Melih ALTINOK
En netameli zamanlardaki demokrat duruşuyla sürüden ayrılmayı da göze alabileceğini göstermiş solcu bir âkil ağabeyimle sohbet ediyoruz.
Sonunda can alıcı mevzua geliyor:
“Kimi solcuları eleştirirken seni solu eleştiriyor konumuna düşürmelerine izin verme. İşin çok zor!”
Nasihatimi alıp cebime koyuyorum.
Gece boyu düşünüyorum, peki bu nasıl olacak?
Öncelikle evini taşısan da, semti terk etmediğin için, çıkardığın mırıltılar bile, karşı mahalleden atılan naralardan daha çok yankılanıyor bizim sokaklarda. Sinirleri bozuyor.
Aritmik ezgilerini ninnilere alışmış çoluk çocuk da duyuyor. Kötü örnek de oluyorsun.
Sonra sana aynı odada uyumama, aynı masaya oturmama özgürlüğü veren müstakil evinin camları daha sık kırılmaya başlıyor.
Cemaatini cemaat değiştirmek için değil cemaatte yaşamak istemediğin için terk etmişsin. E taşınmak da olacak şey değil.
Geriliyorlar, geriliyorsun, hassaslaşıyorsunuz...
İkincisi memleketteki hâkim sol teoriler, her şeyden çok pratiklerin bir bütünü. Bu durumda da doğal olarak bazı solcuları eleştirirken yaptığınız, solun da eleştirisi oluyor.
Kaldı ki solun evrensel mirası üzerine de söylenecek çok şey var. Yani “bir sol var solda soldan daha içerü” demek, bence biraz kaçak dövüşmek anlamına geliyor.
Ha, derdiniz kafanıza takılan, sizi rahatsız eden doğruları dillendirmek değil, pozisyonunuzu korumaksa o başka tabii.
Ama zaman zaman gelip “Sen gemileri yaktın. Şunu da yazsana” diyen üstelik köşeleri de olan dostların hâlleri bana fazlasıyla acıklı geliyor. Bu da bana uymaz.
Alnında yıldızlı bere var diye mi
Steril pozisyonunu korumak için nereye kadar yürüyeceğiniz, nerede yutkunup duracağınıza dair bu muhasebeyi somut gündem üzerinden konuşalım biraz.
Ülkede 30 yıllık çatışmayı sonlandıracak bir barış ve çözüm süreci var. Taraflar ilk kez bu kadar kararlı bir irade ortaya koyuyorlar.
Bulunduğunuz konum açısından MHP’nin ne kadar milliyetçi ve sürece karşı olduğu üzerine kelam etmenin anlamı olmadığı ortada.
Bu atmosferde elbette önceliğiniz de ülkede kendisini solda tanımlayan “muhalefetin” tutumu oluyor.
Örneğin dönüp, son dönemlerde beyaz Türklerin de keşfettiği ülkenin “muhalif” müzik grubuYorum’un geçen pazar düzenlediği konser takılıyor gözünüze.
Silahların susması, diyalog ve siyaset kanallarının açılması için herkes elini taşın altına koymuşken, düne kadar bu talebi dile getirenler ne yapıyor diye bakıyorsunuz.
Konser alanında, Türkiye’deki savaşın sürmesindeki katkıları azımsanmayacak Esad’ın posterlerinin taşındığını görüyorsun. Üstelik de diktatör henüz, aralarında çocuklar da olan 16 Kürt sivili öldürmüşken...
Yetmiyor, Hürriyet’in, CNN Türk’ün, NTV’nin desteğinden gocunmayan, CHP’li vekilleri “devrimci”diye kürsüsünde konuşturan, ne kadar beyaz popçu-rockçu varsa halaya duranların, alandaki birkaç Kürt gencinden huzursuz olduğunu duyuyorsun.
Barış sürecine destek veren sloganlarını kesmesini istedikleri gençlerin “Kürt milliyetçileri” diye yaftalanıp alandan kovulduğunu, tartaklandığını işitiyorsun.
Ne yapacaksın şimdi?
Twiiter hesabında, Yorum konserinde Kürtleri de katleden Esad’ın posterlerinin taşınmasını eleştirip sonra silen Seher Dilovan gibi mi davranacaksın? Sonra o twitin yerine “Bilirken susmak, bilmezken konuşmak kötüdür” diye mi yazacaksın.
Nasıl yapacaksın?
Mış gibi yapmak...
Ya da akşamında İstanbul Film Festivali’nin ödül ve kapanış töreni var.
Salon da katılımcılar da pırıl pırıl. Ülkenin dev sermayelerinin “muhalif” kanalları canlı yayında.
Sahnede de, gönlündeki JİTEM’cileri, darbe sanıklarını kastederek “Âkil adamlar Silivri’de” diyenCeyda Düvenci.
Düvenci, Emek protestosu bölümünü anons edip sahneye iki sanatçıyı davet ediyor.
Hülya Koçyiğit ürkek adımlarla sahneye çıkıyor. Uğrunda “Vurun kahpeye” linçine uğradığını söylediği âkilliğinin diyetini beyaz cemaatine ödemek için çırpınıyor.
Ardından söz alan Nejat İşler “Emek kapanırsa babama ne diyeceğim” temalı kâğıttan okuduğu“yaratıcı” konuşmasını şöyle bitiriyor:
“Emek bizim İstanbul bizim!”
Siz kimsiniz, “the others” kimler ola ki?
Siz elinde kırbaç olan bir avuç aydınlanma neferi, diğerleri de karanlığın lordu ve ona kanan uçurum insanları mı?
Âkil de olsanız, ön sırada oturan Yılmaz Erdoğan gibi alkışla takılmak en iyisi tabii.
Okuyorsun değil mi âkil ağabey? Biliyorum iyi niyetle söylüyorsun ama o senin dediğin inan mümkün değil.
Pozisyonunu koruma derdinin insanı götüreceği yegâne yer komiklikten ötesi değil.
Ya da en iyisi Etiler de falan, işlek bir caddede “muhalif” isimli bir PR şirketi kurmak.
Yazarlar
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
2.06.2022
17.05.2021
11.05.2019
10.05.2019
6.05.2019
1.05.2019
29.04.2019
22.04.2019
17.04.2019
8.02.2019