İsmet Berkan
Milliyetçi Hareket Partisi’nin bastırmasıyla çok tercih etmeyeceği kimi unsurlar içine girdiyse bile mevcut Başkanlık sisteminin mimarının bizzat Tayyip Erdoğan olduğunu söylemek yanlış olmaz.
Erdoğan bu sistemi kendi başbakanlık tecrübeleri ve siyasi arzuları ışığında oluşturdu. Bütün bu tasarımı yapıp hayata geçiren elbette pek çok hedefi vardı ama en önemli ve en temel hedefi, 5 yıl boyunca “kimsenin ağız kokusunu çekmeden” yönetmek istemesiydi.
Erdoğan, kendi demokrasi anlayışına göre, sadece seçimden seçime halka hesap vermeye yanaşıyordu; ne devlet kurumlarının, ne muhalefetin, ne yargının ne de medyanın kendisini sınırlamasını ve eleştirmesini istiyordu.
Hayalini kurduğu sistemde 5 yıl ülkeyi kimseye müdana etmeden yönetecek; böylece daha uzun vadeli ve gündelik çıkarların ötesine geçen kararlar alabilecekti. Herhalde hayali buydu.
Ama bakın ne oldu?
2018 Temmuzunda göreve başladığından beri “Başkan” Erdoğan bu ülke tarihinin gelmiş geçmiş en çok karar değiştiren, en çok politika değiştiren, üstelik bu değişiklikleri birbirine neredeyse 180 derece zıt istikametlerde yapan yöneticisi oldu.
Bu değişiklikler bitmiş, Tayyip Erdoğan bazı politikalarda son kararını vermiş de değil; 2023 Haziran ayında yapılacak seçime kadar daha çok böyle değişiklik görme ihtimalimiz bir hayli fazla.
Örnekler vereyim:
Dış politikada Avrupa’nın çeşitli ülkeleriyle yaşanan kavgalar ve sonra barışmalar; Suriyeli göçmenleri otobüslere bindirip Edirne’ye sınıra götürmeler, sonra geri getirmeler; İsrail’le önce ölümüne kavga edip sonra barışmak; Birleşik Arap Emirlikleri, Mısır ve Suudi Arabistan’la olan çekişmeler, ağır çatışmalar ve sonrasında barışma; “Mavi Vatan” diye Yunanistan’la savaşın eşiğine gelip sonra bu konuyu tamamen unutmak; Libya’da oyun kuruculuğa ve vekalet savaşına girişip sonra geri dönmek; Suriye’de İdlib’ten Suriye güçlerini atmaya kalkışan bir savaşa girişmek, sonra başladığı noktadan daha geri bir noktaya razı olmak…
En çarpıcısı ekonomi alanında yaşananlar… “Söz dinlemiyor” diye Merkez Bankası Başkanı Murat Çetinkaya’yı görevden alıp yerine Murat Uysal’ı getirmek; sonra Murat Uysal’ı da alıp yerine Naci Ağbal’ı atamak; faizi yükselten Ağbal’ı işten atıp Şahap Kavcıoğlu’nu getirmek… Hepsi şu son 4 yıla sığdı. Berat Albayrak’ı ekonominin başına geçirmek, onun yerine Lütfi Elvan’ı atamak, sonra Elvan’ı gönderip yerine Nurettin Nebati’yi getirmek…
Naci Ağbal ve Lütfi Elvan’ı göreve getirdiğinde, Berat Albayrak-Murat Uysal dönemi politikalarını tamamen terk etmek ve yeni politikaları savunmak; sonra onları da gönderip bu kez “Yeni Ekonomi Modeli” diye bir şeye geçmek.
YEM’in ilk halini “TL değer kaybedecek, Türkiye’nin ihracatı artacak, cari açık azalacak, enflasyon düşecek” diye anlatıp aradan iki ay geçmeden tamamen çark edip döviz korumalı mevduatla doların fiyatını tutmaya çalışmak…
Sadece ekonomi bakanlarını ve Merkez Bankası başkanlarını değiştirmiyor Erdoğan, Hazine’den Merkez Bankası’na, oradan TÜİK’e kadar büyün ekonomi bürokrasisi de birkaç tur değiştirildi. Sadece politikalarda değil, yönetimde de istikrar yok; muhatapları her gittiklerinde karşılarında başka bir “yetkili bürokrat” görebiliyor.
***
Daha çok örnek verebilirim ama örnekleri yazarken bile içim daralıyor, size de bana da daha fazla eziyet etmeye gerek yok, ne demek istediğimi anlatabildim sanırım…
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu politika değişikliklerine “yalpalama” demek yanlış ve eksik olur. Çoğu vakada da görebildiğimiz gibi Erdoğan’ınki yalpalama değil, tam ters yöne dönme.
Onun bu esnekliği, içeride ve dışarıda Erdoğan’ın bir sonraki hamlesine ilişkin büyük bir belirsizlik yarattığı için hepimiz bir yerde diken üstünde yaşıyoruz; çünkü “her an her şey olabilir” diye adlandırabileceğimiz bir atmosfer doğuyor; üstelik zaman zaman sahiden her şey olabiliyor da…
İşte bu anlatmaya çalıştığım da, aslında “istikrarsızlık” denen şeyin tam tarifi. Sistemde bir tane sabit var, Tayyip Erdoğan ama o sistemi, politikaları, anlayışları, hatta ahlaki duruşları bile her an değiştirebiliyor.
Tabii bu kadar sık politika, insan ve ilke değiştirmenin bir de kaçınılmaz sonucu var, yönetim kalitesinde inanılması güç bir yüksek irtifa kaybı ile karşı karşıyayız. Daha da fenası başarısızlık da cezalandırılmıyor; bırakın cezalandırmayı eleştirilmiyor bile.
Başkanlık sistemi, Erdoğan’a 5 yıl kesintisiz iktidar verecek, o da gündelik kaygılarla değil 5 yıllık vadeyle düşünüp ülkeyi yönetecekti.
Öyle olmadı. Gündelik kaygılar ve gündelik yönetim ağır bastı. Erdoğan, kendi getirdiği sistemin en büyük faydasından yararlanmadı.
70’lerin veya 90’ların koalisyon dönemlerinde bile bu kadar çok ve sık politika, ilke ve insan değişimi görmedik.
Son dört yılda üç ayrı hükümet değiştirmiş gibi hissettik.
Attila İlhan yaşıyor olsa, belki de “Hangi Erdoğan?” diye yazardı ama o da eksik olurdu; çünkü iki değil en az dört tane Erdoğan yaşadık, daha da yaşıyoruz.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
29.05.2025
23.05.2025
22.05.2025
13.05.2025
1.05.2025
29.04.2025
19.04.2025
13.04.2025
10.04.2025
6.04.2025