Mahmut ÖVÜR
Bugün Fransa'da seçim var. Cumhurbaşkanlığı seçiminden sonra Fransız halkı, Fransa Ulusal Meclisi'nde görev yapacak 577 milletvekilini seçmek için ilki bugün ikincisi de 18 Haziran'da sandığa gidecek.
Meclis'ten nasıl bir tablo çıkacağını göreceğiz ama bu seçimlerde iki şey merak ediliyor: Birincisi kısa sürede siyasete girip Cumhurbaşkanı olan Macron'un Meclis'te aynı başarıyı gösterip gösteremeyeceği...
İkincisi de bu seçimlerde bütün AB ülkelerini Avrupa ütopyasından uzaklaştıran mülteci karşıtlığının siyaseti nasıl etkileyeceği. Bu ikinci madde Avrupa'nın geleceği için önemli çünkü İslamofobiyanın yükseldiği, mülteci karşıtlığının düşmanlığa dönüştüğü Avrupa'da yeni bir siyasi yapının, "mülteci partileri"nin doğuşuna tanık oluyoruz.
Hollanda'da DENK partisinden sonra şimdi de Fransa'da Pej Partisi (Adalet ve Özgürlük Partisi) seçime giriyor.
Bu, aslında AB için yüzkarası bir durum. Düşünsenize demokrasi, insan hakları, hukuk konusunda bütün dünyaya ders veren AB, kendi içinde mültecileri temsil edecek bir yol bulamıyor. Sınıfta kalmış durumda.
Öyle ki, İslamofobi, ötekileştirme artık marjinal partilerin kullandığı bir argüman olmaktan çıkmış, merkez partileri de kuşatmış durumda.
Böyle olduğu için de demokrasinin beşiği ülkelerden biri olan Fransa'da mültecileri aday gösteren bir parti yok. Mülteciler, 64 milyonluk Fransa'nın yüzde 11'ini oluşturuyor. Böylesine büyük bir toplumsal kesim siyasette temsil edilemiyor.
İşte Pej Partisi bu demokrasi eksikliğinden doğmuş bir parti. 2015'te kurulan ve bu seçimlere "Böyle devam etmez" sloganıyla katılan BEJ Partisi Başkanı Şakir Çolak, ne yapmak istediklerini söyle anlatıyor:
"Yıllardır arkadaşlarımız aktif olmalarına rağmen kendilerine bir sorumluluk verilmedi. Bu partiler bizleri sadece vitrin olarak kullanmayı seçtiler. Artık biz de 'bu böyle devam etmez' dedik."
PEJ'in tüm topluma açık bir parti olduğunu vurgulayan Çolak, partide Türkler, Kuzey Afrika kökenliler ve Fransızların görev aldıklarını belirtiyor ve şöyle diyordu:
"Bizim mesajımız çok basit: Adalet ve eşitlik istiyoruz. Adalet ve eşitlik olsaydı, bir parti kurmak zorunda kalmazdık. Tek istedikleri asimilasyon. Biz de buna karşı, 'Biz Fransa'da doğduk, Fransa'da büyüdük, anadilimiz Türkçedir, kimliğimiz Türk'tür, dinimiz Müslümandır' diyoruz."
Tunus kökenli bir göçmen ailenin çocuğu olan PEJ Strazburg 1. bölge adayı Saber Hajem ise Fransa siyasetinde nasıl kenara itildiklerini şöyle anlatıyor:
"1960'lı yıllardan beri Fransa'da Sosyalist Parti göçmen kökenli kesimi az da olsa savunuyordu. Fakat Hollande döneminden sonra Mağrip kökenli göçmenlerin haklarını savunan veya onları temsil eden siyasetçi bulunmuyor. Bir kenara itilen, ihmal edilen bir toplumuz."
Şimdi bir an, AB'nin Türkiye'yle ilişkilerin, söylediklerini ve raporlarını düşünün. Ne enteresan değil mi? Kendi içinde her türlü faşist, ırkçı yaklaşımlarla göçmenleri dışla, onların temsil hakkını hiçe say, merkez partiler bile onları aday göstermesin sonra da kalk dünyaya demokrasi dersi ver. Yolun sonu bu...
Tek tek Avrupa ülkelerinin geleceği ne olur bilemem ama AB'nin geleceği iyi değil. Kendi içinde bile demokrasi kaybı yaşayan AB, dünya siyasetinde nasıl etkili olacak? Aslında bir şansı var; AB'yi bu çıkmazdan demokrat, cumhuriyetçi ve Müslüman Türkiye kurtarabilir.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
6.08.2020
28.05.2019
6.05.2019
3.05.2019
2.05.2019
28.04.2019
21.04.2019
19.04.2019
18.04.2019
13.04.2019