisnacılığı yerine Trump 'huzursuz milliyetçilği' (insecure nationalism) önerdi. Amerika'yı küresel bir mağdur (global victim) olarak sunuyor.'
Aman Allahım. 21. yüzyılın ilk çeyreğini henüz doldurmamışken, henüz iki on yılınıtamamlamamışken üç dünya devinden gelen üç böylesi haber.
Tanzimat aydınları Avrupa ülkelerine sürgün gittiler. Elbette etraflarına baktılar, görebildiklerini gördüler. Ama kafalarında Türkiye vardı. Jön Türkler Avrupa'da yaşadılar. Bütün zamanlarını Türkiye düşünerek, yazıp çizerek geçirdiler. 1970'lerde Avrupa'ya gidenleri tanıdım. Meseleleri Türkiye idi.
Sonra kendi kuşağım gitti. Hepimiz Türkiye ile yaşadık dünyanın öteki ucunda bile.
Bugün de öyle: Türkiye'yle yaşıyoruz. Türkiye yiyip içiyoruz. Dünyada yaşananlara gözümüz kapalı değil elbette. Ama hiç değilse cereyan eden tüm hadisatı kendimiz açısından yorumluyor, yoğuruyoruz. Bazen de 'Türkiye telaşı' dediğim heyecanla göremeyebiliyoruz yaşananları.
Ve zorlu Türkiye günlerinden geçiyoruz. Yaralı, kanayan bir Türkiye var. Onu onarmaya, sağaltmaya çalışıyoruz. Dikkatimiz kendimize dönük. Bütün bunlar nasıl oldu diye düşünürken çare de arıyoruz.
Fakat bir gerçeği bugün galiba tüm önceki zamanlardan daha iyi biliyoruz: ne Türkiye ne de dünyanın bir başka ülkesi artık tek başınadır, yalnızdır, soyuttur. Hayır, küreselleşme artık bir dönem adı, hamlesi, hareketi olmaktan çıktı. Küreselleşme artık dünyanın varoluş biçimi. Türkiye de dünyanın geride kalan kısmına hatta istemediği kadar bağlı.
Türkiye'nin geleceği elbette Türkiye'de biçimlenecek. Ama o gelecek ancak dünyadayaşananlarla birlikte ele alındığında anlamını bulabilecek. Bu gerçek şimdi her zamankinden daha fazla bir anlam, işlev ve ağırlık taşıyor.
Bahsettiğim şu üç olgu Türkiye'nin geleceğini tayin ediyor. Ve bu üç olgu öyle, EceAyhan'ın öğrettiği tabirle 'yort, savul' diyeceğimiz türden değil. Hele ortaya getirdiğim şu denklemde Rusya'nın bulunmadığını hatırlarsak ve onun her işin içinde olduğunu düşünürsek işin kapsamı daha iyi anlaşılabilir.
İşin özeti, yeniden kurulan, bütün bilinen denklemlerin kökünden değiştiği bir dünyadayız.
Kar yağıyor dünyaya...
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
13.05.2025
5.05.2025
6.03.2025
26.02.2025
13.02.2025
6.01.2025
18.11.2024
31.10.2024
23.10.2024
8.10.2024