Melih ALTINOK
Tüm dünya IŞİD’in Irak’taki katliamına kitlenip olan biteni anlamaya çalışırken sizler yine manipülasyon derdindeydiniz.
Musul’da onlarca konsolosluk çalışanımız ve işçimiz rehin alınmışken, haklılığınız kanıtlansın diye bir “ölüm fetvası” vermediğiniz kaldı. Rehin Türkiye vatandaşlarının serbest bırakılmasına amasız sevinemediniz bile.
Sosyal medyada, Bilal Erdoğan ile fotoğraf çektiren İstanbul’un ünlü ciğercisini IŞİD lideri ilan etmekle meşguldünüz.
Manşetlerinizden, yangının ortasında etrafı 1000’e yakın terörist tarafından kuşatılmış bir binanın içindeki naçar insanlara, “tek bir kurşun sıkamadınız mı” diye sitem ettiniz. Irak’taki vatandaşlarımızın tahliyesi ve güvenliği için inisiyatif alarak dönüşlerini erteleyen Musul Konsolosluğu çalışanlarının bu takdire şayan tavrını “rezalet ve aymazlık” olarak yaftaladınız.
İktidarda biz olsak “Bir gece ansızın gelebilirdik” diye hamasetin dibine vurup, haybeye savaş naraları attınız! Ülkenin ekonomisini canlandıracak, sosyal politikalara kaynak sağlayacak Kürdistan petrolünün Türkiye’den ihraç edilmesi projesini hatırlayıp, “bozulur mu bozulur” diye açıktan söylenmeye başladınız.
Mevzua, IŞİD’i düşmanı El Kaide’den ayıramayan, onu Müslüman Kardeşler’in devamı sanan “birikiminizle” dahil olup krizi yönetmeye çalışan ülkenizin hükümetini hedef tahtasına oturttunuz. Hiç çekinmeden, doğru olmadıklarını adınız gibi bildiğiniz yalanları bir kuru AK Parti fobi uğruna köşelerinizden ortalığa saçtınız. Sınırlarımız içinde kanlı saldırılar yapan, ülkenin Başbakanı Tayyip Erdoğan’ı düşman ilan eden IŞİD’i terörist listesine aldığımız halde, Türkiye’yi dünyaya teröristlerin destekçisi olarak göstermeye çalıştınız.
Hürriyet bazen saçmalamaktı. Musul’daki zulmünden, IŞİD “geleneğiyle” özdeşleştirdiğiniz AK Parti’nin İslami politikalarını (neyse) revize etmesi gerektiği “sonucunu” çıkarttınız.
Maliki’nin ayrımcı Şii politikalarından bıkıp IŞİD’e sarılan bazı Sünni grupların neden olduğu bu teröre panzehir olarak “Şii dayanışması” önerecek kadar kafanız karışıktı. Ama siz kadim davanızı unutmadınız; Musul’u Türkiye’nin iç politikasına gömüverdiniz.
Türkiyeli Alevilerin duygularını istismar etmezseniz olmazdı elbette. Şii’yi duyunca kulaklarınızı dikip aşırı yorumun anasını ağlattınız. Benim diyen laik ülkeye taş çıkartacak devletlerin taşeronu olduğu gün gibi aşikâr paramiliter bir yapının terörünü, Türkiye’deki sade suya tirit laik tartışmaları ve şeriat umacısı çerçevesinde değerlendirip yine İslamofobinizi konuşturdunuz.
Suriye politikası BM’de yüzlerce ülke tarafından desteklenen Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nu, henüz kriz masasının başından kalkmadan Türkiye’yi yalnızlığa sürüklemekle suçlayıp linç ettiniz. Cumhuriyet tarihinde ilk kez insan hakları ve enternasyonalist dayanışma kriterleriyle şekillendirilen hükümet düzeyindeki aktif dış politika perspektifini, eskisi gibi 3. Kâtip seviyesine çekmek için "kapansın el kapıları" ezgisine sarıldınız.
İçinizden, Soma faciasında, sel felaketlerinde olduğu gibi, IŞİD belasını, Hocaefendinizin bedduasının bir sonucu olarak yorumlayanlarınız bile çıktı. Ve hatta cumhurbaşkanlığı seçimlerini “boş vermemiz gerektiği” tespitini yapan akademikleriniz...
Eksiği var, fazlası yok, işte satır satır bunları yaptınız.
Elbette Musul’un harareti düşmeye başlayacak ve sizler yeniden provokasyonlarınızı Misak-ı Millî sınırlarının gerisine çekeceksiniz.
Muhtemelen de bir kısmınız bıraktığı yerden devam edip, Diyarbakır’daki bayrak direği muhabbetine falan saracak.
“Bayrak” diyeceksiniz, “vatan” diyeceksiniz, birlikten beraberlikten bahsedeceksiniz. Çözüm Süreci’nin, barışın ülkeyi böleceği saçmalığından dem vuracaksınız.
Biz de size bıkmadan usanmadan kaydını tuttuğumuz bu sicilinizi hatırlatacağız.
O bayrak direğine tırmanan piyonun provokasyonunun anlık, Türkiye halkının bir arada yaşama iradesine karşı sizlerin saldırılarının ise sistematik olduğunu suratınıza vuracağız.
Evet, bu zor günlerde “aşiret reisi” ve “yandaş” diye küçümsediğiniz Sayın Barzani’nin hatta PYD’nin gösterdiği dayanışmanın yanından geçemediğinizi size de bu halka da unutturmayacağız.
Yazarlar
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları












































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
2.06.2022
17.05.2021
11.05.2019
10.05.2019
6.05.2019
1.05.2019
29.04.2019
22.04.2019
17.04.2019
8.02.2019