Murat BELGE
Birkaç gün öncesine kadar genel olarak “Kürt sorunu” başlığı altında sözünü ettiğimiz olayları birkaç günden beri “Barış süreci” başlığı altında ele almaya başladık. Bu, çok önemli bir değişim; yıllardan beri bu ülkede görülmüş en önemli değişme. Şu âna kadar gözlenen biçimiyle devam eder, edebilirse, sonuçları da birçok farklı düzeyde çok önemli olacaktır.
Konu bu kadar önemli olunca, normal ahvalde, insan durmadan konu üstüne yazmak ister. Oysa benim bir türlü elim gitmiyor yazmaya. Nedeni “korku”, herhalde. Yıllanmış bir Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı olarak “iyi şeyler” olacağına inanamamaya şartlanmışım. Adına “sorun” denen herhangi bir şeyin çözüldüğünü de görmedim. Bu konuya verdiğim önem ölçüsünde duyduğum korku da büyük. Bir yandan, bunu da bir “AKP sorunu” olarak görmekten kendini alıkoyamayanların varlığından haberdarım. Onlar açısından bu konu AKP iktidarını yıpratmanın yeni bir aracı olduğu ölçüde önemli ve bu amaçla kullanılması gerekiyor. Nitekim öyle yapıyorlar.
Öte yandan, sürecin gidişinde endişe duyulacak şeyler de yok değil. Ama bunları eleştirir ya da oralara dikkat çekerken Ergenekon-dostu cepheye yaklaşmak da istemiyor insan. Aslında “yaklaşmak”, “öyle görünmek” falan bir yana, işin bozulmasına iki dirhemlik de olsa katkıda bulunma düşüncesi çok korkutucu.
“Barış” sürecinin “Başkanlık” koşuluna bağlanması birçok kişiyi ürkütüyor. Bu, kendi başına, beni fazla tedirgin etmiyor. Daha önce de yazdığım gibi, biz bu ülkede zaten fiilen başkanlık sistemi içinde yaşıyoruz. Belediyelerde resmen ve kanunen de başkanlık sistemi yürürlükte zaten; ama “parlamenter sistem” olduğuna inanmak istediğimiz siyasî düzenimiz “parlamenter” mi gerçekten? Özellikle 12 Eylül ilgili bütün mevzuatı “tek kişi”lerin eline bırakmadı mı? Partilerde genel başkan sultası zaten “mutlak monarşi” anlayışına göre şekillenmiyor mu?
Bu bir “demokrasi” sorunu. Rejimin “parlamenter” olması daha geniş bir demokrasiye giden kapıyı açar, ama sadece kapıyı açar, toplumu elinden tutup oraya götürmez. Götürseydi, bunca yıl bu adı verdiğimiz sistem içinde yaşamış olarak oraya biraz daha yaklaştığımızı hissederdik. Ben böyle bir şey hissetmiyorum.
“Kürt sorunu”, Türkiye’nin “tek” sorunu değil; “en önemli” sorunu olduğunu söyleyebiliriz, ama başka pek çok sorunumuz var. Şunu da söyleyebiliriz: Kürt sorununun bugün olduğu gibi bir kambur olmaktan çıkması, bu “pek çok sorun”da da çözüm yolları ve imkânlarının açılmasını sağlayacaktır. Bunun için de burada mesafe almak son derece önemlidir. “Barış”a ille ulaşmak da zorunlu değil, ama onun herkesin gözü önünde, erişmesi mümkün bir hedef olarak durması ve oyunun aktörlerinin bir “barış dili” konuşmaya başlaması da yeterince önemlidir Bunun gerçekleştiği bir Türkiye, o genel demokrasi sorununun aşılmasında, bunu yapamamış bir Türkiye’ye oranla, çok büyük avantajlara sahip olacaktır.
Onun için “başkanlık sistemi” gibi tanımlanabilir ve iyi kötü “elle tutulur” bir işleyiş biçiminden çok, tanımlaması ve hele elle tutulması çok daha zor olan “demokrasi kültürü” gibi şeylerden endişe duyuyorum. Bunun eksikliği, o sistemin ya da bu sistemin yürürlükte olmasından çok daha belirleyici.
Bu bağlamda, bu sorunun ya da herhangi bir sorunun çözümü için (Namık Çınar’ın Cuma günü değindiği) “îrade-i padişahî”den başka bir yöntem bulunmaması gerçekten kaygılandırıcı. Bir fermanla verilen başka bir fermanla geri alınabilir çünkü.
Ama iyisi mi ben gene ağzımı açmayayım. Batıl inançları olan yaşlı insanlara döndüm bu ortamda. Merdiven altından geçmiyorum, aynaların çatlak olup olmadığını denetliyorum ve gördüğüm tahtaya vuruyorum. Biri tahtayı benim kafama vuruncaya kadar da böyle yapacağım.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları

































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
8.12.2025
1.12.2025
24.11.2025
25.08.2025
6.08.2025
1.08.2025
28.07.2025
22.07.2025
30.06.2025
16.06.2025