Kemal BURKAY
Başbakan Erdoğan, Beytüşşebap’ta yaşanan son çatışmadan sonra “tuzağa düşmeyeceğiz” dedi.
Ortada bir tuzak olduğu doğru. Ben de şu anda Dengê Kurdistan ve Dengê Azad sitelerinde ve “fan page” sayfamda yer alan “Bunu Anlamayan, Anladığı Zaman Geç Olur” başlıklı yazımda tam da buna değiniyorum. (Bir ön notla yeniden yayınladığım bu yazı geçen yıl Haziran ayında, seçimlerden hemen sonra yayınlanmıştı ve “Kaos Ortamını Kim İster” başlıklı idi.
Sayın Başbakan’ın sözünü ettiği tuzak yeni değil. O hem AK Parti’ye karşı, hem de çok daha geniş kapsamda ülkenin barış ve demokrasi güçlerine karşı.
28 Şubat süreciyle Erbakan başkanlığındaki koalisyon hükümetini deviren Militarist-Kemalist çevreler, onu izleyen AK Parti’nin seçim başarısını önlemek için de elden geleni yaptılar, ama başaramadılar. AK Parti 2002 seçimlerinin ardından tek başına hükümet oldu. Bu kez ona karşı darbe hazırlıkları başladı.
Söz konusu darbe girişimlerine 2004 yılından itibaren canlanan PKK eylemleri eşlik eder oldu. Oysa PKK, Öcalan yakalandıktan sonra silahları susturmuş, hatta gerillaları tümden silahsızlandırmayı önermiş, ama bu kabul görmeyince -ordu ile anlaşmalı biçimde- onları sınır ötesine, Güney Kürdistan’a çekmişti. PKK 1999-2004 arasında tek kurşun sıkmadı, üstelik adını, programını bile terk etti.
Peki 2004’ten itibaren ne oldu da yeniden şahinleşti, adını geri aldı ve “Görülmüştür” damgalı savaş kararları serbest biçimde İmralı’dan Kandil’e ulaştı?
Bunun öyküsünü –Osman Öcalan ve Nizamettin Taş dahil- bizzat PKK’dan ayrılan komutanlar yazdılar, söylediler. Ben de birçok kez değindim.
PKK’nın şahinleşmesi, o dönemde ordu içinde hakim konumda olan darbeci-Ergenekoncu kesimin tercihinin bir sonucu idi. Generaller, 12 Mart ve 12 Eylül öncesinde olduğu gibi, darbe koşullarını olgunlaştırmak, kamuoyunu hazırlamak için buna gerek duydular. Ortalık karışmalı, “vatanın ve milletin birliği” bir kez daha “tehlikede” gibi görünmeli ve kahramanlarımız onu bir kez daha, sivillerin işine son vererek “kurtarmalı” idiler…
Bu olmadı. Çünkü ABD ve NATO bu kez darbeye yeşil ışık yakmadılar. Ayrıca hem halkın hükümete desteği yüksekti hem de Erdoğan ve arkadaşları şapkalarını alıp gitmediler, dik durdular. Bu kez avcılar av oldular ve Silivri’yi boyladılar…
Ama bununla darbeci-Ergenekoncu güçler tükenmedi, tümüyle havlu atmadı ve umutlar bitmedi.
CHP’si, “anti Amerikancılık ve anti AKP’lilik” şablonuyla malul ve çarpıtılmış solu, Kürt ve demokrasi düşmanı cümle faşist odakları ile “Ulusalcı Cephe” can havliyle kavgaya devam etti ve ediyor.
Bu cephenin 12 Haziran 2011 seçimleri öncesi A Planı, AK Parti’ye karşı bir seçim bloku yaratmak ve çoğunluğu onun elinden almaktı. CHP ve MHP’nin yanı sıra, AK Partiyi bir nolu düşman, hatta başlıca ve tek düşman sayan PKK-BDP kesimi de bu cepheye dahildi… Eğer bunu başarabilseler, gidiş tersine dönecek, Silivri boşalacak, suyun başına Militarist-Kemalist kesim geçecek ve –kuşku yok- Kürt sorununda tümüyle eskiye dönülecek, Kürt yurtseverleri ve demokrat insanlar, hatta büyük ihtimalle şu “şeriatçı canavarlar” bir kez daha kodesi boylayacaklardı…
A Planı tutmadı ve ardından B Planı devreye girdi. B Planı’nın belkemiği PKK’nın yeniden hareketlenmesi idi ve Duran Kalkan daha seçim öncesi 2011 Mayısı’nda yayınlanan makalesinde, “halk savaşı” başlatacaklarını açıklamış ve bu savaşta dost düşman tasnifi yaparken, “generalleri Silivri’ye konduğu için hükümete diş bileyen ordu”yu, bunun yanı sıra Türkiye ile ciddi sorunlar yaşamakta olan Suriye ve İran’ı, arka planda ise onlara destek veren Rusya ve Çin’i “dost güçler” arasında saymıştı. Yani “zafer” için tüm koşullar uygundu!
İşte bu nedenledir ki Oslo’daki görüşme masası devrildi ve “savaşa gerek yok, devletle anlaştık” diyen Öcalan baypas edildi. Silvan’la başlayan zincirleme eylemler devreye girdi.
Bu bir tuzaktı ve yalnızca AK Parti’ye değil, bundan da öte Kürt sorununun çözümüne, barış ve demokratikleşme sürecine… Bir başka deyişle hem Kürt halkına, hem Türk halkına bir tuzaktı.
Bu tuzak ne yazık ki, son dönemde tırmanan şiddet ve çatışma ortamıyla devam ediyor. Suriye’deki iç savaşın kıvılcımları ise bu tarafa sıçramakta ve yangını büyütmekte.
Bu tuzağa düşmemek, onu boşa çıkarmak için yapılması gereken ne?
Öncelikle tuzağı görmek ve deşifre etmek, kamuoyunu aydınlatmak.
Peki hükümet bu tuzağı başından beri görebildi mi? Kanımca gördü, görmemesi eşyanın tabiatına aykırı olurdu. Peki teşhir edebildi mi? Ne yazık ki hayır.
Hatta tuzağa düşmemek için gerekli uyanıklığı göstermek şurda kalsın, kanımca tuzağa düştü de.
Tuzağı boşa çıkarmak için yapılması gereken işlerden biri, başlıcası, Kürt sorununun çözümü, barış ve demokratikleşme doğrultusunda kararlı biçimde devam etmekti.
Ne yazık ki hükümet bunu yapamadı. Öncelikle çözüm ve demokratikleşme çabalarına gelen tepkiler nedeniyle durakladı. Ardından PKK’nın eylemlerini gerekçe göstererek geriledi, yeniden “Kürt sorunu yoktur” ezberine sarıldı ve sorunu “terörle mücadeleye” indirgedi. Bu tam da söz konusu tuzağı kuranların ve AK Parti’yi köşeye sıkıştırmak isteyenlerin istediği şeydi.
Hükümet diğer alanlarda da genel olarak demokratikleşme ve değişim perspektifini yitirdi. Örneğin Alevi kitlesinin taleplerini karşılamaktan kaçındı. “Kürtler Türk okuluna” derken “Aleviler de camiye” dedi. Zorunlu din dersini bile okullardan kaldırmaya yanaşmadı. Kürtaj, Çamlıca’ya cami, dindar gençlik yetiştirme gibi takıntılara yöneldi.
AK Parti bir bakıma, artık darbe teşebbüslerini savuşturarak yerini sağlamlaştırdığı zehabına kapıldı, askeri ve sivil bürokrasiyle uzlaşmaya yöneldi. Eğer Roboski katliamının sorumluları üstüne gidilmediyse nedeni budur.
Şimdi, Sayın Başbakan, “tuzağa düşmeyeceğiz” derken böylesine geniş bir perspektiften mi bakıyor? Ne yazık ki hayır. Şemdinli, Beytüşşebap ve benzeri eylemlerle hükümetinin, Suriye’deki gibi sivil halkla karşı karşıya getirilmek istendiğini söylüyor, bu tuzağa düşmeyeceğiz diyor.
Elbet o da bir tuzak ve düşülmemesi iyi olur. Ama asıl tuzak, Kürt sorununu yok saymak ve sorunun çözümü için gerekli köklü, cesur adımları atamamaktır. Ne yazık ki AK Parti şimdi bu dar köşeye doğru sürüklenmekte.
Böyle bir AK Parti’nin değişim ve demokratikleşme konusundaki işlevi biter ve o giderek tutuculaşır, kendisinden önceki hükümetlere benzer.
Türkiye’nin gerek duyduğu ise değişimdir. Değişim dalgası yalnız Suriye’nin ve diğer Ortadoğu ülkelerinin değil, Türkiye’nin de kapısına dayanmıştır. Çağdaş liderlik, ileri görüşlülük, bunu zamanında görüp gerekeni yapmaktır. Gereken ise değişimi engellemek için tedbir almak değil, tam tersine değişim yönünde topluma öncülük etme yeteneği ve becerisidir.
Bin Ali, Kaddafi, Mübarek ve Esat bunu yapamadılar.
Peki Türkiye’yi yönetenler bunu yapabildiler mi, ya da yapabilecekler mi? Ülkeye herkes için eşitliği, çağdaş bir demokrasiyi, özgürlükleri getirebilecekler mi?
Yoksa su çok renkli ülkeyi ve toplumu, Türk-İslam sentezinin haki ve dar elbisesi içinde tutmaya devam mı edecekler?
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları








































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.02.2022
28.08.2021
16.05.2020
12.05.2020
8.05.2020
4.05.2020
29.01.2020
18.10.2019
10.10.2019
24.03.2020