İhsan DAĞI
“Kan ve petrol içenler” bölgeye yeniden geliyorlar galiba. Gelip Suriye’de Esed rejimini yıkacaklarmış. Gelsinler mi? Gelsinler diyorsanız ve hatta onları çağırıyorsanız, ortaklık teklif ediyorsanız, haftalardır Batı, ABD, Avrupa hakkında saydırdıklarınızı unutmaya hazır mısınız? İlkeli, ‘değer’li dediğiniz dış politika çizgisinin bu ‘ortaklık’la ‘değersiz’leştiğini söyleyenlere ne cevap vereceksiniz?
İşte böyle, dış politika zor iştir. Heyecana, dolduruşa gelmez. Denetim dışı koca bir dünya vardır karşınızda ve sonu gelmez olaylar, gelişmeler. Bir yandan güç, çıkar, hegemonya arayışı vardır; öte yandan ahlak, değerler, ortaklıklar. Bazen kimlikler belirleyici olur, bazen de kimlikler inşa edilir dış politika üzerinden. Algılar yönetilir, algılar yaratılır... Vesselam zor iştir. İki faktör dış politika yapımını daha da zorlaştırır; ideoloji ve iç politik hesaplar. İdeolojik bir bakış dış politika tercihlerinde bulunurken ve öncelikleri saptarken ‘körlük’ etkisi yaratır. Olguları, aktörleri, gerçekleri olduğu gibi değil ‘ideoloji prizmanızdan’ kırıldığı gibi görürsünüz. Genel anlamda ‘yumuşak bir ideolojik bakış’tan kaçış mümkün olmayabilir, ama olguları tahrif edecek dozda bir ‘ideolojik’ duruş dış politikayı içinden çıkılmaz bir hale getirir.
İdeolojiniz, ‘dünya tasavvuru’nuz doğrudur ve bunun ‘diğerleri’ tarafından da benimsenmesini istersiniz. Başka türlü ayakta kalamayacağınızı düşünürsünüz veya nüfuzunuzu yaymanın etkin yolu ideolojinizi ihraç etmek olarak görülür. Yapacağınız iş zor, fakat açıktır; dünyayı kafanızdaki tasavvura göre inşa etmek... Dolayısıyla dünyadaki statükoya meydan okursunuz, dünya sisteminin değerlerini, kurumlarını, süreç ve aktörlerini sorgularsınız.
‘İdeolojik’ dış politika izleyenler bunun ‘değerler’le ilgili olduğunu söylerler hep; adil bir dünya düzeni kurulacak, sömürüye son verilecek, kaynaklar adil paylaşılacak, devletler gerçek anlamda eşit olacaktır...
Ancak böylesi ‘revizyonist’ tutumunuzdan rahatsız olacaklar vardır. Onlar izlenen politikanın aslında ‘ideolojik’ değil ‘hegemonik’ olduğunu ileri sürer ve direnirler. Bu, yanlış da değildir. İdeolojik dış politika yönelimlerinin hedefi diğer ülkelerin ‘rejimleri’dir; rejimler hedeflenir, değiştirilmeye çalışılır. Sonuçta, ideolojik tasavvurlarla şekillenen dış politikanın varacağı ilk durak çatışmadır. Sistemle, bölgeyle, teker teker ülkelerle çatışma.
Bunlar yapılırken ‘ideolojik körlük’ imkânlar ile hedefler arasındaki maddi uçurumu görmeyi engeller. Ülkenin kaynakları romantik, ütopik, ideolojik bir hayalin peşinde heba edilir. Sürekli çatışma hali dış politikayı zorlaştıran bir başka noktaya taşır bizi; iç politik mücadele. Dışarıda çatışan, çatıştıkça yalnızlaşan, yalnızlaştıkça içeride de zayıflayan yönetimlerin dış politikası yavaş yavaş ‘iç’e döner; ‘rejim ihracı’ politikası yerini, içte ‘rejimi muhafaza’ arayışına bırakır.
Çatıştığınız, değiştirmeye çalıştığınız dünya size komplolar kurmaktadır; dört yanınız düşmanlarla çevrilidir; düşmanlarınızın içeride işbirlikçileri vardır. Savrulduğunuz komplocu ve güvenlikçi zihniyetin varacağı yer otoriter bir siyaset, disiplinli bir toplum, ceberut, denetlenemez bir devlettir.
Böyle bir zihniyet için dış politika ve dış tehdit içi denetlemenin, siyasal muhalefeti susturmanın, toplumu disiplinize etmenin ‘işlevsel bir aracı’dır. ‘Dış’ politika aracılığıyla aslında ‘iç’ inşa edilmeye çalışılır.
Dolayısıyla ideolojilerden ilham alan dış politika hem dışarıyla hem içeride çatışır. İlkeden, ahlaktan söz eder ama söz ettiği sadece ‘öz haklılık’tır. Hangi ‘tasavvur’ adına hareket ederse etsin etrafında herkesle kavga eden bir ülkeye ne demokrasi ne de özgürlük gelir. Kavga ve çatışmanın sonu kabartılmış bir ‘tehdit algısı’dır. Sürekli kendini tehdit altında gören, herkesin tuzaklar hazırladığını sanan bir rejim için ‘demokrasi, hukuk ve özgürlük’ öncelikli konular değildir.
Velhasıl, dış politikayı dünya ile çatışmanın veya içi inşa etmenin bir aracı haline getirmeden yürütmenin bir yolunu bulsak, belki bölgeye ‘kan ve petrol içenleri’ çağırmak zorunda kalmayız.
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları




































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
13.01.2025
10.05.2024
11.04.2024
8.04.2024
3.01.2024
25.12.2023
13.12.2023
16.10.2023
9.10.2023
17.06.2023