İbrahim SEDİYANİ
Peygamber-i Ekrem (saw)’den beri Hacc, tüm Ümmet’in biraraya geldiği, kaynaştığı, İslam dünyasının sosyal, kültürel, ekonomik ve siyasî sorunlarını istişare ettiği, dünyayı zulüm ve tahakkümleri altında tutan şeytanî güçlerden beraat ahdi yaptıkları hem sosyal, hem kültürel, hem ekonomik ve hem de siyasî bir ibadettir.
Hacc, “Ümmet’in buluşması” olduğu için, diğer tüm ibadetlerden daha kuşatıcı, cihanşümûl ve “hayata dokunur”dur. Bireysel değil, toplumsal ve siyasal bir ibadettir.
Allah Tebareke ve Teâlâ, Qur’ân-ı Kerîm’de şöyle buyuruyor:
“Siz hacılara su dağıtmayı ve Mescîd-i Haram’ın bakım ve onarımını, Allah’a ve ahiret gününe imân edip Allah yolunda cihad edenlerin amelleri ile bir mi tutuyorsunuz? Bunlar Allah katında asla eşit olamazlar. Allah, zalim topluluğu hidayete erdirmez.” (Tevbe, 19)
Hacc ibadetinin “zalimlere, despotlara, diktatörlere, ırkçı (faşist) ve sömürgeci (emperyalist) güçlere karşı” şuurlu bir bilenmeyi, inqılabî (devrimci) bir karşı koyuşu, bilinçli bir mukavemeti, kısacası tevhidî bir “Lâ” itirazını ihtiva ettiği hem âyet-i kerîmeler ve hadis-i şerîflerle sabittir, hem de İslam ulemâsının içtihadıyla.
Eğer “layıkıyla” ve “aslına, özüne uygun bir şekilde” eda edilmiş olsaydı, Hacc, dünya siyasî ve askerî sahnesinde organize edilen BM toplantılarından da, AB ve NATO toplantılarından da daha büyük bir etkiye ve etkileme gücüne sahip olabilirdi. Zirâ bu, Fas’tan Malezya’ya, “Temiz ve Beyaz Yer” (Dar’ul- Beyzâ)’den “Çamurlu İzdiham” (Kuala Lumpur)’a tüm “Ümmet’in buluşması”dır.
Allah’ın Cebrail (as) aracılığıyla Hz. Muhammed (saw)’e gönderdiği, Muhammed (saw)’in de insanlara tebliğ ettiği dîne değil de, Muaviye’nin Yeşil Saray’ında yazılan “Saray İslamı”na imân eden ve tanıdığı, onunla gözünü açıp büyüdüğü ve yaşadığı bu dîni “İslam”(!) zanneden bir toplumda, bu anlattıklarım birçoğunuza garip ve hattâ saçma gelebilir. Ancak Muhammed’in tebliğ ettiği sahih İslam’da Hacc ibadetinin özü budur.
Hacc’daki her farzın, ritüel ve eylemin sembolik bir anlamı vardır. Beyaz ihrama bürünmekten tutun şeytan taşlamaya kadar. Örneğin tüm hacıların beyaz ihramlara bürünmesi, tüm insanların eşit ve kardeş olduklarını, herkesin hem Allâh’ın yasaları önünde, hem doğanın yasaları önünde, hem de insanoğlunun/ kızının içtimaî hayatındaki beşerî yasalar önünde (devlet, hukuk, vatandaşlık) eşit olduklarını, bu ahengin bozulmaması için adalet mekanizmasının kusursuz bir şekilde işletilmesi gerektiğini anlatır.
Habis Suudî Arabistan devletinin marifetiyle her yıl Hacc’da yüzlerce hacının katliama uğramasına sebep olan ve bu yıl da ne yazık ki 753 hacının feci ölümüyle sonuçlanan “şeytan taşlama” eylemi, Hacc’ın en önemli rükûnlarından biridir. Ancak “şeytan taşlama” ritüelinin anlamı, ihtiva ettiği mana ve verdiği mesaj, bizim “her havuzun dibi aynı” Türk medyasında pek bilinmediği için, başta “Saray medyası” olmak üzere akla ziyan yorumlar ve öneriler gırla gidiyor.
“Şeytan taşlama” ritüelinin ihtiva ettiği manayı –belki de– en güzel bir biçimde anlatan, 20. yy’da İslam dünyasının yetiştirdiği en büyük düşünürlerden biri olan Dr. Ali Şeriatî (1933 – 77) tarafından kaleme alınan “Hacc” adlı kitaptır.
Ali Şeriatî, Hacc’da taşlanan üç şeytanın “Firavun, Karun ve Bel’âm” olduğunu belirtir. Firavun “devlet gücünü” (diktatörlük, faşizm), Karun “ekonomik gücü” (sermaye, kapitalizm), Bel’âm ise “dinî gücü” (teokratik güç, din ve ruhban sınıfı) temsil eder. Bunlar, “Firavun, Karun ve Bel’âm”, başka bir ifadeyle “Devlet, Para ve Din”, insanın özgürlüğünü kısıtlayan, insanları baskı ve zulüm altında tutan, topluma zulmeden üç şeytanî güçtür. Çünkü bu üçü (devlet, para, din/ faşizm, kapitalizm, teokrasi), insanları Allâh’a kulluktan alıkoyup kendilerine kulluk etmeye zorlamaktadırlar.
İnsanların kula kulluk etmekten kurtulup yalnızca kendisini yaratan Allah Tebareke ve Teâlâ’ya kulluk etmesi, kısacası ve özcesi “özgürleşmesi” için bu üç şeytanı taşlaması ve onlardan, onların şerrinden azade olması gerekmektedir. Bunlar “Firavun, Karun ve Bel’âm”, başka bir ifadeyle “Devlet, Para ve Din”, yani “Faşist devlet, Kapitalist sermaye sınıfı ve Din adamları”dır.
Burada “Firavun” (Devlet), asıl güçtür. Diğer ikisi olan “Karun ve Bel’âm” (Kapitalizm ve Dîn), o asıl gücü ayakta tutan güçlerdir. “Firavun” (Devlet, Faşizm), gücünü ve otoritesini “Karun” (Para) ve“Bel’âm” (Dîn) sayesinde ayakta tutar.
Arifler ve mütefekkirler, bu şeytan üçlüsünün araçlarını ise “zêr, zor ve tezvir” olarak adlandırmışlardır. Onlar bu işi üç şeyle; “zêr” (altın, sermaye), “zor” (baskı ve zulüm) ve “tezvîr” (dini tahrif edip hakikati çarpıtma, dinî öğretileri ters çevirip iktidarın bekası için araç olarak kullanma) yoluyla yaparlar.
Hacc ibadetinin aslına ve sahih İslam dininin özüne uygun bir şekilde eda edilmesi hâlinde, her hacı adayı, her yıl yüzlerce hacının feci şekilde ölümüyle sonuçlanan “şeytan taşlama” eyleminde asıl taşlanması gereken şeytanın habis Suudî rejimi ile onu ayakta tutan ordusu ve mel’un Suud uleması olduğunu rahatlıkla anlayabilir.
Ülkesine döndükten sonra ise, kendi ülkesinde taşlaması gereken şeytanların kimler olduğunu da, elbette ki.
Twitter: @IbrahimSediyani
Web: www.sediyani.com
Taraf
Yazarlar
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
12.11.2018
25.04.2017
19.04.2017
25.07.2016
22.06.2016
10.06.2016
23.05.2016
21.04.2016
18.04.2016
15.04.2016