Mehmet ALTAN
“Üniversiteli faşist gençler ellerinde önceden hazırladıkları baltalar, balyozlar ve kırmızı mürekkep şişeleriyle matbaaya saldırdılar…"
Bu topraklardan bir türlü silinip atılamayan ve son zamanlarda yeniden hortlatılmak istenen basına karşı şiddetin yüz kızartıcı lanetli bir örneğini Türkiye Tan Gazetesi Baskını’nında yaşadı.
Tan gazetesi 1926-1935 yılları arasında Milliyet adıyla yayınlandı. Gazete “en mükemmel baskıyı, en doğru haberi, en güzel yazıyı, en canlı resmi” vadettiği yeni atılımı adını Tan yaparak gerçekleştirmeyi hedefledi.
Gazetenin Tan olarak ilk sayısı 23 Nisan 1935’te yayımlandı. 9 Kasım 1938’de gazetenin yönetimi gazetenin yazarlarından Zekeriya Sertel ve Sabiha Sertel’in kontrolüne geçti. Diğer ortak Halil Lütfi Dördüncü gazete ve matbaanın idari ve mali işlerine bakmaktaydı.
Sertellerin yönetiminde Tan gazetesi yedi yıl boyunca hükümetin keyfî uygulamalarını eleştirdi, faşist ideolojiye karşı çıktı, ırkçılığı teşhir etti ve sol düşüncenin bayraktarlığını yaptı.
II. Dünya Savaşı sırasında Almanya’ya karşı Müttefikleri destekleyen bir yayın çizgisi izledi.
Serteller Nazizmi Türkiye için büyük bir tehlike olarak görüyordu.
***
O dönemdeki siyasal ve sosyal ortamın anlaşılması açısından Alman Propaganda Bakanı Goebbels’in bir nutkunun, Cumhuriyet ile Tan arasında neredeyse meydan savaşına neden olduğunu söylemeliyim.
Alman Bakanın nutkunda “Davamız Lehistan’da, Avusturya’da, Bulgaristan’da, Sırbistan’da, Türkiye’de muvaffakiyetle yürümektedir” demesi üzerine Sabiha Sertel’in “Herr Goebbels Doğru Söylüyor” başlıklı makalesini yazınca, 18 Ekim 1937’de Cumhuriyet’in başyazar sütununda “Bir nutuk üzerine koparılan lüzumsuz gürültüler” yazısı çıktı.
Sabiha Sertel yazılarında Cumhuriyet gazetesini Goebbels’in avukatı olmakla, Cumhuriyet ise Sabiha Sertel’i Komünist propagandası yapmakla suçluyordu.
İki gazete arasında polemik uzun süre devam etti.
***
Bu sırada yayınlanan İğneli Fıçı adlı bir broşürde Almanya’nın Yahudilere yönelik politikası üstü kapalı da olsa destekleniyor, Türk halkına Yahudilerle alışveriş etmemeleri öğütleniyor ve Yahudilerin ekonomik hayattan uzaklaştırılmaları isteniyordu.
Tan gazetesinde Sabiha Sertel bu yazılara karşı harekete geçip, şahsî hiçbir polemiğe girişmeden faşizmin teorik esaslarını, emperyalist amaçlarını tek tek ortaya koydu.
Ayrıca bu yazılarında, Cumhuriyet anayasasının Türk uyruğunda olan, devlete vergi ödeyen, vatandaşlık ödevlerini yerine getiren her ferdin, hangi ırktan olursa olsun, hangi dili konuşursa konuşsun, vatandaş sayıldığını ve azınlıklara artık reaya muamelesi yapılamayacağını vurguladı.
Şükrü Kaya ile görüşen Ahmet Emin Yalman, Şükrü Kaya’nın dış politika yazılarının ağır bir üslupla yazıldığını söylediğini ve “biz Almanya ile bir anlaşma yaptık. Biz İngiltere ile müttefikiz, Sabiha Hanım İngilizlerin emperyalist politikalarını sert bir lisanla tenkit ediyor, Sovyet emperyalizmini savunuyor. Bu sebeple bir müddet yazmaması daha iyi olur” dediğini anlatır.
Bu yazıların yaratığı tartışmalar sonucunda Basın-Yayın Müdürlüğü Sabiha Sertel’in Tan gazetesine iki ay süreyle yazı yazmasını yasakladı.
***
Ayrıca yazılarında Sertel Türk milliyetçiliğinin yalnızca memleketi sömüren yabancı sermayeye karşı milli varlığı korumak için, anti-emperyalist bir milliyetçilik olduğunu ifade ederek dikkatleri Tan gazetesinin üzerine çekti.
Sabiha Sertel’in aşırı sağcı akımlar aleyhinde yazdığı makaleler basında tepkilere neden olmuş, bunun üzerine konu Meclis kürsüsüne taşınmıştı.
Başbakan Saraçoğlu konuyla ilgili kürsüden şöyle diyordu: “Türk Milliyetçiliği pasif bir milliyetçilik değildir. “
***
3 Aralık 1945 günü Hüseyin Cahit Yalçın, Tanin gazetesinde olayların ateşleyicisi olan “Kalkın Ey... Ehli Vatan!” başlıklı yazısını yazdı. Bu yazıda Yalçın, bir vatan cephesine gerek olduğunu belirtiyordu: “Bu memleket, asırlardan beri şimalden gelen hücumlara karşı koydu. Milletin varlığı, bu ızdıraplar ve felâketlerle yoğrulmuştu. Bu defa yine anavatan topraklarından parçalar ve Türk istikbalinin hatimesini teşkil edecek surette Boğazlar’da üsler isteniyor(...) Büyük Vatanperver Namık Kemal’in sesi bugünün parolasıdır: Kalkın Ey... Ehli Vatan!... Mücadele başlıyor. Ve başlamak lazımdır. Çünkü en azgın ve insafsız bir propagandanın Türk Vatandaşlarının ruhuna her gün en yıkıcı, yeis verici, ümit kırıcı bir propaganda zehrini dökmesine müsaade edemeyiz. Bir vatan sahibi olmak, bu vatanın içinde hür ve müstakil yaşamak isteyen her Türk bu propagandaya karşı koymaya mecburdur.”
***
Yalçın, yazısında yıkıcı propaganda örneği olarak, Sabiha Sertel’in “Zincirli Hürriyet” makalesini gösteriyordu.
Yalçın’a göre Sertel’in yaptığı komünist edebiyatıdır, istediği Moskova demokrasisidir. Hüseyin Cahit Yalçın makalesinin sonunda; “Bunları susturmak için, cevap hükümete düşmez. Söz, eli kalem tutan gazetecilerin ve hür vatandaşlarındır” diyerek bir gün sonra yaşanacakların sanki işaretini veriyordu.
4 Aralık tarihli yazısında ise Hüseyin Cahit Yalçın, II. Dünya Savaşı sırasında Almanların beşinci kol propagandasına dikkat çekerek, bugün aynı silahı Rusların kullandığını ve Türk hükümetini Atatürk’ün yolunda şaşmakla ve Hitlercilere meyletmekle itham ettiklerini ileri sürdü.
“Bu millet ve onun gençliği uyanıktır, kendini uyutmaya çalışanların oyunu önünde bir saniye kendinden geçmemiştir.”
***
Aynı sabah, 4 Aralık günü…
Ellerinde Atatürk ve İnönü’nün fotoğrafları vardı. Kısa zamanda sayıları 10-15 bin kişiyi buldu.
Saat 9:30’da kalabalık, Beyazıt Meydanı’ndan Çarşıkapı istikametine yürüyüşe geçti.
Tan gazetesine giderken Cağaloğlu yokuşunun başında bulunan ve komünizm ile ilgili kitaplar satan ABC Kitabevi’ni birkaç dakika içinde yok ettiler.
Bir taraftan da göstericiler “kahrolsun komünizm, kahrolsun Serteller, yaşasın Türkiye Cumhuriyeti” diye bağırıyordu.
Daha sonra, Tan matbaasına gelen göstericiler, taşlarla ve demirlerle pencereleri, kapıları aşağıya indirip matbaayı tahrip ederek çalışamaz hâle getirdi.
Artık ertesi gün çıkacak gazeteler arasında Tan gazetesi yoktu.
***
5 Aralık tarihindeki Cumhuriyet’in manşeti “Üniversite Gençlerinin Dünkü Nümayişi” şeklindeydi.
Manşetin altında ise “Tan ve Yeni Dünya gazeteleriyle, Görüşler dergisinin matbaaları ve iki kitabevi nümayiş esnasında tahrip edildi“ cümlelerine yer verilmişti.
Bu olayları basında olağan karşılayan kişilerden biri de, Akşam gazetesi başyazarı Necmettin Sadak’tı.
“Türk Gençliğinin Heyecanlı Gösterisine Dünya Hayran Kalmıştır” diyen Sadak, “Bilhassa tehlike anlarında milletlerin varlık iradesi, yabancı ve zararlı tesirlere karşı kendini çok sert şekilde gösterir” diyerek üniversite gençliğinin davranışını doğru değerlendirmek gerektiğini belirtiyordu. Türkiye’deki gençliğin görevini yaparak tehlikenin büyüklüğünü dünyaya duyurduğunu söylüyordu..
7 Aralık 1945; Hüseyin Cahit Yalçın da olayı, “memleket lehinde, sulh içinde kazanılmış bir muharebe” olarak görmüş, “Türk gazetelerindeki bazı neşriyattan cesaretlenen Bolşeviklerin milli Türk mukavemetinin parçalanamayacağını görerek ders aldıkları” sonucunu çıkarmıştı.
Ayrıca Yalçın, üniversite gençliğini kendisine leke sürdürtmediği için de alkışlıyordu.
Cihad Baban da “son zamanlarda kızıl faşistlerin yaptığı tahribatın bir fikir ve ideoloji davası olmaktan çoktan çıktığını, halkın birbirine karşı kışkırtıldığını, irili ufaklı dergilerin sistemli bir biçimde yayın yaparak yurtta anarşi doğurmaya çalıştığını” yazıyordu.
***
Zekeriya Sertel ise anılarında baskını şöyle anlatıyor:
“4 Aralık 1945 gününün sabahı üniversiteli faşist gençler ellerinde önceden hazırladıkları baltalar, balyozlar ve kırmızı mürekkep şişeleriyle matbaaya (Cağaloğlu’nda Tan Gazetesi) saldırdılar.
“Orada bekleyen polisler olup bitene seyirci kaldılar. Görevlerini yapmaya kalkmadılar. Göstericiler, baltalarla matbaa kapısını kırıp içeri girdiler. Makinaları balyozlarla kırdılar. Binanın camlarını indirdiler. İçindeki eşyayı kırıp döktüler. Sonra ellerinde kırmızı boya şişeleriyle ‘Serteller nerede?' naralarıyla bizleri aramaya koyuldular.
Amaçları, bizi çırılçıplak soyup üzerimize kırmızı boya dökmek ve sonra önlerine katıp sokaklarda ‘İşte kızıllar,’ diye sergilemekti.
“Bütün bunlar polisin gözü önünde oluyordu. Göstericiler bizi bulamayınca vahşi naralarla yollara düştüler. Beyoğlu yakasına geçtiler, orada Sabahattin Ali ile Cami Baykurt’un çıkardığı La Turquie gazetesinin matbaasına gittiler. Orasını da kırıp döktükten sonra vapurla Kadıköy’e geçip bizi evimizde basmaya teşebbüs ettiler… Hükümet olaydan önce olduğu gibi, olaydan sonra da bu cinayeti işleyenlere karşı hiçbir harekette bulunmadı.
“Güpegündüz bir matbaayı yıkan bu faşist gençlerden hiç kimse tutuklanıp mahkemeye verilmedi. Bu işin İnönü’nün bilgisi içinde Saraçoğlu’nun verdiği emir üzerine polis tarafından tertiplenip yürütüldüğüne hiç şüphe yoktu. Gösteri yapan ve matbaaya saldıran gençler arasında birçok sivil polis vardı. Saldırıyı asıl bunlar yönlendiriyordu...
“Kanun adına, hükümet adına, memleket adına yüz kızartıcı bir rezalet sayılabilecek olan bu 4 Aralık olayından ötürü sonunda kim tutuklandı, bilir misiniz? Biz. Yani, ben, eşim Sabiha Sertel ve Cami Baykurt. Bu olayın sorumlusu ve suçlusu olarak biz hapse atıldık ve biz mahkemeye verildik. Yargıçlar bizim haklı olduğumuzu biliyor ve anlıyorlardı. Fakat Ankara’nın emrine uyarak bizi mahkûm ettiler. Bereket versin Yargıtay bu kararı bozdu ve üç ay hapisten sonra tekrar özgürlüğümüze kavuştuk.
Kavuştuk mu? Hayır. Artık Tan gazetesini yeniden çıkarmak olanağı kalmamıştı.
“Kırk yıllık çalışma hayatımın meyvesi enkaz altında yatıyordu. Evimiz polisle çevrilmişti. Arkamıza polis takılmıştı. Mahkemeden ve hapisten kurtulmuştuk ama bu kez daha geniş bir hapishaneye düşmüştük.”
***
Vahşi ve kanlı bir şiddetin tutsağı olmanın rezilliği bu topraklarda hep sürüyor. Uygarlaşamayan siyaset kurumunun barbarlaşmasına ne yazık ki dönem dönem şahit olmaya devam ediyoruz.
İttihatçılığın şiddet dolu yönetim anlayışının belalı mirası mı bu?
Biliyorsunuz İttihat ve Terakki de doğasını Şubat 1912’teki seçimleri “Sopalı Seçimler” olarak anılır bir şiddet ortamına dönüştürmüştü.
Bu toprakların en dünyalı insanı olan Tevfik Fikret de o dönem “95’e doğru” şiirini yazmıştı:
Düşsün senin tahakkümüne boyun eğen baş,
Kopsun seni -bir hak diye- alkışlayan eller!...
Bu yazı P24'ten alınmıştır.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
15.06.2025
29.05.2025
23.05.2025
10.05.2025
25.04.2025
4.04.2025
20.03.2025
15.03.2025
6.03.2025
27.02.2025