Hasan CEMAL
Bir başbakan olarak inandırıcılığını bir kere kaybettin mi yeniden bulman çok güç! Erdoğan’ın inandırıcılığı konusunda da 17 Aralık ikinci dönüm noktası oldu. Bir yandan yayın yasakları getirilir, akademisyenlerin basına konuşmasına sınırlar koyulurken, diğer yandan demokrasi paketi denmesinin herhangi bir inandırıcılığı olabilir mi?
Erdoğan, yargıyı yürütmeye tabi kılarak, muhalefeti, interneti, son olarak üniversiteyi de susturmaya çalışarak tek adamlık yolunda mesafe alıyor. Buna demokrasi ve hukuktan yana olan herkesin dur demesi lazım. Ama nasıl? Elbette demokratik yoldan, elbette seçim sandığında... Bu noktaları özellikle vurguluyorum çünkü tedirginim. Neden mi?..
Erdoğan’la inandırıcılık sözcüklerini yan yana getirmenin artık bir inandırıcılığı kalmadı.
Evet, öyle.
Merkez Bankası’nın bağımsız olduğunu söylüyor.
İnanan var mı?
Sanmıyorum.
Dolar almış başını giderken, iyi niyetli uyarıları dinlemedi, faiz artışını engelledi.
Sonuç?
Dolar daha beter yükseldi, borsa tepetaklak gitti.
‘Piyasanın sopa’sı inip kalkmaya başlayınca, gecikmeli olarak faizlerin arttırılmasına mecburen rıza gösterdi.
Ama inandırıcı olamadı.
Dolar bir ara düşer gibi oldu, sonra tekrar başını kaldırdı. Borsa toparlanır gibi oldu, tekrar düştü.
İnandırıcılık böyle bir şey.
Bir siyaset adamı, hele bir başbakan olarak, inandırıcılığını bir kere kaybettin mi, yeniden bulman çok ama çok güç oluyor.
Artık Erdoğan ne dese olmuyor
Tayyip Erdoğan’ın inandırıcılığı konusunda Gezi gibi 17 Aralık da bir dönüm noktası oldu.
17 Aralık için Erdoğan darbe teşebbüsü diyor ama inandırıcı olamıyor.
Metropoll’ün son kamuoyu araştırmasında bir soru şöyle:
“Hükümetin yolsuzluk iddialarının üzerini kapatmaya çalıştığını düşünüyor musunuz?”
Yüzde 59.7: Evet.
Soru:
“17 Aralık yolsuzluk operasyonlarında iddia edilen bazı bakan ve yakınlarının yolsuzluğa karıştıkları iddialarının doğru olduğunu düşünüyor musunuz?”
Yüzde 70.1: Evet.
17 Aralık sonrası, yürütmenin yargıyı nasıl adım adım teslim almaya başladığı konusunda o kadar çok örnek var ki.
17 Aralık rüşvet ve yolsuzluk soruşturmasını yürüten savcılar iki gün önce görevden alındılar.
Daha önce soruşturmanın başındaki polislere el çektirilmişti.
Bazı polisler de savcıların rüşvet ve yolsuzluklara ilişkin operasyon talimatlarını yerine getirmemişlerdi.
İkinci operasyon da ‘emin eller’e teslim edildi.
Emniyet teşkilatında binlerce polisin görevinden edildiği, cumhuriyet tarihinde eşine ender rastlanan insafsız bir ‘kıyım’ın bir süredir yargının kapısını da çaldığı malum...
Peki, bütün bunlar yaşanırken, yürütme birçok bakımdan yargıyı tahakkümü altına alırken,HSYK konusunda Erdoğan’ın şimdilik frene basar gibi yapmasının herhangi bir inandırıcılığı var mı?
Sanmıyorum.
Aslında ayrıntıya girmek gerekmiyor.
Çünkü her şey kamuoyunun önünde.
Artık Erdoğan ne dese olmuyor.
Çünkü bir başbakan olarak inandırıcılığını kaybetmiş durumda.
Faizlere taş koysa da, koymasa da...
Darbe diye bas bas bağırsa da...
Yolsuzluk ve rüşvet yok diye ortalığı inletse de...
Yargı bağımsızdır dese de...
Demokrasi paketi sözü verse de...
Ne olacak ki?..
Kim inanacak?..
Akademisyenlere kısıtlama, tapelere yasak
Medyayı dikensiz gül bahçesine çevirmek için her şeyi yapıyor.
Yayın yasakları da devrede.
Korkunç tapeler ortalıkta dolaşıyor ama yayımlanamıyor.
Yayımlanmamaları da yeterli görülmüyor, ortalıkta daha fazla dolaşmasınlar diye internet özgürlüğünü tümüyle budama tasarısı gündeme getiriliyor.
Bu arada üniversite düzeni, 12 Eylül’den de geriye götürülmek isteniyor.
Bir başka deyişle:
Zaten suskun üniversiteler tam anlamıyla susturulmak isteniyor.
YÖK, bu yakınlarda 1982’de askeri yönetim döneminde çıkarılan disiplin yönetmeliğinde değişiklik yapmış. Buna göre, eğer öğretim görevlileri, bilimsel tartışma dışında kalan resmi konularda, yetkili olmadıkları hallerde yazılı ve görsel basına demeç verirlerse kınama cezasıalacaklarmış…
Akıl alır gibi değil.
Vazo kırıldı
Bunlar yaşanırken, Tayyip Erdoğan demokrasi paketi dese ne olacak, demese ne olacak?
Evet, kim inanacak?
Vazo kırıldı bir kere.
Yeniden yapıştırmak imkansız.
İnandırıcılığın, güvenilirliğin geri gelmesi artık çok uzak bir ihtimal.
İçte ve dışta, siyasal ve ekonomik odaklarda Başbakan Erdoğan’ın inanılırlığı ölümcül bir darbe yemiş, güvenilirliği neredeyse sıfırlanmıştır.
30 Mart’ın da bu durumu değiştirebileceğini sanmıyorum.
Yerel seçimler önemsiz mi?
Değil tabii.
Tayyip Erdoğan yüzde 40 oy oranının üstünde de kalsa, altına da inse bir konu değişmeyecek:
Alternatif meselesi...
Bu sorun çözülmeden Türkiye’nin önü açılmayacak.
Tedirginim…
Öyle anlaşılıyor ki, Tayyip Erdoğan da iktidarda kalmak için her yolu deneyecek.
Denemeye çoktan başladı bile.
İktidarı kendi tekeline alarak, yargıyı yürütmeye tabi kılarak, muhalefeti susturmaya çalışaraktek adamlık yolunda mesafe aldıkça alıyor.
Buna dur demek lazım.
Demokrasi ve hukuktan yana olan herkesin dur demesi lazım.
Ama nasıl?
Elbette demokratik yoldan...
Elbette seçim sandığında...
Elbette sandıkta halkın oyuyla...
Bu noktaları özellikle vurguluyorum.
Çünkü tedirginim.
Başka yolları, ‘çıkmaz yol’lar olsalar da, denemek isteyenler bu memlekette yine çıkabilir mi sorusu kafamı bazen kemirmiyor değil.
“Erdoğan’a alternatif meselesi”nin 30 Mart sonrasında da büyük önem taşımaya devam edeceğini düşünüyorum, bu yüzden de tedirginim.
Bu memlekette demokrasi ve hukukun üstünlüğünü içtenlikle görmek isteyenler, alternatif meselesi üstünde durmak zorundalar.
Şu da unutulmasın:
Bu sorun, yalnız muhalefet kanadının değil, iktidar kanadının da, yani AK Parti’nin de sorunudur ve 30 Mart sonrasında da olmaya devam edecektir.
Twitter: @HSNCML
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.03.2025
28.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
28.11.2024
12.11.2024
24.10.2024
27.08.2024
20.04.2024
9.04.2024