İbrahim Karagül
Türkiye bir tercih yapıyor, dünya sarsılıyor.
Türkiye bir karar veriyor, dünya bu karara göre cepheler kuruyor.
Türkiye bir yola çıkıyor, Batı dünyası derhal alarm durumuna geçiyor.
Türkiye kendine bir hedef belirliyor, onlarca ülke onlarca terör örgütü tek cephe olup bu hedefe ateş etmeye başlıyor?
Türkiye kendini güvenceye almak için askeri hareketliliğe girişiyor, bütün “müttefikleri” bir anda düşman oluyor.
Türkiye kendi içinde sağlam, esaslı dönüşümler yapıyor, ekonomisini canlandırıyor, en ileri düzeyde reformlara girişiyor, bize yıllarca demokrasi satanlar bile bir kuşkuya teslim olup, histerikreaksiyonlar göstermeye başlıyor.
Türkiye yeni dünyanın kurucu ülkesi olacak..
Türkiye, “Artık 20. Yüzyıl bitti. Vesayet dönemleri kapandı. Yeni bir dünya kuruluyor, ben de bu yeni dünyanın kurucuları arasında yer alacağım. Dünyaya söyleyecek sözüm var. İnsanlık ailesine katkılarım olmalı” diyor, müthiş bir düşmanlık dalgasıyla yüzleşiyor.
Türkiye, otuz yıldır coğrafyayı lime lime eden, bin yıldır beraber yaşayan insanların zihinlerine kalın duvarlar ören, bütün kimlikleri çatışmaya dönüştüren, şehirlerimizi harabeye çeviren 21. Yüzyılın bölgesel istila planlarına karşı bir “duruş”geliştiriyor, bir söz söylüyor, bu uğursuz rüzgarı tersine çevirecekadımlar atıyor, küresel ölçekte “Turkofobi” rüzgarı hemen şişiriliyor.
Baasçılığa iman edenler mücadeleyi anlayamaz
Türkiye, “Ben Cumhurbaşkanlığı Sistemine geçeceğim. 20. Yüzyılın orta ölçekli ulus devlet modeli yönetim biçimi artık hızla büyüyen bu ülkeye dar geliyor” diyor, kendisi monarşi olan, kendisi başkanlıkla yönetilen ülkeler bile karşı çıkıyor. Bir tür Baasçılığa iman etmişler, geçmişleri tek adam zorbalıklarıyla dolu siyasi çevreler de onların yönlendirmesiyle harekete geçiyor.
Bu kadar düşmanı kim aynı cephede topladı?
Ve onlar, içerideki bu siyasi çevrelerle binlikte terör örgütlerini harekete geçiriyor. Avrupa içindeki ırkçıları Türkiye'ye karşı harekete geçiriyor. ABD'nin neoconlarını ve İsrail aşırı sağını harekete geçiriyor.
Dikkat edin, o derin irade, o küresel koalisyon, “üst akıl” dedikleri merkez iktidar gücü, bütün bu çevreler arasındaki ortak dilişekillendiriyor.
ABD'li neocon Mechael Rubin ile CHP'li vekiller, Murat Karayılanile Avrupa'nın ırkçı liderleri ve Gülen'in terör örgütü işte bu ortak dili kullanıyor. Küresel ölçekte Türkiye karşıtlığı dilini kim, neden üretti?
Korktukları 16 Nisan değil, sonrası, biz bunu biliyoruz..
Peki neden bu korku, neden bu panik? Mesele nedir? Türkiye'nin karşı karşıya bulunduğu imtihan nedir? Aşması gereken eşik, üstesinden gelmesi gereken tehlike nedir?
16 Nisan'da, Türkiye'nin Cumhurbaşkanlığı Sistemine geçişi onları neden ilgilendirir? Yoksa bu karşı çıkışlar, 16 Nisan için değil, 16 Nisan sonrası için midir?
Türkiye'nin büyük bir güç olarak öne çıkacağından, yıldız ülke haline geleceğinden, ürettiği siyasi dilin Atlantik'ten Pasifik kıyılarına kadar bütün Müslüman coğrafyayı harekete geçireceğinden, oluşacak bu yeni dalganın küresel ölçekte güç haritalarını değiştireceğinden mi endişe ediyorlar?
Evet, doğrusu budur!
Türkiye etkisi, küresel ölçekte güce dönüşecek
Mesele 16 Nisan'dan çok daha büyüktür. Mesele 16 Nisan'ın bir hedeften çok, bir başlangıç olacağının bilinmesidir. İçerideki dönüşümün büyük oranda başarılmış olacağı, Türkiye'nin artık kararlı bir şekilde bölgesine ve dünyaya yöneleceği endişesidir.
Ekonomide çılgınca bir dönemin başlaması, coğrafyanın ekonomik dinamizminin Türkiye'de yoğunlaşması korkusudur.
Savunmada olağanüstü bir hareketliliğin başlayacak olması, bölgesel güvenlik meselelerinde çok hareketli bir Türkiye'nin geliyor oluşudur.
Ama en önemlisi de, siyasi liderlikte, öncülükte bir Türkiye yükselişinin şimdiden okunmasıdır. Ve yine, ülkeleri, toplumları değiştirecek siyasi dilin artık bu ülkede üretiliyor oluşudur.
Afrika'nın derinliklerinden Güney Asya'ya ve Ortadoğu geneline kadar yayılan Türkiye sempatisinin, 16 Nisan sonrası somutlaşacak olması, yeni bir güce dönüşecek olmasıdır.
16 Nisan asıl sonucunu dışarıda gösterecek..
Avrupa'nın merkez ülkelerinin, onların etkisi altındaki örgütlerin, onların direktiflerine göre hareket eden içerideki siyasi çevrelerin, Atlantik merkezli istihbarat yapılanmasının talimatlarıyla Türkiye'ye operasyon çeken FETÖ benzeri yapıların, Avrupalı ırkçıların, ABD'li neoconların, İsrail aşırı sağının ortak bir “Türkiye cephesi”kurması, yükselen bir tarihi durdurma çabasıdır.
Evet, 16 Nisan'da yapılacak halkoylamasının sonuçları Türkiye'den çok daha fazla dünyada etki gösterecek, bu kesin. Türkiye, kendi içiyle uğraşan, bütün enerjisini içeride harcayan, kökleri dışarıya uzanan yapıların yıpratıcı saldırılarıyla boğuşan, kolay müdahale edilebilen, yüz yıl boyunca başkalarının stratejik değertanımlarına mahkum ülke olmaktan çıkıp kendi oyununu oynamaya başlayacak, bu da kesin.
Onların meselesi 16 Nisan değil, 16 Nisan sonrasıdır
Hemen bütün Avrupa ülkelerinin bu işe karşı olması, hemen bütün terör örgütlerinin “Hayır” cephesinde yer alması, coğrafyamıza müdahale eden bütün oyuncuların referandumun Türkiye'nin hareket alanını genişleteceğinden endişe etmesi, içerideki bütün vesayet çevrelerinin Avrupa ülkeleri ve terör örgütleriyle aynı mevziden ateş eder hale gelmesi, aynı dili konuşuyor olması bile, 16 Nisan'ın nasıl da uluslararası güç mücadelesinin parçası haline geldiğinin göstergesidir.
Elbette biz, referandumu bu karşıtlıklar üzerinden değerlendirmiyoruz. Onların öfkelerine, reaksiyonlarına göre pozisyon belirlemiyoruz. Biz, kendi tarih yürüyüşümüze göre, varmak istediğimiz yere göre, mücadele kodlarımıza göre duruş belirliyoruz.
Milletimiz, Haçlı Seferleri'ne alışkındır, ne yapacağını bilir!
Adımlarımızı öyle atıyor, coşkumuzu bu alana yönlendiriyoruz. Meselenin 16 Nisan olmadığını 16 Nisan sonrası olduğunu onlardan daha iyi biliyoruz. İçerideki maksatlı engellemelere takılmadan, kulak asmadan kendimizi işte bu yükseliş dönemine ayarlıyoruz.
Onların bir tarih algısı varsa, bir tarih hesabı varsa bizim de var. Onların bizi engellemek için şantajları varsa bizim hedefe ulaşmak için çok güçlü inancımız, bir yol haritamız var.
Haçlı Seferleri'ni yaşamış bir milletten, Moğol istilasına tanık olmuş bir ülkeden, Birinci Dünya Savaşı tecrübesine sahip bir devlet geleneğinden söz ediyoruz. Bir milletin uyanışından, tarih sahnesine dönüşünden, bütün hesapların üstündeki hesabı bugüne çağırmasından söz ediyoruz.
Evet kararı, bin yıllık tarihe göre verilecek
Mesele bu iken, dünya genelinde siyasi iklim alabildiğine sertleşmişken, ülkeler yeniden kendi haritalarına dönerken bunları göremeyip, kendini küçük hesaplara mahkum edenlere ise üzülüyoruz.
Biz 16 Nisan'ı böyle görüyoruz. Bu büyük mücadeleyi, hesaplaşmayı göremeyenlerin son bin yıllık siyasi tarihe dikkatle bakmasını öneriyoruz. Eğer göremiyorlarsa talihsizlik onlaradır.
Bu yüzden 16 Nisan bir seferberliktir. Bin yıllık tarih yürüyüşünün en önemli adımlarından biridir. Herkes ne kadar bu tarihin içinde, durup kendine bir baksın.
Bütün gücümüzle yola devam edeceğiz…
Yazarlar
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.09.2021
26.07.2021
28.06.2021
17.06.2021
14.06.2021
10.06.2021
4.06.2021
31.05.2021
20.05.2021
17.05.2021