Kürt sivil siyasi hareketinin önemli isimlerinden biriydi rahmetliŞerafettin Elçi. Her ölüm gibi onun ölümü de erken oldu ve çok istediği çözüm sürecinin başlamasını göremedi.

Ama şiddetin devreden çıkması ve Kürt meselesinin demokrasi içinde çözümüne ilişkin umudunu hiç yitirmedi.
Ömrünün son günlerinde bile herkese bu umudu taşıdığını söyledi.
Bir süre önce AK Parti'nin Muş Milletvekili Faruk Işık ve Ardahan MilletvekiliOrhan Atalay'la sohbet ederken söz dönüp dolaşıp Kürt siyasi aktörlerinin Başbakan Erdoğan'a nasıl baktıklarına geldi. Bu konuda ilk akla gelen Leyla Zana'ydı.
Zana, geçen yılın en gergin anlarında ortaya çıkmış ve Başbakan Erdoğan için şunları söylemişti:
"Ben onun bu işi çözeceğine inanıyorum. Buna dair umudumu da, inancımı da asla yitirmedim. Yitirmek de istemiyorum"
Ardından Sırrı Sakık konuştu; "Akan kanı durdurabilirseniz 'Aziz' olursunuz" dedi..
Benzer bir yaklaşımı rahmetli Şerafettin Elçi de göstermiş, TBMM Darbeleri Araştırma Komisyonu'na "Kürt sorununun çözümünde umudum Sayın Başbakan" demişti.
Ancak onun Başbakanla ilgili kamuoyuna yansımayan bir vasiyeti daha var. Hastanede yatarken, ziyaretine gelen iki AK Parti milletvekili Faruk Işık ve Orhan Atalay'a söyledikleri... Oğlu Heja Elçi'nin de tanık olduğu o vasiyeti Faruk Işıkşöyle anlatıyor:
"Ben rahmetliyi hastanede sık sık ziyaret ettim. En son ölümünden kısa bir süre önce Orhan Atalay'la birlikte gitmiştik. O konuşmada önemli şeyler söyledi."
Işık, o önemli şeyleri "Elçi'nin son siyasi vasiyeti" olarak niteliyor ve şu sözlerini aktarıyor:
"Meselenin çözümü konusunda Başbakan Erdoğan'a inanıyor ve samimi buluyorum. Onun dışında bir alternatif de yok. Bunu neden söylüyorum biliyor musunuz? Bir kere Başbakan cesur ve geleceği gören bir insandır. Ayrıca imanlıdır ve Allah korkusu var. Allah'tan korkan insanlar mazlumların halinden anlar. Kürtler de bu memleketin mazlumlarıdır. Allah ona uzun ömürler versin. Ne kadar ömrüm var bilmiyorum ama Allah'tan tek dileğim var, kalan ömrümü onun ömrüne katsın. Siz de gidin bu sorunu onun çözebileceğini tüm halkımıza anlatın..."

CHP'de sular durulur mu?

 Ne zaman CHP'deki iç kargaşayı yazsak içeriden çok dışarıdakiCHP'lilerden tepki alıyoruz. İçeridekiler gerçeği bildiği için susuyor. Ama dışarıdakiler duygusal bakıyor ve "bu yazılar yazıldığı için CHP kendini toparlayamıyor" diye düşünüyor. Bu doğru değil. AK Parti örneği ortada... 2000'lerde merkez medyanın ağır saldırılarına rağmen AK Parti ilk seçimde iktidar olmadı mı? Bugün iktidara muhalefet eden ve CHP'ye destek veren medyanın tirajına bir bakın, hiç az değil.

Demek ki sorun CHP'nin kendi içinde... Bunun bir nedenini çarpıcı biçimde Sol Portal'da Metin Çulhaoğlu yazdı...
"CHP gerçekten istisnai bir partidir.
Türkiye'de sağcı partilerin üyelerinin ve milletvekillerinin kendi partilerinde 'sızma', 'ajan', 'beşinci kol' aradıkları pek görülmez. Örneğin bir AKP üyesi veya milletvekili bu partide 'mason, ateist, Marksist veya komünist' olabileceğini aklına bile getirmez. Aynı şey MHP'liler için de geçerlidir. Bu arada hiçbir BDP'li de kendi partisinde 'asimilasyoncu, şoven ve Kürt düşmanı' unsurlar aramaya kalkmaz.
CHP istisnadır. Böyle bir partide sular hiç durulur mu?"