Melih ALTINOK
KCK tabii ki masum bir örgüttür. Ve elbette tıpkı Ergenekon’da olduğu gibi, KCK da suçsuzluklarına dair kanaatin yaygın olduğu bir iki isimden ibarettir.
KCK’nın, eskiden en azından parti içi karar alma mekanizmalarının işleyebildiği Kürt siyasal hareketinin yasal partilerinin başına, her ne hikmetse Ergenekon’un etkinliğinin daraldığı 2008 yılından itibaren çöreklenmesi bir rastlantıdır.
Bu tarihten itibaren, operasyonlarla PKK üzerinde de kullanabildiği gücü azalan Ergenekon’un, Kürt siyasal hareketinin yasal partilerini kontrollü bir alanda tutmak için, ovaya inen KCK faaliyetlerine ağırlık verdirttiği tezi ise, bizzat bu siyasete yıllarını vermiş isimlerin tanıklığına ve diğer delillere rağmen fasodur ve fisodur zaten.
Kitaplarında hiç mahcubiyet duymadan kendisini Hz. İbrahim’e ve Hz İsa’ya falan benzeten “Öcalan”ın “kültü” üzerinden alternatif bir “Kürt Kemalist ulus-devleti” inşasına soyunan KCK’nın sureti de haktandır, meşruiyeti de sorgulanamaz elbet.
Ama dediğimiz gibi KCK’nın bazılarının iman ettiği “masumiyetini” tartışmıyoruz.
KCK sözleşmesinin ilk iki bölümdeki sayısız özgürlük hakkını (lütfunu) okurken, aklıma henüz öğrendiğim somut bir olay geldi de onu anlatacağım sizlere.
Silopi Belediye Başkanı BDP’li Hüsnü Yıldırım’ın partiyle arası açılıyor ve partiden ihraç ediliyor.
Kimseyi ilgilendirmez.
Ancak BDP’nin Eşbaşkan Yardımcısı ve Bingöl Milletvekili İdris Baluken’in anlaşmazlığa düştükleri Yıldırımla ilgili yaptığı basın açıklaması “hiç bu kadarını bekliyorduk” kabilinden.
Baluken’in, Yıldırım hakkında Stasi’nin raporlarını aratmayan, Yıldırım’ın “AKP zihniyetiyle yakın düşünmeye” kadar varabilen “iğrenç” suçlarını ifşa ettiği açıklamasının çağrı kısmı aynen şöyle:
“Halkımızın temel olarak bulunduğu her alanda kararın arkasında durmuş olmasını Hüsnü Yıldırım ile olan bütün ilişkilerini parti hukuku içinde kesmesini istiyoruz... (Bu) bireye karşı kendi halkımızdan tavırlı olmasını bekleriz. Bulunduğu her yerde en insani ilişkiler dahi askıya alınmalı!”
Aman Tengri, Dr. Jivago’nun o sekansı!
Bir parti elbette ki üyelerini ihraç edebilir. Fakat bir partinin bunu “tecrit” tavsiye (emir) ederek “aforoz” kararına dönüştürmesi nedir Allah aşkına?
Birincisi bu engizisyon tavrı, çok iddialı oldukları sekülerliklerine, “Bölgede laikliğin teminatıyız” açıklamalarına ya da Aysel Tuğluk’un Cumhuriyet mitingleri zamanı Radikal’de yazdığı gibi “Kemalistlerin hassasiyetlerini de anlamayız” türünden pozitivist tutumlarına halel getirmez mi?
İkincisi, “en insani ilişkilerden” kasıt nedir? Yağmurlu havada su vermemek, selamı sabahı kesmek...? Polit büronun kararını deklere eden Baluken bir doktor. Hipokrat yemini var. Ne yani, Yıldırım yaralansa Baluken en insani ilişkiyi kurup kılını bile kıpırdatmayacak mı?
Üçüncüsü, barış, demokrasi falan demiyorum bile...
Partiden bu ağır hedef gösterme eşliğinde aforoz edilen ve üstelik Silopi gibi egemen Kürt siyasal hareketinin güçlü olduğu bir ilde Yıldırım nasıl “yaşayacak?”
Göç mü etmesi gerekecek? Yoksa, sözleşme gereği doğal KCK vatandaşı sayılan bu Kürt de, 90’larda devletin zulmü sonucu yaptığı gibi şimdi de mi köyünü boşaltacak?
İstanbul’da, Ankara’da oturarak bu baskının nasıl bir şey olduğunu tahayyül edemeyiz, biliyorum. Ama en azından yorumlarınızı yaparken, hiç olmazsa Öcalan’ın tabiriyle “oynanan gerillacılığın romantizmine” kapılmadan belki biraz daha hakkaniyetli olabiliriz.
Bugünlerde sacın ayağı ve dolayısıyla arabuluculukta müstakil aktör olabileceklerini söyleyen Sayın BDP yöneticilerinin de yapabilecekleri bir şeyler olmalı.
Örneğin Stalinist partilerin “icraatlarını” çağrıştıran bu ve benzeri somut örnekler üzerinde daha fazla kafa yormalılar.
Ha, tamam “düzovadaki” vesayetten ne kadar bağımsız siyaset üretebilecekleri tartışılır. Ama yeni bir Yıldırım olayıyla karşılaştıklarında hiç olmazsa KCK sözleşmesinin şu maddelerini referans göstererek sorumluluktan, onun gibi aforoz ve tecrit edilmekten kurtulabilirler belki, ne dersiniz?
Madde 4g) Devletçi, iktidarcı, geleneksel yönetim anlayışlarına karşı mücadele ederek ... demokratik yönetim anlayışını geliştirmek. (İktidarcı ve gelenekçi anlayış yalnızca Türk devletin arızaları olmasa gerek.)
J) j- Birey ve toplumsal hakları evrensel üç kuşak haklar temelinde sağlamak. (Aforoz, tecrit ve tehdit edilmeme hakkı da bu üç kuşaklardan mı?)
Madde 7d) d- Herkesin düşünce, ifade ve örgütlenme özgürlüğü vardır. (Yılmaz’ın AKP’ye yakın düşünme tercihi de bu kapsamdadır sanırım.)
Yerim dar ama maşallah sözleşmede onlarca böyle madde var, seçsinler.
Tamam kızmayın. Ama ne yapayım başka bir çare gelmiyor aklıma.
Allah akıllarımıza mukayyet olsun.
NOT: Öcalan’ın doğum günü kutlamalarındaki ritüelleri eleştirdiğim “Kutlu doğum haftası hayırlara vesile olsun” yazıma bile, başlıktan ötürü “suç ve suçluyu övmekten” dava açan Sayın Savcılar. Lütfen dikkat, yazımdaki yüksek ironi seviyesi yine bir geçici algı bozukluğuna yol açmasın!
Yazarlar
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
2.06.2022
17.05.2021
11.05.2019
10.05.2019
6.05.2019
1.05.2019
29.04.2019
22.04.2019
17.04.2019
8.02.2019