Markar ESAYAN
Dün yazıyı yazmaya oturduğum sırada Başbakan Erdoğan’ın İmralı’ya gidecek isimlerin kendilerine iletildiği ve akşam Ankara döndüklerinde isimlerin netleşeceği açıklaması düşmüştü ajanslara. Bugün Adalet Bakanı Ergin’e resmen iletilecek isimlerin Selahattin Demirtaş, Ahmet Türk ve Pervin Buldan olduğu biliniyordu. Hükümetin bu isimlere vereceği tepki ne olacak şu an için belli değil. BDP’nin beklentisi onay göreceği yönünde. Siz bu yazıyı okurken bu konu netleşmiş olabilir.
Erdoğan’ın en geç bu hafta heyetin İmralı’ya gideceğini kesin dille belirttiğini biliyoruz. Bunun dışında Selahattin Demirtaş bir hafta önce “İmralı sürecini BDP olmadan da sürdürebiliriz gibi bir yaklaşım varsa, sürecin İmralı boyutunu dışarıdan destekleyebiliriz” diyerek “BDP İmralı’ya gitmezse her şey biter demedik, demiyoruz” ifadesini kullanmıştı. Bu olumlu yaklaşıma göre, isim konusunda bir tıkanma yaşanmayacağı, bu hafta İmralı’ya bir heyetin gitme olasılığının yüksek olduğunu varsayabiliriz. Süreci dışarıdan bile destekleyecek kadar önemseyen BDP, isim konusunda haklı bile olsa bir kriz yaşanmasının önüne de geçecektir. Siyasetin imkânları bunu sağlamakta.
BDP Muş Milletvekili Sırrı Sakık da Bursa’da yaptığı konuşmada “Devletin geldiği noktayı önemsiyoruz. Evet, doğru adreste doğru görüşmeler yapıyorsunuz. Biz bunun bedellerini ağır ödedik ama doğru olmanız bizi sevindiriyor, bizi yüreklendiriyor” diyor ve ekliyordu: “PKK bu barış görüşmelerini engellerse biz PKK’nın yakasına yapışırız.”
Şimdi biraz da kitabın ortasından konuşalım. Çok açık ki Silvan provokasyonu, açılımı, ama doğrudan Öcalan’ın meşruiyetini hedef alan bir saldırıydı. Bir süre için ‘başarılı’ da oldu. Öcalan’a tecrit ağırlaştırıldı, şiddetin hâlâ masada olması, süreci çökertmişti. Ardından Uludere faciası yaşandı. Uludere, AK Parti hükümetinin iktidarı boyunca cevap veremediği, bocaladığı belki de tek ve en büyük krizdir. Sanırım Silvan Öcalan, Uludere ise Erdoğan için yeni İmralı sürecini mümkün kılan bir “Gestalt switch” niteliğinde oldu.
Bu süreci mümkün ve değerli kılan, Öcalan’ın eskisinden farklı olarak örgütün şiddet potansiyelini masadan bir pazarlık unsuru olarak kaldırmasıdır. Erdoğan’daki fark ise, işin riskinin aslında ne kadar büyük olduğunun kavranması, görüşmelerin şeffaf ve denetlenebilir olmasının başarı için şart olduğu, toplumsal desteğin de bu şeffaflıkla daha yüksek düzeye çekilebileceğinin görülmesidir. Nitekim böyle de olmuştur. Bugün savaşın devamından yana olanlar, seslerini yüksek sesle çıkartamayacakları bir barış baskısı altındadır.
Kitabın ortasından konuşmaya devam edelim. Kandil, Avrupa, BDP ve Kürt olmayan “ilgili” çevrelerden Öcalan’a gelen “toplu destek”, Öcalan’ın bu pozisyonundan herkesin memnun olduğu anlamına gelmiyor. Öcalan’ın süreci sekteye uğratan Paris saldırısını tartmak ve anlamak istemesi de bundan. BDP’nin ve Kandil’in olumlu açıklamaları ortadayken, gelinen noktanın çok gerisinde kalan “Sorun Öcalan’la değil, BDP ile çözülür” tezleri, kamuoyundaki olumlu havaya yönelik “PKK terör örgütü değildir” “Asker çıkamıyor, biji Apo serbest” çıkışları, Erdoğan ve Öcalan’a rağmen konuşamayanları tercüme etmek için ortaya dökülüyor. Diyarbakır’da üç Kürt kadının cenaze töreninde Öcalan posterlerinin açılmaması, 4 ocakta Ada’ya giden heyetin Öcalan’dan duyduklarını açıklama görevinin Başbakan’a düşmesi ve mesela evvelki gün Lale Kemal’in yazdığı gibi, Öcalan’ın “Kürtçe anadil konusunda kriz yaratmayın, bu ileride çeşitli düzenlemelerle hallolur” gibi mesajlarının ise dolaşıma hiç sokulmamasından bu rahatsızlığı anlayabiliyoruz.
Barış hamlesinin yöntemine, içeriğine, stratejisine itirazlar tabii ki olabilir. Eminim Kürtler ve Türklerde buna dair itirazları olanlar vardır. Ama barışın kendisini risk olarak görmek ve bugüne kadar atılmış en önemli barış adımının değerini seyreltmeye çalışmak pek ahlaki değil. Bu süreçte rol alanları sevebilir, onlara alerji duyabilir veya güvenmeyebilirsiniz. Ancak net olmakta fayda var. Sürece itirazı olan bunu net söylemeli ve gerekçelendirmeli ki, barışa ola ki bir katkısı olsun.
Bu anlamda CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na da önemli bir görev düşüyor. Son Baykal hamlesinden sonra 5N1K’ya verdiği “Devletin İmralı ile görüşmesine karşıyım, âkil adamlar görüşsün” demeci dikkatimi çekti. Bu, darbenin amacına ulaştığını mı gösteriyor, yoksa Kılıçdaroğlu yine durumu idare mi etmeye çalışıyor göreceğiz.
Yüksek toplumsal destek sizi yanıltmasın, İmralı süreci ciddi risk altında yürüyor ve bu süreci sırtlananlar göründüğünden çok daha yalnız.
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Operasyon çökünce...
9.05.2019 - Kızgın demiri soğutma yöntemleri...
2.05.2019 - Müzik ve terör örgütü listelerinin benzerlikleri...
24.04.2019 - Taşın altına elini yine Erdoğan koydu...
21.04.2019 - Millet İttifakı neye kuluçka oldu?
18.04.2019 - Organize kötülüğün peşini bırakmayacağız...
16.04.2019 - CHP'nin 2019 resmi
13.04.2019 - Mazbata fetişizmi neye delalet?
10.04.2019 - 31 Mart’ta Türkiye neyi başardı?
3.02.2019 - Bu seçimin adaletsizliği…
28.03.2019
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
Hrac Madooglu
Ermenilerin basina gelenden sadece ittihatcilar sorumlu degildir. Tehciri firsat olarak gorup mallara mulklere sahip olmak icin Ermenileri katleden, yagmaya istirak eden Musluman halk da sorumludur. Aralarindan birkac vicdanli insan cikmis, ermenileri kurtarmaya calismistir. Kutahya, Ankara, Konya, Kastamonu valileri gibi. Halkin icinde de Ermeni komsularini kurtarmak icin caba sarf edenler olmustur ama maalesef sayilari cok azdir bunlarin. Onun icin soykirimin sorumlulugunu ve inkar politikasini sadece ittihatcilara veya Kemalislere yuklemek yanlistir. Ortada devletin ve halkin buyuk cogunlugunun isledigi buyuk bir insanlik sucu vardir. Soykirimin nedeni sadece irkcilik degil, ayni zamanda gayrimuslum olduklari icin de katledildi bu insanlar. Bugun AK Parti hukumetinin soykirimi inkar etmesinin ve bu konuda CHP ve MHP gibi ittihatci partilerle ayni zihniyette olmasinin sebebi budur. ittihatcilik bu milletin benliginin ve bilincinin buyuk bir parcasidir. AK Partinin icinde de bol miktarda ittihatci vardir.