İlker DEMİR
"Bir de “tarih” çıktı karşımıza: 17 Aralık! Fethullah Gülen’in devlet içinde, temelinde siyasi İslâm yatan bir örgütlenmeye girmiş olduğunu 17 Aralık’ta öğrenmiş oluyoruz. O zamana kadar bundan haberimiz olmamış. Böyle bir örgütlenme olduğunu bilmeden iktidar olmuşuz, başbakan olmuşuz. Sonra birden 17 Aralık tarihine gelmişiz ve gerçeklik ortaya çıkmış. Meğer “bitsin bu hasret” falan dediğimiz adam devlet içinde örgütleniyormuş, meğer “Ben onlara kefilim” dediğimiz savcılar da onun adamı olarak bu örgütlenmenin içindeymiş, meğer…
Bu durum iktidarın “nesnel gerçeklik” denen şeyle ilişkisinin mahiyetini çok iyi anlatıyor: Gerçeklik benim olmasını istediğim şeydir; dolayısıyla herkes de benim anlattığım şeye inanmakla yükümlüdür. İnanmamak suçtur." demiş Murat Belge.
sakin, hukuki ve en önemlisi Türkiye'de hakim olan düşman kültürün tersi bir dille yazmış.
bu dili sağcısı da muhafazakar solcusu da hem beğenmez hem sevmez.
yazı dediğin kodumu oturtacak, bir koç yiğit narası gibi dalga dalga korku salacak!
yazı dediğin karşıtını mosmor edecek!
Belge'nin yazdığına yazı mı denir?
bir yalvarmadığı kalmış!
'bunun gibisi Kırıkkale'de çok!'
bunun gibi çok liboş var saymakla bitmez.
yok tutuklama nedenleri hukuki gerekçe olamazmış, dayanaklar çürükmüş filan.
o öyle mi denir?
sizin hukukunuza da, gugunuza da diye başlanmaz mı?
tutuklayan elleriniz kırılır, sürüm sürünürsünüz, yaptığınızı misliyle çekersiniz, ey bre zalimler filan demeden olur mu?
aynı kültür içerikli dille karşıyı kanırtmadan olmaz!
iktidarın tersinden aynısı olmalı.
bir farkın kalmasa da olur!
yeter ki kana kan intikam/kıssas yerine gelsin, okuyan bir oh desin.
iktidar nabzı bilmekte, boşuna şiddeti ısıtıp ısıtıp sunmamakta.
farkın farkında olsa bu dille "rahatlamak" ister mi, her dakika liboş cikleti çiğner mi, bu halk ve halkın dostları olması gerekenler?
bu, kızınca küfür zannedip liboş diyenlere sorsan, liberali de bilmez.
bunlar, liberal, liberty'den türeme, özgürlük, o uğurda uğraşana da libertarian/özgürlükçü dendiğini asla bilmez..
cahil, siyaset literatürü cahilidirler.
liberal birey özgürlüğünü öne çıkardığı için devletçiler karşıdır ama amaları toplumun değil devletin çıkarları içindir.
bir solcu liberalizme bu bağlamda karşı çıkmaz.
aksine liberallerden daha çok bireyi, bireyin özne olmasını savunduğu için liberalleri yanına alır, siyaseten toplumcu olmadıkları için liberalleri eleştirir.
üstelik devletin yanında durmak liberal olmaktan çok daha geri halk karşıtı bir yerdir.
sol otoriter düzeni savunmaz.
ama "bizim" muhafazakar "sol"cularımız egemen rüzgarın oturttuğu köşelerden boyun damarları dışarı fırlarcasına bir öfkeyle "liboşlar!" diye milli hisli parmak sallar, sanki liberaller kişisel çıkarları söz konusu olduğunda onlardan daha fazla ceddin deden olamazlar gibi.
ey önceki yüzyıllarda masum hislerin kurbanı gariban, hiç devletçilikle devrimcilik yan yana durur mu?
devletçi olan sivil bile olamaz, bilmez misin?
ne edilir, devlet halkı böylesi günler için yetiştirmeye gayret etti.
devlet böyle yetiştirdi, bugünlere hazırladı, halk kendi düzenini kuramasın istedi.
o yüzden bu devlet/çiler, başına sağ veya sol koyun fark etmez, devletin ana gidişatını eleştirenleri hemen tefe koydu.
ana gidişata karşı olanı tescilli düşman ilan etti.
çoğunluğun cahilane ama masum hassasiyetinden biri eleştiriye uğramaya görsün, hain paydalı cümleler bazen Altan kardeşler, bazen Ali Nesin, bazen Murat Belge, isim aklına gelmeyince Yetmez Evetçiler başlığıyla temcit pilavı gibi ısıtılıp ısıtılıp ortaya sürüldü.
halkın cahilleri de, sol adına kılıç kalkan ekibi olup devletin yanında yer aldı, alkış tuttu.
ey solcu, ey halk evladı, düşmanlaştırmadan eleştiri, yerinin halkın yanı, demokrasi safları olduğunu unutmadan.
halkın diliyle yaz, halkın diliyle oku.
senin yerin emeğin yanı, sömürenin/egemenin değil.
dilin, halkın dili, hukuk, barış, doğa, can dili.
evrensel dil.
haydi canlar bir olalım!
yaşamı çoğaltalım.
Yazarlar
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel’e saldırı aydınlatıldı mı şimdi? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolDış politikada rasyonel zemin 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKomisyon Suriye’yi, Suriye İsrail’i, İsrail Trump’ı…. 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEYargı CHP’ye çalışıyor 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluHerkes sözünden sorumludur; 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilFanatizm ve inancın siyasallaşması 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanBüyük Türkiye hayali böyle bir hayal miydi? 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’nin diğer dertleri… 10.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.08.2025
10.08.2025
28.07.2025
17.07.2025
6.07.2025
23.06.2025
6.06.2025
16.05.2025
3.05.2025
2.04.2025