Metin Münir
Pazar günü evimde uslu uslu otururken telefonum KKTC Ulusal Birlik Partisi Milletvekili Ersin Tatar’dan gelen bir mesajla çınladı.
Tatar, bana ve telefon listesinde bulunan herhâlde binlerce başkasına “Kıbrıs konusunun ancak Rum tarafının akıl yoluna gelmesiyle bir anlaşma ile sonuçlanabileceğini, bugün için böyle bir durumun görülmediğini,” haber veriyordu.
Tatar, en büyük parti olan UBP’nin en kıymetli milletvekillerinden biri, belki en kıymetlisidir. Ender bulunan niteliklere sahiptir: İyi eğitimlidir ve dürüsttür. Önümüzdeki ay yapılacak UBP Kongresi’nde başkan seçilmeye en yakın adaydır.
Oyum olsa ona verirdim.
Ama ne yazık ki o da Kıbrıs konusunda diğer bütün politikacılar gibi Türk tarafının klasik laflarını papağanlamaktadır.
Telefona sarıldım ve ona cevap yazdım:
“Kıbrıs’ta anlaşma isteniyorsa Türklerin akıl yoluna gelmesi lazım, ama sen bir politikacı olarak bunu söyleyemezsin.”
Kimseyi ikna edemeyeceğimi bile bile neden böyle düşündüğümü anlatmak istiyorum.
Rumların zemzemle yıkanmış olduklarını iddia etmiyorum. Ama Kıbrıs sorunu daha çok Türk tarafının aşırı ve bazı hâllerde mantıksız talepleri nedeniyle çözülememektedir.
Bu taleplerin başında, Türkiye’nin tek yanlı müdahale hakkını içeren garantörlüğünün devamı ve Türk askerinin Kıbrıslı Türkleri korumak için adada kalması gelir.
Bu talep mantıksızdır.
İnsan güvendiği, geçinebileceği kişilerle ortaklık kurar.
Eğer Rumlara güvenmiyorsan, bir gece ansızın gelip gene gırtlağımızı keseceğinden endişe ediyorsan, neden onlarla ortak bir devletin çatısı altına girmek istiyorsun, be gardaş?
O günler geride kaldı. Türkler artık yüzlerce köyde Rumlara kolayca av olacak şekilde dağınık değil, tek bir bölgede yaşıyor. Müstakbel bir federasyonda kendi silahlı polis gücüne sahip olacak. Avrupa Birliği çatısı ek bir güvencedir. Ve Rumlar yeniden bir etnik temizliğe kalkışırlarsa ekonomilerinin çökeceğinin bilincindedir.
Türkiye’nin Kıbrıs’a müdahale etmesi için ne garanti anlaşmasına ne de adada asker bulundurmaya ihtiyacı var.
Günümüzde bir devletin bir başka devlete müdahale etmesi için güçlü olması yeter, garanti anlaşması gibi anlaşmalara ihtiyacı yoktur.
Türkiye’nin Suriye’ye, Amerika’nın Irak ve Afganistan’a, Suudi Arabistan’ın Yemen’e müdahalesi buna örnektir.
Gücün varsa çıkarlarını korumak için basıp girersin bir başka ülkeye, herkes bağırıp çağırır, ama kimse bir şey yapmaz.
O zaman neden garanti anlaşmasında ve asker bulundurmakta ısrar ediliyor?
Zira Rumlar, ada Türk garantörlüğünden ve askerinden temizlenmedikçe kesinlikle herhangi bir anlaşmaya yanaşmayacaklar. Ve haklıdırlar.
Sen hudutlarında 40 bin Yunan askeri olsa rahat eder misin?
Kıbrıs için çözüm, adanın toptan askerden arındırılmasıdır.
Anlaşmayı engelleyen bir başka konu, Türk tarafının bakanlar kurulundan başlayarak bütün önemli kurumlarda veto yetkisi istemesidir.
Rumlar bu yetkiyi sadece Bakanlar Kurulu ve Türkleri yakından ilgilendiren önemli kurullar için kabul ediyor.
Bu neden yeterli değil?
Eğer her yerde veto yetkisine sahip olursan adayı beraberce değil, sen idare ediyorsun demektir. Dünyada azınlığın çoğunluğu yönettiği böyle bir federasyon modeli yoktur.
Bunu söylediğim için üzgünüm, ama görüşmelerde pozisyonumuzu belirleyen korku, güvensizlik ve aşağılık duygusudur.
Bu kafayla gidersek bizi Rumlar değil, bir türlü devlet olmayı beceremeyen KKTC’deki kanunsuzluk, otoritesizlik, laçkalık ve yolsuzluklar bitirecek.
Çözüme giden yol, demagoji ve palavradan değil gerçeklerden geçer.
Onları konuşalım çocuklar.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
15.05.2021
1.02.2021
24.01.2021
18.06.2020
4.06.2020
29.02.2020
27.02.2020
25.02.2020
13.02.2020
30.01.2020