Hilâl KAPLAN
Enver El Evlaki. Müslüman. ABD'de doğup büyümüş. ABD'de üniversiteye gitmiş. ABD camilerinde vaazlar vermiş. 11 Eylül saldırısı ertesinde Pentagon'un Amerikalı Müslümanları ağırladığı etkinliklerde bulunmuş. 11 Eylül sonrası ABD politikaları vesilesiyle Amerikan-karşıtı bir söylemi benimseyerek görüşlerini yaymaya çalışmış.
Evlaki, geçtiğimiz hafta, CIA'in Yemen sınırları içinde insansız hava uçaklarıyla yaptığı bir saldırıda, yanındaki iki kişiyle beraber öldürüldü. Ortada herhangi bir çatışma yok. Evlaki'nin, El Kaide içinde operasyonel güce sahip biri olduğuna dair kanıt yok. Hakkında yapılmış suçlamaların mesneti de hâlen gösterilemiyor. Üstelik Amerikan anayasasının beşinci maddesi, hiçbir Amerikan vatandaşının yargı süreci tamamlanmadan yaşam hakkından mahrum edilemeyeceğini söylüyor. Peki, CIA bu "suç"u işlerken gerekli yetkiyi kimden aldı? Elbette Nobel Barış ödülü sahibi Başkan Obama'dan. Obama, bu 'istisnaî' yetkiyi nerden aldı? Bush'un 11 Eylül'ün hemen ertesinde çıkarttığı "Askerî Gücün Kullanılması Yetkisi" başlıklı kanundan...
Amerika'da Demokrat Parti'li çevrelerin Bush karşıtlığını merkeze koydukları seçim kampanyalarında sıklıkla kullandığı argümanlardan birisi 11 Eylül sonrası Amerika'nın giderek otoriter bir yönetime doğru evrilmesiydi. Bush'un çıkarttığı ve vatandaşları güvenlik görevlileri karşısında savunmasız bırakan kanunlar, işkencenin bir sorgulama tekniği olarak yaygınlaşması ve tabii ki Guantanamo'da gerçekleşen hukuksuzluklar silsilesi Demokrat Parti propagandasında yerini alıyordu. Gelinen noktadaysa, Obama'nın, işkenceyi bırakın, bir Amerikan vatandaşının yargısız infaz edilmesine izin vermesine karşın Demokratlar ya susuyorlar ya da bu yargısız infaza gerekçeler üretmekle meşguller... Ancak, Evlaki'nin El Kaide içinde ne türden bir "operasyonel rol"ü olduğunu kanıtlamaktan acizler. (İngilizce bilen okurlar, Beyaz Saray muhabiri Jake Tapper'ın, Obama'nın sözcüsü Jay Carney'i ellerinde bir kanıt olmadığı yönünde nasıl köşeye sıkıştırdığını internetten bulup izleyebilirler.)
İşin en ilginç yönüyse, Evlaki'nin hâlâ ABD'de ikamet eden babasının, oğlunun vatandaşlık haklarına binaen ona herhangi bir zarar verilmemesi için federal mahkemeye başvurması sonucu ortaya çıkıyor. Federal mahkeme, Başkan'ın kimi öldüreceğinin devlet sırrı olduğuna ve bu kararları yargılamanın mahkemelerin işi olmadığına hükmediyor. Yahi mahkeme, Obama'nın anayasayı askıya alma yetkisini onaylıyor! Ve Evlaki ailesi kararı temyize götürmüşken, Obama yönetimi vakit kaybetmeden Evlaki'nin "icabına bakıyor".
Meşhur İtalyan filozof Giorgio Agamben, Auschwitz'i sorgularken orada gerçekleştirilen vahşete odaklanmanın ikiyüzlülük olduğundan bahseder. Zira o vahşeti gerçekleştirebilme potansiyeli zaten insanda mevcuttur. Esas sorgulanması gereken Auschwitz'i mümkün kılan hukuksal prosedürler ve iktidar dağılımıdır. Bu minvalde Auschwitz'i doğuran Nazi Almanyası'nda söz konusu olan, istisnaî durumun hukuk eliyle kural haline getirildiği ve hukukun doğrudan ve birincil kaynağının Lider'in kendisi olduğu bir düzendir.
Günümüz ABD'sine baktığımızda, Hitler Almanyası'ndan farklı bir hukuksal ve siyasal yapı görmüyorum. 11 Eylül'ün yarattığı kargaşa halinden istifade ederek istisna halini sürekli kılan bir devlet karşımızdaki... Vatandaşı, tüm vatandaşlık haklarından soyutlayıp, hukukun dışına atma yetkisini Lider'e bahşeden, hukukî altyapısını istisna halini sürekli kılmanın oluşturduğu bir demokrasi balonu Amerika...
Nazi Almanyası'nda Lider'in vatandaşların yaşam hakkı dahil her tür hukuku üzerinde karar alma yetkisi vardı. Buna göre öldürülen Yahudi bir "kurban" değildi; Alman ulusal bedeni için tehlike arz ettiğinden yaşam hakkından soyutlanması gereken bir varlıktı. Bunu yapmaksa, ulusal bedenin tecessüm ettiği Lider'in yetkisi ve göreviydi. Aynı şekilde, Evlaki öldürüldü ama "kurban" olmadı. Zira onun yaşam hakkı, diğer insanlardan farklı olarak "kutsal" kabul edilmiyordu. Onun hayatı "murdar"dı çünkü "terörist"ti. "Radikal Müslüman" yaşam hakkından soyutlanmalıydı çünkü Amerikan ulusal bedeni için tehlike arz ediyordu. Bunu yapmaksa, ulusal bedenin tecessüm ettiği Führer'in, pardon Obama'nın yetkisi ve göreviydi. Demokratların mezkûr yargısız infazı haklılaştırmak için ürettikleri argümanlar da ne yazık ki bu söylemin emareleriyle dolu...
Daha vahimi, bugün Evlaki'yi anmamızın en büyük sebebinin Amerikan vatandaşı olmasıdır. Zira Amerika'nın her gün insansız hava uçaklarıyla onlarca kez yaptığı saldırılarda hayatını kaybedenlerin adı bile yok. Amerika, uluslar arası alanda kural haline getirdiği istisna halini ulusal alanda da devam ettirecek. Ve yarın öbür gün Amerikan topraklarında gerçekleşecek herhangi bir terör saldırısı sonrasında, Guantanamo benzeri bir yapının Amerika içinde kurulmayacağının da hiçbir garantisi yok... (Her fırsatta Amerika'yı örnek gösteren demokrat yazarlarımız biraz da bunun üzerine kafa yorsalar keşke.)
Göreve geldiği ilk zamanlarda, Obama'nın Kahire'den İslâm alemine seslenişini hatırlarsınız. "Esselâmun aleyküm" diye başlayan konuşma, Obama'nın ezan sesleri arasında, Müslümanlarla içiçe geçen çocukluğunun anılarıyla bezenmişti. Obama, o konuşmada Bush yönetimini kastederek ideallerinden uzak düştüklerinden yakınmıştı. Bir sorgulama tekniği olarak işkencenin kabul edilemez olduğundan girmiş, Guantanamo'yu kapatacaklarından çıkmıştı. Filistinlilere sırtlarını dönmeyeceklerini, onların devlet olma haklarını savunacaklarından asla şüphe etmememiz gerektiğini belirtmişti.
Bush'un sağ kolu Dick Cheney, geçenlerde çıktığı bir televizyon programında Obama'yı "Evlaki zaferi" üzerinden övüyor ancak Kahire konuşmasından dolayı kendilerinden özür dilemesi gerektiğini söylüyordu. Zira, Obama'nın mevcut uygulamalarının zeminini Bush yönetimi hazırlamıştı. Cheney hiç de haksız değil. Obama'nın Bush yönetimine büyük bir özür borcu var, aynı zamanda büyük bir teşekkür borcu var. Ama Bush yönetiminden önce Obama'nın, Hitler'e bir özür ve teşekkür borcu var. Çünkü, aynı zamanda bir anayasa hukuku profesörü olan Obama'ya, gerektiğinde Lider'in anayasayı askıya alma hakkı olduğunu gösteren Hitler'dir. Beslendikleri hukuksal-siyasal yapı gittikçe benzeşmekte; kanına girdiği insan sayısı da gün geçtikçe yaklaşmaktadır.
Obama bu teşekkürü etmese bile, tarih onu Hitler'le, 11 Eylül sonrası Amerika'yı da Nazi Almanyası'yla beraber anacak. Esas bundan hiç şüpheniz olmasın!
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları



























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.06.2019
27.05.2019
6.05.2019
1.05.2019
29.04.2019
24.04.2019
16.04.2019
15.04.2019
12.04.2019
8.02.2019