Kemal BURKAY
Türkiye’nin Musul Konsolosluğu’nda rehin alınan 49 kişi, 102 gün sonra, Suriye’den geçirilip, Türkiye sınırına getirilip serbest bırakıldı. Erdoğan buna “başarılı operasyon” dedi, Davutoğlu “serbest bırakılma” dedi. Her neyse…
Bu serbest bırakılmanın ne karşılığında yapıldığını, yani aradaki pazarlığı bilmiyoruz.
Türkiye şimdiye kadar IŞİD konusunda bu rehineleri gerekçe göstererek sessiz ve eylemsiz kalıyordu. Şimdi o gerekçe ortadan kalktı ve Türkiye’nin bundan böyle IŞİD’e karşı, ABD’nin başını çektiği koalisyona aktif destek verip vermeyeceği sorusu öne çıktı.
Erdoğan, BM toplantısı nedeniyle gittiği Amerika’dan verdiği demeçte IŞİD’e karşı mücadelenin gereğini vurguladı. Kendilerinin de bu mücadeleye askeri katkı dahil, destek vereceklerini, bunun biçimini muhataplarıyla görüşeceklerini söyledi.
Belli ki Türkiye bölgede olup bitenlere karşı bu saatten sonra pasif durumda kalamaz. Bundan önce de zaten pasif durumda olduğu söylenemezdi. Suriye konusunda başından beri en aktif ülkelerden biri idi. Esad rejimine karşı muhalefetin yanında yer aldı, bu muhalefete ev sahipliği yaptı, lojistik ve askeri destek verdi. Bir bölümünün silah ve cephane taşıdığı sabit olan binden fazla tır bunun kanıtı. Bu muhalefet içinde El Nusra ve IŞİD gibi örgütler öne çıkıp palazlanınca ABD ve öteki batılılar geri çekilirken Türkiye Esad rejimini yıkmaya yönelik çabalarını sürdürdü. IŞİD Türkiye’den kadro devşirirken, Türkiye sınırlarını kullanırken pek bir engelle karşılaşmadı.
Belli ki son dönemde Türkiye’nin IŞİD karşısındaki tavırsızlığının tek nedeni rehine sorunu değildi.
Peki, bundan böyle Türkiye’nin tutumu ne olacak? Erdoğan’ın ve Davutoğlu’nun açıklamalarından anlaşılan o ki Türkiye’nin bu konudaki beklentileri ve hedefleri koalisyonunkinden oldukça farklıdır.
Türk hükümeti Suriye olaylarının başından beri bu ülkeye bir askeri müdahaleden yana olmuş, ama bunu Esad rejimine karşı ve Suriye muhalefetine destek olarak önermişti. Bu kapsamda sınırda uçuşa yasak bir tampon bölge önermişti. Bugün de aynı şeyi öneriyor. Uçuşa yasak bölge -IŞİD’in uçakları olmadığına göre- Şam hükümetinin hava hareketini sınırlamayı, muhalefete serbestçe hareket edebileceği bir alan açmayı amaçlıyor.
Türk hükümeti yine, IŞİD’e karşı söz konusu hava hareketi ile sonuç alınamayacağını söylerken, Türkiye sınırının ötesinde bir tampon bölge oluşturmayı öneriyor. Burası ise, birkaç yerde Arap nüfusla kesintiye uğrasa bile, asıl olarak Kürtlerin yaşadığı üç bölgeyi içeriyor (Cezire, Kobani ve Kürt Dağı bölgeleri.)
AK Parti’nin ve onun hükümetinin Esad’dan sonra düşündüğü Suriye nasıl bir şeydir? Bu elbette bizim düşündüğümüz anlamda demokrat ve federal bir Suriye değil. Nusayri yönetimi, Baas Partisi gitmeli, yerine Ihvancı (Müslüman Kardeşler) türünden bir yönetim gelmeli… Türkiye, Kürtlerin Suriye Kürt bölgelerinde federal veya otonom türden bir statü kazanmalarından ise başından beri endişe etti. Görünen o ki, bugün de Türk devletinin Suriye meselesindeki hedeflerinden biri bunu önlemektir. Eğer sınır ötesinde bir tampon bölge kurulur ve Türkiye bunda askeri bakımdan bir rol alırsa, Suriye Kürt bölgelerini denetlemek ve Suriye’de Esad rejimi son bulurken Türkiye bakımından istenmeyen türden gelişmeleri önlemek mümkün olur diye düşünüyorlar,
Bunun yanı sıra Erdoğan’ın bir başka ilginç talebi daha var: Suriye’nin yanı sıra Irak’ta da uçuşa yasak bir tampon bölge oluşması…
Suriye’dekini anladık, peki Irak’ta bu tampon bölge nerede oluşacak ve kimin, kimlerin uçuşunu engelleyecek?
Eğer sorun IŞİD’e karşı mücadele ise, Irak’ta da IŞİD’in uçakları yok...
Anlaşılan o ki Türk hükümeti, Suriye gibi Irak’ta da başka türden hesaplar peşinde… Hem Suriye’de hem Irak’ta uçuşa yasak tampon bölgeler oluşmasını ve bu bölgelerde bir rol üstlenmeyi istiyor…
Türkiye’nin tampon bölgeye ilişkin talepleri gerçekleşebilir mi, ayrı bir konu. Şu anda ABD başkanlığındaki koalisyonun önüne koyduğu hedef IŞİD’i durdurmak ve yok etmek. Bu, ABD ve batılılar kadar, İran, Bağdat hükümeti ve Kürtlerin de istediği bir şey. Bu, Esad rejiminin de işine gelir. Yine IŞİD’in ortaya çıkmasında payları olsa bile, Suudi Arabistan ve Körfez emirliklerinin de isteğine uygundur. Çünkü IŞİD çılgınları onları bile tehdit eder oldular.
ABD Türkiye’nin de IŞİD’e karşı mücadelede bir rol alması için bastırıyor; ama bu ne ölçüde gerçekleşir, neyin üzerinde uzlaşırlar, kestirmek zor.
Irak ve Suriye’deki gelişmeler nereye varacak?
Görünen o ki Irak ve Suriye’de bu kanlı gelişmelerin sona ermesi, taşların yerine oturması epeyce bir zaman alacak. Bu süreç içinde IŞİD tümden yok olmasa da etkinliğini yitirecek ve bugün denetlediği bölgeler elinden çıkacak.
Bu sürecin sonunda Irak ve Suriye’nin eskisi gibi kalması elbet mümkün değil. Değişimin boyutlarını ise sahnedeki tüm aktörlerin çabaları ve güçler dengesi belirleyecek. Irak büyük ihtimalle üçlü bir konfederal yapıya dönüşecek. Suriye’de de, desen demesen bir değişim yaşanacak, bir uzlaşmaya varılacak. Bizce Suriye’de yakın dönem için adil ve gerçekçi çözüm, federal ve demokratik bir yapılanmadır.
Kürtlerin böyle bir Suriye’nin oluşmasında olumlu katkıları olabilir, eğer aralarında birlik sağlar ve doğru politikalar izlerlerse. Ne yazık ki, PKK-PYD’nin yanlış siyaseti nedeniyle bugüne kadar bunu başaramadılar ve şu anda Kobani’de görüldüğü gibi zor duruma düştüler.
İronik bir şekilde, son yıllarda demokrasiden çokça söz eden, bu türden sıfatları bolca kullanmayı seven PKK-PYD kesimi, bundan ders çıkarır mı, Kürtler arasında demokratik ilişkilere evet der mi, böylece birliğin yolunu hiç değilse bu saatten sonra açar mı? Onlardan bunu beklemek, olmayacak duaya amin demek gibi bir şeydir.
Geçmişte yaşadığımız pek çok şey gibi şu anda yaşananlar da Kürtler bakımından büyük bir talihsizliktir. Halkımızın bu handikapları aşıp özgürlüğe ulaşması, her şeye rağmen doğru politikalar üzerinde bir araya gelmeye bağlıdır. Başarı isteyenler bunu unutmamalı.
Yazarlar
-
İbrahim KirasOrtada aslında bir ‘plan’ yok 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsıl sorunumuz TL değil dolar enflasyonu 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanTrump’ın Gazze Planının Ak Parti çevresinde yarattığı derin çatlak 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTrump kuzulara şah olunca… 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.02.2022
28.08.2021
16.05.2020
12.05.2020
8.05.2020
4.05.2020
29.01.2020
18.10.2019
10.10.2019
24.03.2020