İbrahim Karagül
Cumhurbaşkanı Erdoğan Avrupa'ya gider, vatandaşlarımızla buluşur, Almanya derin rahatsızlık duyar. Cesaret edip söyleyemezse, engelleyemezse de bunu hissettirir.
Başbakan Yıldırım kapalı salon toplantısına gider, bin bir türlü bahanelerle engellemeye çalışırlar. Düsseldorf'taki kapalı salon toplantısını izlediğimde, organizasyonu yapan ekibin anlattıklarınıdinlemiştim. Tahmin edemeyeceğimiz engeller çıkardıklarını anlattılar. Şaşırtıcıydı.
Şimdi de Adalet Bakanı Bozdağ ve Ekonomi Bakanı Zeybekçi'nin programına izin vermediler. Referandum Almanya'yı neden rahatsız eder, oradaki vatandaşlarımızın oy kullanması onları neden endişelendirir? Neyin korkusudur bu?
Türkiye'nin düşmanı, PKK-FETÖ'nün dostu
Ama PKK'nın canlı yayınlarına, salon toplantılarına, her türlü etkinliğine örtülü destek verirler, geniş alan açarlar. FETÖ'nün darbeci ekibini, 15 Temmuz katliamının suçlularını barındırırlar, koruma altına alırlar. Terör suçundan, katliam suçundan arananlara sahip çıkarlar, teslim etmezler. Kim Türkiye'ye karşı duruyorsa ona sahip çıkarlar, ona sarılırlar, onu bir kartolarak kullanırlar.
Bu utanç verici engelleme basit bir tepki değildir. Sadece bir belediye yönetiminin eylemi değil, bir merkez reflekstir. Almanya'nın Türkiye ile hesaplaşma içinde olduğunun göstergesidir. Her alanda Türkiye karşıtı unsurların yanında olduğunun göstergesidir.
Derin siyasi hesap, değişmeyen ittifak
Sadece referandumla, sadece iç politik gerekçelerle sınırlı değildir. Münferit örneklerle tartışılabilecek bir olay değildir. Bu, derin bir siyasetin izidir. Hem Türkiye'nin iç politikasına nüfuz etmeplanlarıyla, hem Türkiye'nin büyük yürüyüşünü durdurmaya dönük çokuluslu müdahalelerle hem de coğrafyamızdaki yeni harita çalışmalarıyla bağlantılı, bütüncül bir siyasetin yansımalarıdır.
Ülkemizi ilgilendiren her gelişmede, iç bütünlüğümüzü, bağımsızlığımızı ilgilendiren her durumda aynı politika, siyaset karşımıza çıkmaktadır. Almanya'nın terör desteği ile ABD askerlerinin PKK/PYD'ye sahip çıkması işte bu büyük hesabın ürünüdür.
Dikkat edin, son dört yılda, ülkemizi karıştırmaya dönük bütün müdahalelerde aynı refleksi görürsünüz. Tehditleri ortadan kaldırmaya dönük her mücadelemizde karşımızda aynı ittifak yer alır. Her olayda, içerideki direnç odaklarıyla, eskinin imtiyazlı iktidarçevreleri ile bu ülkelerin dayanışma içinde olduğunu fark edersiniz.
Erdoğan'ı durdurmak, ülkeye diz çöktürmek
İçeridekiler Erdoğan'ı ve AK Parti'yi, dışarıdakiler Türkiye'yi durdurmak için seferber oldu.
Gezi olaylarında terör üzerinden hükümet düşürmeye kalkışan işte bu ortak cepheydi. Öyle ki sokaklarımızdaki terör gruplarını Alman istihbaratının elemanları yönetiyordu. Sokak terörü üzerinden Ankara'yı ele geçirmeyi, Başbakanlığı basmayı, ülke içinde kimlik savaşları başlatmayı denediler.
17-25 Aralık'ta yine aynı dayanışmayı, aynı ortak cepheyi gördük. İçerideki darbe girişimine dışarıdan alabildiğine medya desteği verdiler. Avrupa gazeteleri Erdoğan karşıtlığı ile Türkiye düşmanlığı ile dolup taştı. Yazılar, karikatürler, medya kampanyaları çok çirkindi ve merkez iktidarlar tarafından yönetiliyordu.
Ve 15 Temmuz'da karşımızda bir küresel ittifak gördük. FETÖ üzerinden servis edilen darbe ve iç savaş planının arkasında durdular. Başarıdan o kadar emindiler ki, iş fiyaskoyla sonuçlanınca şok oldular. Hiçbiri, hiçbir başkent demokrasinin, millet iradesinin yanında durmadı. Hatta 16 Temmuz'dan itibaren açıklama bile yapamadılar. Çünkü böyle bir sonuç beklemiyorlardı, bu sonuca göre açıklama hazırlamamışlardı. Günlerce nasıl cümle kuracaklarını bilemediler.
Referandum üzerinden operasyona başladılar
Şimdi referandum üzerinden operasyon çekiyorlar. Bu da, Gezi gibi, 17-25 Aralık müdahalesi gibi, 15 Temmuz işgal girişimi gibi aynı merkezlerden yönetilmektedir. Cephede yine aynı güçler vardır; devletlerin yönettiği, terör örgütlerinin kullanıldığı, bir takım siyasi çevrelerin harekete geçirildiği bir cephe..
Dışarıdaki tavırla, içerideki yıkıcı cephe arasındaki geçişkenlik dikkat çekicidir. Hayır kampanyasının odak noktası bu ittifaktır. Her ne kadar siyasi bir durum olsa da, bir demokratik hak olsa da, “evet” diyeceklerle “hayır” diyeceklerin kendi aralarındaki dayanışma bize çarpıcı bilgiler sunmaktadır.
“Hayır” diyenler yeni müdahale bekliyor!..
Türkiye'yi önceleyen, vatan ekseninde düşünen, ülkemizin büyük yürüyüşünün nihai amaca varması için her türlü fedakarlığı yapanlar saflaşırken, kendi aralarındaki anlaşmazlıkları, ihtilafları bir kenara iterken, siyasi kimliklerinden çok ülke geleceğini öne çıkarırken “hayır” diyenler arasındaki yakınlaşma oldukça tehlikeli bir görüntü vermektedir.
Sadece siyasi çevreler değil, terör örgütleri ve dışarıdan Türkiye'yi durdurmaya çalışanların aynı eksende buluşması, referandumu anlamsızlaştırmaya çalışması, “hayır” oyu çıkmayacağı hesabıyla başka yollara işaret çakmaları endişe vericidir.
Türkiye olağanüstü bir güce dönüşecek, biliyorlar
“Evet”i sabote etmek için, Cumhurbaşkanlığı sistemini engellemek için küresel ölçekte bir dayanışma ortaya çıkmıştır. Bu dayanışma içeriden değil dışarıdan yönetilmektedir. Referanduma açık müdahale etmekten çekinmeyen bu çevreler, Cumhurbaşkanlığı sistemine geçiş sonrası Türkiye'ye müdahale alanlarının ne kadar daralacağının bilincindedir.
Türkiye'yi durdurma seçeneklerinin azalacağını, ülkenin kontrol altında tutulmasının artık bir hayal olacağını, içerideki sistemikdönüşümü büyük oranda başarmış bir ülkenin olağanüstü bir güce dönüşeceğini, karar mekanizmalarının hızlanacağını çok iyi bilmektedirler.
AB ile ilişkilerden ABD ile ortaklıklara, Suriye'nin kuzeyindeki güvenlik operasyonlarından Rusya ve dünyanın diğer merkez güçleriyle pazarlıklara kadar masaya çok güçlü oturacağını bilmektedirler.
Referandum öncesi aynı cephe yeniden kuruldu
Dünya, sert bir iklime girerken, bütün ülkeler aslında bu yönde hazırlıklar yaparken içeriden ve dışarıdan Türkiye'nin elinin zayıflatmaya çalışılması bize yönelik en büyük operasyondur. Birinci dünya savaşı öncesi de benzer operasyonlara maruz kalmıştık.
Ama o zaman çöküşte bir devlet vardı, bugün yükselişe geçen bir ülke var. Başaramayacaklar, biliyoruz ama 15 Temmuz benzeri müdahaleleri yaşamış bir ülke olarak, referandum öncesi de aynı cephenin yeniden bir araya gelmesini görmeyecek kadar da kör değiliz.
Çok az zaman kaldı, her şeyi deneyecekler
Kritik eşiğin aşılmasına bir buçuk ay kalmıştır. Dolayısıyla bu dar zamanda şaşırtıcı müdahalelere, sabotajlara, örtülü operasyonlara tanık olabiliriz. ABD'nin Münbiç üzerinden Türkiye'yi durdurmaya çalıştığı, Almanya'nın kampanya konuşmasına bile tahammül edemediği bir dönemde, yeni operasyon alanının referandum olduğunu herkesin görmesi gerekir.
Türkiye bu büyük adımları atacak, hiçbir güç ve ortak cephe bunu durduramayacak, biliyoruz. Ama yine de dikkatli ve uyanık olmak, yeni operasyon hazırlıklarını görmek boynumuzun borcudur!
Yazarlar
-
Taha Akyol‘Azerbaycan Turan yolu’ 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktanİktidar, Bahçeli’nin hukuk uyarılarını dikkate almalı 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciDemokrasi işgal edilirse… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgün8 Ağustos mutabakatı… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURRojbaş İmamoğlu, geçmiş olsun Evre ve yeni YAE’cilere dostane uyarılar… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKomisyon'un çimentosu Bahçeli 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.09.2021
26.07.2021
28.06.2021
17.06.2021
14.06.2021
10.06.2021
4.06.2021
31.05.2021
20.05.2021
17.05.2021