Mehmet TIRAŞ

Diyanet İşler Başkanlığı devletin en eski, kurumlarının başında geliyor.
Neredeyse Cumhuriyetle yaşıt.
3 Mart 1924 yılında, Genelkurmayla aynı kararname ile kuruldu.
Milli Eğitim ve Milli Savunma Bakanlığından sonra, devletin üçüncü kurumu.
2025 yılı devasa bütçesi 130 milyar Lira. Bütçesi 5 bakanlığın bütçesine eşit.
85 bin camisi, binlerce kuran kursu, vakıfları,142 bin personeli var.
Hatta Diyanet Vakfının ise Orta Doğunun en büyük vakfı olduğu iddia ediliyor.
Diyanet gibi bir kurumun olması;
TC Laik bir hukuk devleti yazması ile başlı başına bir çelişkidir.
Laik bir ülkede DİB’lığı gibi bir kurum olmaz.
Devlet, Tek dine, tek mezhebe hizmet etmez.
Laik devlette, devlet bütün dinlere karşı eşit mesafede durur. Ve ‘NÖTR’dür.
Devlet ve diyanet,sayıları 25 ile 30 milyon olarak ifade edilen Alevilerin inancını yok sayıyor.
Alevilerin İbadet evleri olarak kabul ettikleri “Cem evlerini” devlette, Diyanet’te ibadet yeri olarak tanımıyorlar.
Diyanet Caminin dışında hiçbir ibadeti yerini tanımayız diye fetva veriyor.
Devlet Camiye gösterdiği ayrıcalığı hiçbir ibadet yerlerine göstermiyor.
Diyanet kuruluşundan beri bir türlü maalesef siyaset dışı kalmadı.
Cumhuriyet sürecinde “Hukuk ve demokrasi toplumun ortak paydası” olmadı.
Ne var ki,DİB’lığı,kuruluşundan bugüne kadar askeri darbeler döneminde bile bugünkü kadar siyasallaşmamıştı.
AKP, AB müzakerelerinden uzaklaşmaya başlayınca, hukuktan da uzaklaşır oldu ve sosyal hayatı din referanslı tanımlamaya başladı.
Bunu da DİB’lığı üzerinden yürüttü, yürütüyor.
Siyasal iktidar 2018 Haziran ayında sistem değişikliğine gidip, kimsenin hukukla tarif edemediği“ucube”, “Cumhurbaşkanlığı hükümet modeline” geçti.
Kuvvetler ayrılığı da askıya alındı.
Şahsım devletin sahibi DİB’lığının , “devlet protokolündeki yerini 52’ci sıradan 10’cu sıraya çekti.”
9 Temmuz 2018 Tarihinde de DİB’lığını direk Cumhurbaşkanlığına bağladı.
Diyanet Tarihinde görülmemiş bir şekilde siyasetin göbeğinde kendini buldu.
Topluma da “din,mezhep ve cinsiyet” üzerinden Saray talimatlı açıklamalar yapmaya başladı.
Siyasal İktidarın parti örgütü gibi çalışır oldu.
Hatta camileri siyasal iktidarın propaganda yerleri olarak hazırladı.
Erdoğan 21 Nisan 2023 Tarihinde Sultan Ahmet Camisinin avlusunda toplantı düzenledi.
Eğer biz iktidardan düşersek muhalefet DİB kapatacak diye, Diyanet personelini kendilerini desteklemek için sahaya çağırdı.
Diyanetin din üzerinden kadın hakları açıklamaları akıllara durgunluk veriyor.
İki bin yıl önce İslam’da yaşanan din kuralları ile toplumu yönetmek istemesi... 16’cı yüzyılda Kilise’nin insanlığa yaşattığı karanlık çağı hatırlatıyor.
Diyanetin son dönemlerde kız çocuklarının erkek çocuklarından yüzde 50 daha az miras almasını açıklarken;kız çocukları kul hakkı yiyorlar, demiyor mu?
Bu açıklamaların arkasından diyanet iki kadının şahitliği bir erkeğin şahitliğine eşit diye, bir açıklama yaparsa kimse şaşırmasın.
Diyanet bireyin özgürleşmesini, toplumun sosyalleşmesini ve özellikle de kadınların öne çıkmasını, dinle kadınları sosyal hayattan bertaraf etmek istiyor.
Çoğulcu ve çağdaş bir yaşama açıkça karşı çıkıyor.
Kadınların yaşam tarzına müdahale ediyor.Kadınların nasıl giyineceği kaç çocuk yapacağı ve nasıl doğum yapacağına kadar…Kadınların çalışması konusunda pozitif olarak hiçbir söz söylemiyor. Hatta kadınlara yapılan taciz ve tecavüz konusunda dut yemiş bülbül oluyor. Kadınların eve kapatılmasını üretimden ve temsilden uzaklaşmasını istiyor.Diyanet,açıkça ifade etmese de, “İslam dinin bir erkek dini” olduğunu ima ediyor.
Diyanet bugüne kadar, erkekler tarafından katledilen kadın katliamlarını, iş cinayetlerini ve orman yangınları, depremler konusunda, doğa felaketleri üzerine bir cümle söz etmiyor.
Doğanın kanunlarının öğrenilmesini önermiyor.
Edebiyat ve sanatı ise ağzına almıyor.
Kadının sosyal hayattan koparılmasını dinin emri olarak beyan ediyor.
Dinin bizim ülkemizde de diğer İslam ülkelerinde de, siyasetle ve kadınla olan sorunlarını çözmediği sürece, bu tartışmalar sürecektir.
İslami kesimde ölümü göze alanlar çıkıyor ama bu konuları tartışmaya göze alan kimse çıkmıyor.Korkuyor.Burada devletin de cemaatlerinde din üzerinden bir ideoloji kavgaları var, kavga da çıkar kavgası.
Bütün cemaatler ve iktidara gelenler DİB’lığını geçim kapısı olarak kullanıyorlar.
Diyanetin büyük bir istihdam alanı. Diyanette bir tane Alevi çalışmıyor. Diyanet her yıl maliyeden 10 bin kişilik kadro istiyor,maliye ise ancak 3 ile 5 bin kişilik kadro veriyor.
Diyanet kent kültürüne yabancı bir kurum ve inançlı insanların kentli olmasını, edebiyata ve sanata ilgi duymalarından rahatsız oluyor. Hiçbir dini sohbetlerinde ve vaazlarında edebiyat ve sanatı teşvik etmez.
Siyasal iktidar cami üzerinden öyle bir yere geldi ki;60 bin kişilik Çamlıca’ya cami yaptı, bir safı dolduracak iki yüz kişiyi bulamıyor.
İslam dinin geçmişten bugüne uzanan tarihsel sürecini, bir kuyumcu titizliği ile araştıran; kadim dostum Prof.Dr. Mehmet Altan’ın 2010 yılında yayınladığı, yedi bölümden oluşan “Kent Dindarlığı” eserini hararetle okumalarınızı tavsiye ederim.
Kent Dindarlığı” kitabından bir bölüm:
“İslamiyet Şeyh Galip’ten yeryüzünde Taliban’a geldi. Nedir bu meyil, düzlem kaybetmemizin nedeni nedir? Şeyh Galip, inanılmaz şekilde işlenmiş derin bir kültürün ferdiyken, Taliban Afgan kırlarının bütün hoyratlığını ifade eden bir vahşetle ortaya çıktı. İkisi de Müslüman ise aradaki fark nedir? Bunu sosyolojik bakışla analiz etmek lazım.
Müslümanların ağırlığı eskiden kentlerdeyken zamanla kırlara kaydı. Dinin o derin içeriği, sosyal ve kültürel yanı düşürülüp inançla ilgili konular daha ziyade siyasi bir mesele olarak algılandı. Hâlbuki bir zamanlar kent dindarları vardı. Üreten, kazanan, çağın gerektirdiği hemen hemen tüm özelliklere sahip,çağdaşlarıyla rekabet edebilen ,dünya üzerindeki mücadeleleri sırasında dinden çıkar sağlamaya gerek duymayan, buna gönül indirmeyen, güler yüzlü, medeni, farklılıklara tahammüllü, çoğulculuk üzerine bina olmuş şehir hayatını benimsemiş, latif insanlardı kent dindarları.
Bugün kent dindarlığı anlayışına ciddi anlamda ihtiyaç duyuyoruz. Çünkü din,bu toplumun varoluş temellerinden biri,belki de en önemlisi.Türkiye hem toplumun sıhhatli hem de din algısının normalleşmesi için er ya da geç bu konuyu dikkatle ele almak zorunda.Gerçek anlamda bir “kent dindarlığı” anlayışı inşa etmek için zaman henüz geçmiş değil,ancak geçmek üzere.
İşte bu nedenle,Mehmet Altan ‘ın gündeme taşıdığı “Kent Dindarlığı” konusu ,dini hassasiyetler taşısın ya da taşımasın bu topraklarda yaşayan herkes için birinci derecede önemli bir mesele.”
DİB’lığı ve inançlı insanlar geleneksel kültürden kent dindarlığına geçmediği sürece, hiçbir şey değişmeyecek gözüküyor.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları












































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
22.12.2025
15.12.2025
8.12.2025
1.12.2025
24.11.2025
17.11.2025
11.11.2025
10.11.2025
3.11.2025
27.10.2025