İbrahim Kiras
Normal memleketlerde muhalefet olayların üstüne üstüne gider, iktidar ise mümkün olduğunca yatıştırıcı bir rol oynar. Bizde iktidar her fırsattan bir kavga çıkarmaya çalışıyor… Normal memleketlerde ülke yönetimindeki hataların hesabı iktidardan sorulur, bizde muhalefetten soruluyor.
Oysa Türkiye’de başkalarında olandan çok çok daha fazlası var iktidarın elinde. İktidar kavramının sözlük anlamıyla tam muktedir. Hiçbir denetleyici güç yok karşısında. Ne meclis ne yargı ne de medya. Buna rağmen ülke kötü yönetiliyor, sorunlar çözülemiyor, hatta boyuna yeni yeni sorunlar üretiliyor. İktidar sahipleri ise muhalefeti suçluyorlar bütün olumsuzluklar için. Boğaziçi dahil...
Bugün Türkiye’deki herhangi bir üniversitede cumhurbaşkanının istemediği birinin rektör olabilmesi zaten mümkün değilken, onca yıldır problemsiz devam eden seçim usulünü kaldırıp, YÖK’ü bile devreden çıkararak rektörleri cumhurbaşkanının tayin etmesi usulünü getirmenin anlamı ne? Öncelikle bu sorunun cevabının verilmesi lazım. Ama tabii uzun uzun cevap aramaya ihtiyaç yok. Cevap belli.
İkinci soru, Boğaziçi Üniversitesi’nde görev yapan profesörler arasında rektör olarak atanabilecek tek bir kişi bile bulunamadı mı ki dışarıdan birini oraya getiriyorsunuz? Dışarıdan olması yetmezmiş gibi iktidar partisinin teşkilat kuruculuğu ve milletvekili adaylığı geçmişi olan “partili” birini oraya paraşütle indirmenin tepki doğuracağını öngöremediniz mi? Öngöremediyseniz, ortaya çıkan kargaşanın sorumlusu sizsiniz. Ama yaptığınız hamlenin sonucunda neler yaşanabileceğini öngörmüşseniz, bunun adı başka bir şey.
***
Bütün dünyada iktidarlar ülkedeki sükuneti korumak, toplumdaki barışı sürdürmek, milletin huzurunun bozulmasını engellemek isterler… Çünkü aksi durumda görevlerini yerine getirememiş olurlar.
Bizdeki iktidar ise kavga seviyor, kargaşa seviyor, ortalığın toz duman olmasını seviyor. Niye? Toplumsal yapımızın kültürel anlamda bölünmüşlüğünün biraz kaşındığında kutuplaşmaya evrilebileceğini gördüğü için… Kendi oy tabanını diri tutmak, yanından ayrılmasını engellemek için “karşı kesimle” kavgalı olması gerektiğini bildiği için… Huzurun, barışın, sükûnetin parti tabanının gevşemesine, dağılmasına yol açacağını önceden tecrübe etmiş olduğu için…
Bu yüzden boyuna yeni yeni kavga konuları ortaya çıkıyor. Bir gün şu, bir gün bu… Boğaziçi’ndeki kargaşadan ise “Yeni Gezi Parkı” çıkması ümidi var sanki. Gezi Parkı olaylarının bu iktidar açısından çok ayrı bir anlamı ve “değeri” var zira. İktidarın ve partinin “kişiselleştirilmesi” süreci Gezi Parkı’nda başlamıştı.
***
Gezi Parkı’nda su yüzüne çıkan toplumsal tepkilerin siyasetle değil şiddetle bertaraf edilmesi yoluna gidilince barışçıl protestolar çığırından çıkmıştı. Bunun sonucunda aşırı sol örgütlerin giderek artan görünürlüğü ve kimi gruplarca kullanılan saldırgan dil dolayısıyla milli ve manevi değerlerin tehdit altında olduğuna ilişkin oluşan algı… (yetmezmiş gibi somut taleplerin yerini neredeyse rejim değişikliği isteğinin alması gibi aşırılıklar…) geniş sağ/muhafazakâr kitle üzerinde korku, kaygı ve öfke yaratmıştı. Bu duyguların birtakım siyasî amaçlar doğrultusunda nasıl ustalıkla manipüle edildiği zaman içinde daha iyi anlaşıldı.
Ama netice itibarıyla ülkedeki toplumsal bir fay hattı kırılmıştı. Böylelikle taban yeniden konsolide edildi. Dahası, bu konsolidasyonun mahiyeti sayesinde Gezi Parkı olaylarında hükümetin “mücadele yöntemini” tasvip etmeyen kişilerin partide etkisizleştirilmesinin ve daha önce “eşitler arasında birinci” durumundaki genel başkanın “reis” olmasının yolu da açıldı. Partide reis modeline geçilmesinden sonra ise sıra devlette tek kişilik yönetim tarzına geçiş fantezisinin gerçekleşmesine gelecekti. O da başarıldı. Ama sermaye tükendi artık. Bütün masallar anlatıldı, bütün şarkılar söylendi, bütün danslar edildi. Seyirciyi salonda tutacak bir şey kalmadı.
Asansör çoktan aşağıya doğru harekete geçti. Zaten daha yukarıda gidilecek başka bir kat yok.
“Boğaziçi’nden yeni bir Gezi çıkarma” ümitleri de o asansörde… Büyük olaylar tarihte iki kere tekerrür eder, demiş Marx. Ama ilkinde trajedi, ikincide komedi olarak…
Rektör atamasına yönelik protestoları LGBT eylemi olarak gösterme uyanıklığı… hiçbir şiddete başvurmadıkları halde şiddet kullanılarak göz altına alınan masum öğrencileri terör örgütlerinin militanları diye tanıtma çabaları… Bunlar da aşağıya doğru inen asansörde üst kat düğmesi arama şaşkınlıkları…
Bu metaforik anlatım yeterince açıklayıcı olmadıysa daha açık ifade edeyim: Kutuplaştırıcı dilin, kavga gürültü çıkarmanın, gerilimi arttırmanın geçmişte “fayda”ları görüldü diye, yine aynı şeyleri yapıp aynı sonuçlara ulaşmak için uğraşmak hiç de arzu etmediğiniz bir noktaya götürebilir sizi bu sefer.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları

















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.12.2025
25.11.2025
11.11.2025
25.10.2025
14.10.2025
7.10.2025
2.10.2025
30.09.2025
28.09.2025
18.09.2025