Hilâl KAPLAN
Emekli Genelkurmay Başkanı tutuklanmışken, eski Cumhurbaşkanı bile yargı karşısına çıkarılacakken "Niye MİT Müsteşarı Hakan Fidan ve emekli MİT görevlilerinin yargılanma ihtimaline bu kadar ses çıkarılıyor?" deniyor.
İlk bakışta haklı bir soru. İrdelenmeye değer. Biz de öyle yapalım.
Emekli Orgeneral İlker Başbuğ neden yargılanacak? Seçilmiş hükümeti yıpratmak amacıyla kurulan kara propaganda sitelerine onay vermek ve hükümeti darbeyle ortadan kaldırmaya teşebbüs etmek suçundan... Hatta savcılığın talep ettiği gibi "İrticayla Mücadele Eylem Planı" davasına dahil edilirse en az ilki kadar vahim darbe teşebbüslerinden ötürü de hakim karşısında hesap vermek zorunda kalacak.
Eski Cumhurbaşkanı Evren'in de benzer şekilde darbe suçundan ötürü 4 Nisan'da sanık sandalyesine oturması bekleniyor. Yani söz konusu iki kişi de hükümeti "cebren ve hile ile" devirmekten veya devirmeye teşebbüs etmekten hesap verecekler.
Peki, MİT Müsteşarı Hakan Fidan ile eski MİT Müsteşarı ve MİT'çilerin ifadeye çağrıldığı davanın farkı ne?
"Şüpheli" sıfatıyla savcılığa ifade vermeye çağrılmaya sebep teşkil eden suç isnatlarına baktığınızda aslında yargılamanın ucunun MİT nezdinde bizzat hükümete çıktığını görmek mümkün. Yani yargı organı, yürütmeyi ve yürütmenin tercih ettiği bir devlet politikasını sanık sandalyesine oturtacak; kuvvetler ayrılığı ilkesini alt üst eden feci bir tabloyla karşı karşıya kalınacaktı.
Eğer böylesi bir duruma izin verilseydi, bundan böyle yargının devletin seçtiği her türlü devlet politikasının üstünde, yürütme üzerinde söz sahibi bir konuma gelmesi kaçınılmaz olurdu. Bu minvalde yargının, aynen Ak Parti'yi kapatma davasında olduğu gibi, yürütmenin alanını kısıtlayan, ona yön veren, bir nevi 'terbiye eden' bir üst kurum halinde işlev görmesi işten bile değildi. Bu türden bir vaziyetse hiçbir demokratik ilkeye uygun olmazdı.
Dolayısıyla kimileri tarafından basit bir yargısal gereklilik olarak lanse edilmeye çalışılan Fidan'ın "şüpheli" sıfatıyla ifadeye çağrılması aslında yargı tarafından yürütme üzerinde kurulması muhtemel bir vesayete işaret ediyordu ve bu bağlamda Başbuğ veya Evren'in yargılanmasının tam tersi bir tabloya tekabül ediyordu. Zira birisinde sanıklar hükümeti yıkmakla suçlanırken; diğerinde savcı hükümeti sanık sandalyesine oturtmaya kadar gidebilecek bir yolu açmıştı.
Bir diğer önemli farksa, Hakan Fidan'ın hâlen "muvazzaf" olarak bir devlet kurumunun başındaki kişi olmasıdır. Bir devlet güvenlik kurumu olan MİT'in başındaki kişiyle TSK'nın başındaki kişi arasında makam bağlamında fark yoktur. Bu yüzden Fidan'ın durumu ancak muvazzaf bir Genelkurmay Başkanı "şüpheli" yerine konarak ifadeye çağrılmış olsaydı, bununla karşılaştırılabilirdi. Böyle bir hadise de şimdiye kadar hiç yaşanmadığından, Evren/Başbuğ-Fidan analojileri bu nokta-i nazardan da geçersizdir.
"Hepimiz MİT'çi miyiz?"
Yeri gelmişken şunu söylemek de şart. Aklı başında olan hiç kimse MİT'in pirüpak bir kurum olduğunu iddia edemez. En son örneklerden birisi, geçtiğimiz ay eski MİT'çi Kaşif Kozinoğlu'nun başına gelenlerdir. Malumunuz Kozinoğlu'nun ODATV davasında tanık olarak dinlenmesine hazırlanılırken gelen ani ölümü ve sonradan bu ölümün söylendiği gibi kalp krizi sebebiyle gerçekleşmediğinin ortaya çıkışı MİT içindeki soru işaretlerini görmeye kafî... "Darbe dönemlerinde MİT" ise sorgulanmaya değer apayrı bir mesele...
Lakin MİT içindeki temizleme operasyonunu kurumun başına geleli daha iki yıl olmamış, kamuoyu nezdinde güven tesis etmiş, Başbakan'ın 'temiz' bulduğundan olsa gerek güvenerek atadığı kişiyi "şüpheli" sıfatıyla ifadeye çağırarak yapılacağını iddia ederseniz, o zaman "MİT'i temizlemek" amacıyla hareket edildiğine pek kimseyi ikna etme imkânınız kalmaz. Son birkaç gündür yapılan bunca propagandanın kamuoyunca pek de inandırıcı bulunmamasının sebebi budur.
Kısaca, MİT'in temizlenmesine evet ama siyasî iradeye pranga vurulmasına hayır!
Yazarlar
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Karamsarlık yaymak’ 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİYargıda yine mi temizlik başlamış? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.06.2019
27.05.2019
6.05.2019
1.05.2019
29.04.2019
24.04.2019
16.04.2019
15.04.2019
12.04.2019
8.02.2019