Kürşat BUMİN
Yargıtay Başkanı toplamı 34 sayfa tutan bir konuşma yapmış. Bu konuşmanın bu kadar uzun ve sıkıcı olmasının sebebi yargının yol haritasını çok ağır bir şekilde kaybetmiş olmasıdır.
Yargıtay Başkanı’nın “az ve öz” (!) konuşmasından söz ediyorduk…
Dile kolay tam 34 sayfa, bıraksanız bir 34 sayfa daha konuşacak başkan.
Başbakan ve bakanlar başta olmak üzere açılış törenine katılan dinleyiciler gerçekten sabırlı dinleyicilermiş…
Peki bu açılış konuşması niçin bu derece uzun ve sıkıcı olarak tasarlanmıştır? Benim cevabım: Hakkında söz edilen konunun (Yargı) bu ülkede çok hem de çok ağır biçimde “yol haritasını” kaybetmiş olmasından dolayı. Dolayısıyla “olmayan yargı”dan söz etmek de ancak Mevlana’dan başlayıp Yunus’a uğrayan, Montesquieu ‘ye şöyle bir göz kırpıp “Roje Garodi”de (Roger Garaudy) karar kılan, torbaya bol miktarda “ahlak”, “vicdan”, etik” gibi mevzuatta önemli yeri olmayan kavramları da sıkıştırarak mümkün olabilmiştir.. “15 Temmuz”,”FETÖ” vs. gibi malum konular da “demirbaşlar” arasında tabii ki…
Hakkında epeyce söz söylendi ama konuşmanın / metnin “mali meseleler” ile ilgili (gerçekten şaşırtıcı) bölümünü de hatırlayalım. Başkan, hazır Başbakan ve ilgili bakanları karşısında bulunca “şu bizim maaşlar meselesi” olarak özetleyebileceğimiz konuyu da 34 sayfaya sıkıştırmış.
“ (…) Anayasa Mahkemesi, Yargıtay ve Danıştay eşit yüksek mahkemelerdir. Ancak buna rağmen Anayasa Mahkemesi başkan ve üyeleriyle Yargıtay ve Danıştay başkan ve üyeleri arasında mali ve sosyal haklar bakımından geçmişte yapılan ayrımcılık eşit işe eşit ücret ilkesine zedelediği gibi hiçbir adalet ölçüsüyle bağdaşmamaktadır.”
Doğru söze ne denir? Konumuz “Adalet” ise tabii ki (yeri gelmişken) maaşlarda da adalet!
Aslına bakacak olursanız Başkan haksız değil; gerçekten de artık Yargıtay, Danıştay ve Anayasa Mahkemesi “eşit yüksek” mahkemelerdir…
Ancak bu eşitlik çerçevesinde Yargıtay’ın araya şu şekilde “küçük” bir talep yerleştirdiğini de gözlemliyoruz: Ceza hukuku, diğer hukuk dalları gibi kendine özgü kavram ve müesseseleri olan bir alandır. Yargıtay’ın yıllardan beri baktığı davalardan edindiği deneyim, zengin içtihat birikimi, üyelerin yetişme biçimleri dikkate alındığındaYüce Divan görevinin Yargıtay’a verilmesi uygun olacaktır. “
Söylediğim gibi, Başkan’ın konuşmasında “vicdan, din, inanç” konuları epeyce yer kaplıyor. Şöyle şeyler mesela:
Din ve inanç, özünde insan sevgisini de merkez alır. Buna rağmen din ve inanç uğruna yapıldığı iddiasıyla gerçekleştirilen ayrımcılık ve hoşgörüsüzlük insanlık tarihinin en acı tabloları arasında önemli bir yer tutmuştur. On birinci ve on üçüncü yüzyıllar arasında gerçekleşen Haçlı Seferlerinin yanı sıra bir Tanrı, bir Peygamber ve bir Kitaba rağmen Protestan ve Katolik mezhepleri arasında ….” (Sıkıldığım ve sizi de sıkmamak için uzatmıyorum)
“Şimdi ne ilgisi var bu ‘bilgiler’i aktarmanın şimdi?” diyorsunuzdur umarım. Bu doğru/yanlış hatırlatmaların adli yılın açılışı ile ne ilgisi var?
Sonu gelmeyen konuşma “Yunus” bahsini de atlamıyor tabii ki:
“Yunus’u “yerel”den “evrensel”e taşıyan bu felsefe, ‘yaratılanı sev, yaradan- dan ötürü’ sözüyle geniş kitlelere ulaşmıştır. Devlet ve toplum olarak sorunlarımızı çözebilmemiz için insan sevgisi ve hoşgörüye dayalı tarihsel mirasımız üzerinde demokratik değerleri yükseltmemiz ve uzlaşı kültürümüzü geliştirmemiz gerekir. “
Katılır mısınız bilmem, ama –bir felsefe profesörümüzün hatırlattığı gibi- Yunus’tan miras bu özdeyişi günümüzde “yaradanı sev yaratılandan ötürü” şeklinde anlamak daha doğru değil mi?
Tekrar Başkan:
“Ülkemiz bugün PKK, YPG, PYD, FETÖ/PDY, DHKPC, DEAŞ ve bunlar gibi terör örgütleriyle mücadele etmektedir. Bu terör örgütlerinin en karakteristik özelliği taşeron olarak aynı kuklacıların hizmetindeki kuklalar olmalarıdır. Ülkemizdeki terör, dış destekli olarak varlığını sürdürmekte olup, teröre karşı mücadele, Ülkemizin en doğal ve meşru hakkıdır.”
Demek ki, diyelim ki bir “YPG” ya da “PYD”linin yolu dönüp dolaşıp Yargıtay’a ulaşınca “yüksek mahkeme”den çıkacak kararı bugünden biliyoruz demektir. Böyle bir “karar” sürecinin bugünden açıklanması Başkan açısından bir problem yaratmıyor mu?
Ancak Başkan açısından bu konuda en ufak tereddüt yok:”Devletimiz hukuk kurallarından vazgeçmeden terörle mücadeleyi sürdürmekte ve sürdürecektir.”
Oysa Başkan’ın şu sözleri “Yargı”nın bugüne kadar hangi yanılgılardan geçtiğini açıkça ortaya koyuyor: “Tarihsel süreç içerisinde baktığımızda demokrasimiz askeri darbelerle geçmişte hemen hemen her on yılda bir inkıtaya uğramış ve kan kaybetmiştir. Üzülerek ifade etmem gerekir ki bu süreçlerde yargı teşkilatımız da 15 Temmuz 2016 tarihine kadar iyi bir sınav verememiştir.”
Bu durumda “yargı teşkilatımızın” halini 2016 sonrası ve öncesi olarak kesin olarak birbirinden ayırmak makul olmasa gerek…
Başkan’ın (o nasıl bir mucize ise) 2016’dan (15 Temmuz) sonra “yargı teşkilatımız”ın şu bambaşka biçime dönüştüğünü belirtmesi de epeyce problemlidir:
“Sevinçle ifade etmek isterim ki yargı teşkilatımızdaki bu sakil anlayış günümüzde değişmiş, 15 Temmuz 2016 hain darbe girişiminde ilk derece yargı teşkilatımızdan başlayarak yargı kuruluşlarımız, HSYK ve Yargıtay’ımız darbeye karşı direnmiş, darbe girişiminin ilk saatlerinden itibaren gerekli kararları alarak halkımızın ve demokrasinin yanında yer almışlardır. Yargı tarihi açısından bu ilktir. Bundan sonra da bu şekilde devam edeceğine inancımız tamdır.”
Bu tespitin şu kanaate ulaştığını görmek şaşırtıcı olmasa gerek:
“Yaklaşık 40 yıldan beri diğer kamu kuruluşlarının yanı sıra adalet teşkilatına da sızanların teşkilattan ayıklanması yargı sisteminin çok önemli bir başarısıdır. Bu anlamda Türk yargısı 15 Temmuz darbe girişimine karşı en etkili ve cesur adımları atarak Yüce Türk Milletinden aldığı kutsal emaneti, sadece ve sadece yüce Türk Milletinin üstün yararına kullanacağını göstermiştir”
Bu değerlendirmeyi okuyunca insanın “Bu ne sürat!” dememesi mümkün mü?
Sıkıldınız biliyorum ama Başkan’ın şu tespitine de atlamayın: “Tamamen bir güven mesleği olan hakimlik ve savcılık mesleğini icra edenlerin yaklaşık 1/3’ünün terörist faaliyetlerin odağında yer alması, halkın gözünde yargıya olan güveni elbette sarsacak bir durumdur.”
Başkan haklı; hekim ve savcıların 1/3’ ünün “terörist faaliyetlerin odağında yer alması” gibi bir manzara karşısında “halkın gözünde yargıya olan güven” sarsılabilir mi hiç?
Üşenmedim baktım: Gözden geçirdiğimiz konuşma metnini kaleme alan Yargıtay Başkanı bu “yüksek mahkeme”de ne zamandır görev yapıyor?
2004’te Yargıtay Üyesi
2011’de Onüçüncü Ceza Dairesi Başkanı
2015’de Yargıtay Birinci Başkanı
Yazarlar
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
29.05.2018
7.02.2018
21.04.2018
11.04.2018
27.03.2018
23.03.2018
10.03.2018
2.02.2018
16.02.2018
8.02.2018