İbrahim Tığlı
28 Şubat döneminin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, bir televizyon kanalına katıldığı programda, başörtüsü sorununun çözümü için Suudi Arabistan’ı işaret etmiş ”Başörtüsü gericiliktir… ille de başörtülü okumak isteyen varsa Suudi Arabistan’a gitsin” demişti. Bir bakıma Demirel’i haklı çıkaran nedenler vardı doğrusu. Çünkü Suud kendisini halifeliğin kaldırılmasından sonra her zaman İslam’ın merkezi olarak göstermişti. Bizim Batı’nın tezgahından çıkmış aydın ve siyasetçilerimiz de Suud’un bu kendine biçtiği rolü kanıksayarak kafalarındaki İslam düşmanlığının göstergelerini Suudi Arabistan’dan örnekler vererek göstermişlerdi.
Suud gericiliğin, ilkelliğin merkezi olarak görülmüş, kafa-kol kesmeler hep İslam’la ilişkilendirilmeye çalışılmıştı. Bir ara bu örnekliği Suudi Arabistan’la ilişkilerin iyi olduğu dönemde, İran oturtulmuş bu sefer İslam düşmanlığı İran örnekleri verilerek kullanılmak istenmişti. Daha sonra da DEAŞ fazlası ile bu rolü üstlenmiş, artık İslam sanki bu terör grubu eş tutulmuştu.
Oysaki Suud sembolik İslami göstergeler dışında laik Türkiye kadar dahi temsili bir görev üstlenemedi. Aklı başında hiç kimse, Suudi Arabistan’ın, ne siyasi ne sosyal ne de kültürel yapısını İslam’la özdeşleştiğini iddia etmedi. Her zaman Suudi Arabistan, Müslümanların gözünde ABD ve İngiltere ile derin ilişkileri olan, kuşku duyulan bir ülke oldu.
Rusya’ya karşı Afgan cihadı başladığında mücahidlerin en büyük destekçilerinden biri Suudi Arabistan’dı. Suud krallığı Rusya’nın işgalini sona erdirmek için Afganlılara milyonlarca dolar yardım gönderiyor, ayrıca okumuş, entelektüel ortamı Müslüman bir bakış açısı ile sorgulayan gençleri de Rusya’ya karşı cihada teşvik ediyordu. Suud’un bu cihad severliğinin arkasında aslında ABD ile yaptığı ortak bir proje olduğu yıllar sonra ortaya çıktı. Bir bakıma Suud, gelecekte ülkesinin yönetiminde söz sahibi olacak gençleri bu şekilde pasifleştiriyor, yok ediyordu.
Afgan cihadından sonra Irak, Suriye, Yemen, Mali ve Nijerya’da benzer girişimler denendi. Müslümanlara silah doğrultmuş radikal örgütlerin arkasında da hep Suud yönetimi vardı. Mali’de, Nijerya’da terörize olmuş örgütlerin liderlerinin bir şekilde Suud yönetimi ile ilişkisi söz konusuydu.
İslam dünyasının en büyük problemi halkı ile özdeşleşmeyen, halklarını hiçbir zaman temsil etmeyen liderlerin varlığı olagelmiştir. Mısır ve Suudi Arabistan’ın siyasi tarihi bunun örnekleri ile dolu. Özellikle Suudi Arabistan yöneticileri, birkaç istisna dışında hakları ile hiçbir zaman uyumlu bir politika takip etmemişlerdir.
Prens Selman’ın bir süre önce başlattığı reform süreci Suud halkının beklentilerinden çok, Batı ile uyumlu yaşamayı öngören çalışmalardır. Son günlerde bu reform sürecine özellikle kadınların özgürlükleri ile ilgili bazı kısıtlamaların kaldırılması oldu. Kadınlara ehliyet verilmesi araba kullanma yasağının kaldırılması gibi. Son değişiklik ise artık devlet televizyonunda kadın spikerin de haber sunmasına izin verildi.
Suud yönetimin bu girişimleri bir bakıma İslam ülkelerinde laik uygulamaların bir başlangıcı gibi. Mısır’da Nasır ve Enver Sedat dönemlerindeki uygulamalardan çok farklı değil. Haber sunma veya kadınlara araba kullanma hakkının verilmesi bir özgürlük dışavurumundan çok nasıl Suud’un değişebileceğini göstermekle ilgili. Suud, ABD güdümündeki insan hakları raporlarında sıkça belirtilmese de, en fazla insan hakları ihlalleri yapan devletlerden biri. Özgürlük ortamı aksine daha geriye gidiyor. Daha önceleri hükümeti eleştirenler birkaç gün hapis yatarken, şimdilerde ise yönetimi eleştirmek imkânsız ve eleştirildiğinde de sonunuz belli değil. Suud’da yaşayan dostlarımız telefon da dahi Suud yönetimi ile ilgili bir şey söylemekten, en küçük bir eleştiri yapmaktan çekiniyorlar. Her an dinlenme, izlenme ile karşı karşıya olduklarını düşünüyorlar.
Suud’un Yemen’de uyguladığı katliamları sadece seyretmekle yetiniyoruz. Bir kınama emaresi bile gösteremiyoruz. Oysaki insanlık adına Müslümanlık adına; zulüm, katliam kimden gelirse gelsin karşı durabilmeliyiz.
Türkiye’de Suud eleştirisi daha önceden laiklik ve İrancılık üzerinden yapılırdı. Sanki İran farklı değilmiş gibi İran’daki İslam ile Suud yönetiminin Amerikan seviciliği karşılaştırılırdı. Oysaki birbirinin bu ülkeler ne alternatifi ne de benzeri. Biri Vahhabiliği reforma ederken biri Şiiliğin siyasal mezhepçi tavrından kendini arındırabilmiş değil.
Suud yönetimi şimdiler de Afrika boynuzunda bir barış havariliğine soyunuyor. Yemen’de savaş havariliği yaparken Afrika boynuzunda barış simsarlığı görevini üstleniyor. Somali’den umudunu kesen Suud yönetimi, Doğu Afrika’da müttefiki Birleşik Arap Emirlikleri ile rol kapmaya çalışıyor. Yakında Nil sorunu üzerine anlaşmazlığı bulunan Mısır ve Etiyopya arasında arabulucu rolü üstlenirse şaşırmamak gerek.
Suud yönetiminin bölgede bir barış gerçekleşmesi pek umurunda değil aslında. Umurunda olsaydı öncelikle Somali’de barışın gerçekleşmesi için uğraşır, çaba harcardı. Etiyopya-Eritre barışının arkasında ABD’nin bölgesel çıkarları olduğundan hiç kimsenin kuşkusu yok. Suud yönetimi Eritre ve Etiyopya liderlerine ülkesinde para dağıtarak, madalya vererek ABD’nin bölgesel taşeronluğunu yapmakta. Peki bu taşeronluğu kime karşı yapıyor?
Afrika ülkeleri önceden İran ve Suudi Arabistan arasında çekişme ve rekabet alanıydı. Birbirlerinin politik duruşlarına karşı manevralar yaparlardı. Artık bu İran veya Suud karşıtlığı sona erdi. Artık Türkiye düşmanlığı var çok fazla seslendirilmese de. Türkiye’nin doğu Afrika üzerinde etkisinden rahatsız olan devletlerin, Suud yönetimini taşeron olarak kullanması var. Suud kendisine verilen bu rolü oynamakta şimdilik istekli görünüyor, fakat yarın her şey değişebilir ve Türkiye’nin, bölgede artan gücü karşısında eğilmek zorunda kalabilir…
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
5.02.2019
18.12.2018
13.11.2018
30.10.2018
16.10.2018
25.09.2018
18.09.2018
4.02.2018