Kürşat BUMİN
Diken’deki yazılarımı epeydir ihmal ettim. Aslında ‘ihmal’ dememem daha doğru herhalde, çünkü bu bir seçimdi.
Neden derseniz: İçine girdiğimiz sürece ilişkin ne söylenebilir ki? Cehalet, delâlet, gaflet (zenginleştirebilirsiniz) gibi eskinin terimleriyle ifade edebileceğimiz bir manzara var karşımızda, ne söylenebilir ki? Bu manzarayı karşınıza alıp ne yorum yapabilirsiniz ki?
Çok yazık tabii ki; başlangıcında – ihtiyatlı olsa da- umut veren bir yönetim olarak gördüğümüz bir siyasi formasyonun işi buraya kadar vardıracağını tahmin edebilir miydik? (Bu yorumu tabii ki kendi adıma yapıyorum. ‘Hiçbir şey unutmayan ve de hiçbir şey öğrenmeyenler’in “Biz size dememiş miydik?” diyerek keyiflendiklerini dikkate almayarak tabii ki…)
OHAL şartları içinde bir anayasa referandumuna gidiyoruz. Bu fasılla ilgili olarak da gecikmeden şunu söyleyeyim: OHAL altında bir ‘anayasa referandumu’na gitmek tek başına fazlasıyla ‘müstehcen’dir. ‘Anayasa yapmak’ , ‘anayasa değiştirmek’ gibi büyük politik atılımların ne OHAL ve benzeri çemberlere ne de ‘kamusal alan’ı (meydan, cadde vs anlamında kullanıyorum) esir almış hamasete tahammülü vardır. Ben ve benim gibiler bunu böyle öğrendik: Anayasaları insan haklarına inananlar yaparlar, ‘organik lider/ liderlikler’ değil…OHAL’lere karşı olanlar yapar, ‘OHALciler’ değil…
Epeyce aradan sonra bu yazının başına oturmamın nedeni medyanın malum ‘son dakika’ (!) ezberiyle önümüze gelen, Figen Yüksekdağ’ın milletvekilliğinin düşürülmesi haberidir.
Biliyorsunuz, Yüksekdağ’ın milletvekilliğinden düşürülmesi Büyük Millet Meclisi’nin ‘görevlerini kısmen yapmasını engelleyen’ hukuk dışı uygulamaların ilki değil (Bunu söylerken TCK’nın 311. maddesinin şu fıkrasını hatırlatmak isterim: “BMM’nin görevlerini ısmen veya tamamen yapmasını engellemeye teşebbüs edenler ağırlaştırılmış hapis cezasıyla cezalandırıllar.” Yani şaka değil, ‘ağır ceza’lık bir suçtan söz ediyoruz)
Bu ülkede gazete okurları ne haber başlıkları gördü… Bakın mesela (yıl 2011): “Halen cezaevinde olan vekiller için son sözü mahkeme söyleyecek.” / “Hapisteki 9 vekil Meclis’e nasıl girecek? / “Anayasa ne diyor?” (Bu konuya birazdan geleceğiz.)
Takdir edersiniz ki, “Sandıktan çıkan BDP destekli altı, CHP destekli iki ve MHP’den de bir milletvekili adayı halen cezaevinde. Meclis’e gitmeleri için önce tahliye edilmeleri gerekiyor. Anayasal suçtan yargılanan 9 vekil adayının tahliyesine ‘ret’ verme yetkisi mahkemelerin elinde” türünde bir haber TCK’nın biraz önce aktardığım 311. maddesinin ‘ağır cezalık’ olara gördüğü ‘TBMM’nin görevlerini kısmen engellemek’ suçundan habersizdir.
‘Haberler’in hakkınını o kadar da yemeyelim; Bu ve benzeri haberlerde şu ‘açık kapı’ da hatırlatılmadan geçilmiyordu: “Önceki seçimde cezaevinde iken milletvekili seçilen Sebahat Tuncel’in hemen tahliye edilmesi cezaevinde milletvekili seçilenler için umut olurken…”
Zavallı memleket…
Şunu da hatırlayalım: Seçildikleri halde Meclis’e girmeyi bekleyen milletvekilleri arasında MHP’den ‘Balyoz davası’ tutulusu Engin Alan da var. (Hadi oldu olacak şunu da ekleyelim: Engin Alan ve şimdi adını hatırlayamadığım tutuklu bir başka orgeneral hem ‘tutuklu’ hem de aynı zamanda dönemin Askeri Şura üyesiydiler…
Ne memleket ama!
Oldu olacak memleketteki bu ‘milletvekiliği düşürmek’ merakının Anayasa tarafından nasıl anlaşıldığı sorusunu da cevaplamaya çalışalım: Bu fasılla ilgili ilk tespit şu olmalıdır: Anayasa öyle bir biçimde kaleme alınmış bir metin ki bir maddeden kurtarsanız bir diğerine yakalanmamak imkânsız! Şurası bir hakikat ki bu Anayasa’yı kaleme alan zevat (Milli Birlik Komitesi Anayasa Komisyonu) bize öyle kötücül bir oyun oynamışlar ki bu millet hepten aklını yitirsin…
Biliyorsunuz, Figen Yüksekdağ’ın milletvekilliği Anayasanın 84. maddesinin ikinci fıkrası gereğince düşürüldü. Şu fıkra yani: “Milletvekilliğinin kesin hüküm giyme veya kısıtlanma halinde düşmesi, bu husustaki kesin mahkeme kararının Genel Kurula bildirilmesiyle olur. Meclis’in ‘kısmen’ görevlerini yapmasını engelleyen bu gelişmeyi (Anayasamıza lâyık) medyamız, “Bahçekapılı, Anayasa’nın 76. maddesi kapsamında milletvekili seçilmeye engel bir suça ilişkin olan ve Anayasa’nın 84. maddesi ikinci fıkrası gereğince bilgiye sunulan kesinleşmiş mahkeme kararı okunduğu için, Yüksekdağ’ın milletvekilliğinin düştüğünü duyurdu” diye aktardı. Hayırlı olsun ne diyelim…
Okumakta olduğunuz yazının başlığını (‘Birbiriyle tanıştırılmamış anayasa maddeleri’) açmanın zamanı geldi diyebiliriz. Şöyle yani:
İki satır öncesinde hatırlattığım 84. maddenin ikinci fıkrasının yanına aynı Anayasa’nın bir önceki maddesinden şu üçüncü fıkrayı yerleştirelim: “Türkiye Büyük Millet Meclisi üyesi hakkında, seçiminden önce veya sonra verilmiş bir ceza hükmünün yerine getirilmesi, üyelik sıfatının sona ermesine bırakılır; üyelik süresince zamanaşımı işlemez.”
Görüyorsunuz ‘devletin resmi dili’ (!) olan Türkçe okuyup/yazmayı bilen bir insan bu fıkrayı 84. maddenin Yüksekdağ’ın milletvekilliğini düşürmek için devreye sokulan ikinci fıkrasıyla bir arada barındıran bir anayasa hakkında ne düşünür? Siz ne düşünürsünüz bilemem ama benim bu soruma cevabım şöyledir: Bu anayasanın maddelerini birbirinden bağımsız (dolayısıyla iletişimsiz) darbeciler kaleme almıştır… Öyle bir anayasa ki (karpuz tezgâhı misali) seç seç al… Görülmüş şey midir? Peş peşe kaleme alınmış bir anayasada sonradan gelen bir öncekini görmüyor, tanımıyor.
Konunun bu noktasında itirazları duyar gibiyim. Şöyle şeyler: “İyi ama 83. maddenin söz konusu fıkrasında şöyle bir kayıt da yer alıyor, buna ne diyeceksiniz: ‘Ağır cezayı gerektiren suçüstü hali ve seçimden önce soruşturmasına başlanılmış olmak kaydıyla Anayasa’nın 14’üncü maddesindeki durumlar bu hükmün dışındadır. Ancak, bu halde yetkili makam, durumu hemen ve doğrudan doğruya Türkiye Büyük Millet Meclisine bildirmek zorundadır.’”
Görüyorsunuz, Anayasa ‘tuzaklar’la dolu, birinden sıyrılsanız diğerine yakalanıyorsunuz… 84. maddede sağ şeride kıvırmış olan Anayasa bir an için ayılıp 85. maddede ‘merhamet’e de geliyor. Şöyle yani: “MADDE 85. – (Değişik: 23.7.1995 – 4121/10 md.) Yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına veya milletvekilliğinin düşmesine 84’üncü maddenin birinci, üçüncü veya dördüncü fıkralarına göre karar verilmiş olması hallerinde, Meclis Genel Kurulu kararının alındığı tarihten başlayarak yedi gün içerisinde ilgili milletvekili veya bir diğer milletvekili, kararın, Anayasaya, kanuna veya İçtüzüğe aykırılığı iddiasıyla iptali için Anayasa Mahkemesi’ne başvurabilir. Anayasa Mahkemesi, iptal istemini onbeş gün içerisinde kesin karara bağlar.”
Bakalım göreceğiz, Yüksekdağ hakkında Meclis’ten çıkan karar bu süreci yaşayacak mı? Bilinmez, belki de OHAL şartları bu sürece izin vermez. Ayrıca, süreç işlese de bakalım Anayasa Mahkemesi ne buyuracaktır.
Son olarak 83. maddenin içine sıkıştırılan Anayasa’nın 14. maddesi hakkında da iki çift söz:
Bu madde (bir zamanlar altını defalarca çizdiğim gibi) adından başlayarak en alâsından despotik bir rejimin ölçüsüne göre biçilmiş bir girdidir. Maddenin adı/başlığı tek başına durumu âlâsından özetlemektedir: ‘Temel hak ve hürriyetlerin kötüye kulanılması’ (!)
Görüyorsunuz, madde, başlığından itibaren tuhaf bir hayal gücünün ürünü…‘Temel hak ve hürriyetlerin kötüye kulanılması’ da ne demek? Bu cümleyi hangi aklı başında anayasacı kaleme alabilir? Bizler ‘temel hak ve hürriyetler’in ‘a priori’ olarak ‘iyi’ olduğunu ve onlardan ‘kötülük’ türeyemeyeceğini söylemiyor muyuz?
İkinci olarak, ‘devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmaya…’ diye başlayan bir hükmün devletin elini her zaman son derece kolaylaştıracağının kesin olduğunu bilmiyor muyuz? Hele bir de bunun yanına ‘Terörle Mücadele Kanunu’ gibi ‘her derde deva’ bir otoriter rejim yasasını yerleştirirseniz, devleti artık kimse tutamaz!
Hakkını yemeyelim, bu korkutucu 14. maddenin ikinci fıkrası –ilk fıkrada esip gürledikten sonra- bakın nasıl yol alıyor: “Anayasa hükümlerinden hiçbiri (misal 14. madde!), devlete veya kişilere, Anayasa’yla tanınan temel hak ve hürriyetlerin yok edilmesini veya Anayasa’da belirtilenden daha geniş şekilde sınırlandırılmasını amaçlayan bir faaliyette bulunmayı mümkün kılacak şekilde yorumlanamaz.”
Enteresan değil mi? 14. madde bir eliyle (birinci fıkra) demokrasinin boğazını sıkarken, ikinci fıkra da az biraz da olsa insafa gelip ilk fıkraya bir bakıma makyaj yapıyor!
Milletvekilliğinin düşürülmesi konusundan başlayarak anayasa maddeleri arasındaki gözlenen bu ileri derecedeki ‘geçimsizlik’in bir izahı olsa gerek: Yapıcılar ‘Öyle bir anayasa kaleme alalım ki bu dünyanın iyi gününde de kötü gününde de iktidarı ele geçirenlerin elinde atıf yapılabileceği, işaret edilebilecekleri (sırasında biri diğerini geçersiz kılsa da) bir kitapçık olsun’ diye düşünmüş olmalı.
Haberi-bilgiyi kaçıranlar olmuştur belki diyerek,Yüksekdağ’ın milletvekilliğinin düşürülmesine neden olan mahkûmiyetin nasıl bir şey olduğundan da bir haberden hareketle hatırlayalım:
“HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ’ın milletvekilliğinin düşürülmesine, Adana’da ’terör örgütü propagandası’ suçundan çarptırıldığı 10 aylık hapis cezası neden oldu.
Yüksekdağ, milletvekili olmadığı 2012 yılında İstanbul’da el yapımı bombanın patlaması sonucu ölen terör örgütü MLKP üyesi 25 yaşındaki Yasemin Çiftçi’nin Adana’daki mezarı başında düzenlenen anma etkinliğine katıldı. Terör örgütü lehine sloganların atıldığı anma etkinliğiyle ilgili soruşturma başlatan cumhuriyet savcılığı, Figen Yüksekdağ’la birlikte yedi kişi hakkında ’terör örgütü propagandası yaptıkları’ iddiasıyla .eş yıla kadar hapis cezası istemiyle Adana 7’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde dava açtı.
Yargılama aşamasında savunma yapan Figen Yüksekdağ, törende terör örgütü propagandası yapılmadığını, slogan atılmadığını ileri sürdü. Yüksekdağ, ‘Yasemin Çiftçi’nin cenaze törenine, kendisinin herhangi bir terör örgütü üyesi olduğunu bilmeden, sadece sosyalist kimliği nedeniyle, benim de sosyalist olmam ve siyasi bağlılığım ve manevi, insani amaçlarla katıldım. Beraatımı istiyorum’ dedi.
Davayı karara bağlayan mahkeme Figen Yüksekdağ’la birlikte Sabahattin Pişkinbaş, Dilek Keskin, Soner Geçgel, Hasan Köse, Meriç Solmaz ve Murat Akıncı’ya terör örgütü propagandası yaptıkları gerekçesiyle 10’ar ay hapis cezası verdi. Terör suçu olduğu için 10 aylık hapis cezası ertelenmedi.
Yargıtay 16’ncı Ceza Dairesi, geçen kasım ayında yerel mahkemenin kararını onadı ve diğer sanıklarla birlikte Figen Yüksekdağ’ın hapis cezası da kesinleşti. Yüksekdağ’ın avukatlarından Sevil Aracı Bek, ‘Normalde 10 aylık hapis cezasının yatarı yok ama, terör suçundan ceza verildiği için 10 aylık hapis cezasının 7.5 ay yatarı var’ diye konuştu.”
Durun henüz bitmedi! Meğerse Yüksekdağ’ın da dahil edildiği davaya bakan mahkeme heyetinin hakimi ve savcısı halen ‘FETÖ’den (dikkat ettiyseniz, son dönemde karşılaşmadan bir gün geçiremediğimiz bu ‘ad’ı ‘tırnak içine‘ alıyorum, çünkü iktidarın diliyle (vokabüleriyle) yazıp-konuşmak medeni dünyada hoş görülen bir tutum değildir) dolayı cezaevinde bulunuyorlarmış.
Yazarlar
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
29.05.2018
7.02.2018
21.04.2018
11.04.2018
27.03.2018
23.03.2018
10.03.2018
2.02.2018
16.02.2018
8.02.2018