Kurtuluş TAYİZ
Diyarbakır ve Hakkari'de askerlere yönelik saldırılarda militanların maskeli olması dikkat çekmişti. Bunun nedeni, örgütün ilk kez bu tür bir saldırıda maske kullanmasından kaynaklanıyor. Burada maske, tedbir amaçlı olmaktan daha fazla bir anlama sahip; Kandil'in bulaştığı, bulaşacağı kirli işleri gizlemeyi amaçlıyor.
Bu kirli işlerin ne olduğunu anlamak için çok uzağa gitmeye gerek yok. 6-7 Ekim olaylarıyla birlikte cereyan eden bütün şiddet olayları, örgütün yeni dönemdeki yönelimini yansıtıyor. Kobani bahanesiyle sokakların yangın yerine çevrilmesi, sivillerin infaz edilmesi, Hizbullah'ı yeniden savaşa çekme çabası ve sokağa çıkan askerlerin öldürülmesi...
Maskeli eylemlerle, siyaset dışı aktörleri yeniden sahaya çekmek istiyorlar. Maske, burada "siyaset dışı"nı simgeliyor, siyaset dışı süreçlere ve aktörlere karşılık geliyor. Güneydoğu'yu yeni bir şiddet sarmalının içine çekerek, askerin yeniden güçlenmesini istiyorlar. Karşılaştığımız olaylar, rastgele tepki hareketleri biçiminde gelişmiyor, sistemli ve amaçlı olarak tırmandırılan bir süreç.
Cemaat'in "dersaneler" bahanesiyle yapmak istediği neydiyse Kandil ve HDP'nin de "Kobani" bahanesiyle yapmak istediği aynı şey. Kitle tabanını konsolide etmek için meşru bir gerekçe etrafında toparlamaya, hükümetle girişilecek daha büyük bir savaşa hazırlamaya çalışıyorlar. Burada tuhaf olan, bu farklı görülen süreçleri yöneten üst aklın benzerliği ve neredeyse aynı taktiği izliyor olması.
Cemil Bayık'ın "Gerillayı Türkiye'ye yeniden gönderdik" ifşaatı, Kandil'in, siyaset dışı yeni bir süreci geliştirmek için çoktan karar verdiğini gösteriyor. Bu oyunu geçen 30 yıllık dönemden biliyor ve tanıyoruz; silahlı unsurları yeniden sahaya sürmek, askeri yeniden oyuna davet etmek anlamına gelir. Siyasi yöntemler siyasi muhatapları, silah ise askeri muhatapları öne çıkarır.
Geçen 30 yılda sivil siyaset bu biçimde devre dışı bırakıldı. Silahlar, askeri vesayetin varlığını güçlendirdi, sivil hükümetleri ise zayıf ve askere mahkum kıldı. Bu kısır döngüyü çözüm süreci kırdı. Devlet, Öcalan ile masaya oturarak, silah ve şiddet rantıyla sistem içinde güçlenen güvenlik bürokrasisini zayıflattı. Bu adım, vesayet odaklarının ve onlar üzerinden sistemi kontrol eden uluslararası güçlerin de devre dışı kalması anlamına geliyordu. Cemaat'in çözüm sürecine bu kadar karşı olmasının ve süreci sabote etmeye çalışmasının sebebi, sivil siyaseti esir alabilecekleri önemli bir enstrümanın aradan çıkmasıydı. Silahların susması, hükümet üzerindeki etkilerinin zayıflamasına yol açtı.
Kandil, Suriye ve Irak'taki son gelişmelerin ardından silahları devreye sokarak tekrar eski oyuna dönmek istiyor. Askerin sistem içinde yeniden güçlenmesinin yolunu açarak hükümeti zayıflatmayı, hatta oyun dışı bırakmayı hedefliyor. Bu süreç, Kobani ile başladı. Kobani üzerinden Türkiye'deki siyasal dengeleri değiştirmeyi amaçlayan bir operasyon yürütülüyor. Böyle büyük bir hesabın arkasında tek başına Kandil'in veya yerli bir güç odağının olamayacağı gayet açık; siyasal sistemi dizayn etme tasarrufu, küçük güçlere bırakılmayacak kadar stratejik bir meseledir. Yerli güçler arka plandaki uluslararası güçlerin ancak enstrümanı olabilir.
Burada Aysel Tuğluk'un bahsettiği "AK Parti'nin çözüm sürecinin partneri olmaktan çıktığı" sözleri üzerinde durmak gerekiyor. AK Parti'yi "partner" olmaktan çıkarma fikri büyük bir iddiadır. Böyle büyük iddiaları da küçük güçler değil, daha büyük güçler ortaya koyabilir. Burada önemli olan bu iddiayı Kandil ve HDP'nin kulağına kimin fısıldadığıdır. Bu gücün, Kobani rüzgarını başlatan güç olduğu açık. Kandil ve HDP burada sadece "maskeli taşeron" pozisyonunda. O maskeler açık talepleri değil, gizli amaçları ele veriyor. Makul iddialara sahip olanların maskeli eylemi olur mu?
Yazarlar
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları





























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
15.05.2019
10.05.2019
1.05.2019
22.04.2019
19.04.2019
17.04.2019
15.04.2019
12.04.2019
11.04.2019
8.02.2019